Sahibi bulunamayan hayvanlar kurban edilir mi?

Çok uzun süredir sahibi bulunamayan iki yetişkin keçi var.Bu keçilerin sahibinin bulunması da artık mümkün değil. Bulunan ve himaye edilen köyün yaylasına getirilecek olan su çalışmasın törenlerinde kurban edilmek isteniyor. Bu hayvanlar kurban edilebilir mi? Yoksa satılıp paralarının bu hayrat su işine harcanması mı doğrudur? Nasıl olmalıdır, sizden acele cevap bekliyoruz. Saygılar...

Sahibi ortaya çıkmayan veya sahibi arandığı halde bulunamayan kayıp hayvanı tören gibi beyhude işlerde kurban etmek caiz olmaz.Satılıp parasıda harcanamaz.Ancak tasadduk edilebilir.

Bu kayıp hayvanı(keçileri) bulan kişinin sahibi bulununcaya kadar bakması ve beklemesi gerekir.Bu hayvanları başkaları için satamaz.Ancak bulan kişi kendisi fakir ise hayvanı kendisine alabilir.Eğer zengin ise hayvanı alamaz.Bir fakire tasadduk etmesi gerekir.Fakir hayvanı kendi malı olarak dilediği gibi tasarruf edebilir.

Lakin hayvan sahibi çıkıp gelirse,bulan kişinin hayvan duruyorsa hayvanın kendisini,durmuyorsa bedelini ödemesi gerekir.eğer hayvan duruyor ise,hayvana bakmak için yaptığı masrafı sahibinden istemesi hakkıdır.Eğer hayvanı tasadduk etti ise, verdiği kişidende sahibi alabilir.Eğer hayvan mevcut değil ise,sahibi istediği taktirde ya fakir veya ilk bulan kişi sahibine bedelini öder.Eğer sahibi fakire tasadduk edilen hayvanı geri istemezse ,sevabı sahibine ait olur.

BULUNAN SAHİPSİZ MALLAR:

Yolda bulunan ve bizzat sahibi bilinmeyen mala(hayvan veya eşya) "lukata" denir ki,Eğer bulunan şey alınmadığı takdirde zayi olacak ona bir zarar gelecek ise,lukata'yı ( hayvanı)bulan kişinin alması ve onu muhafaza etmesi farz olur.Eğer zayi olmayacak bir eşya ise, onu alıp muhafaza etmek farz değildir.Ancak sahibini bulup vermek üzere bulan kişinin alması mübahdır.

Lükata,(bulunan şey) ister gümüş para, ister altın para, ister kağıt para; ister, koyun, eşek, katır, at, deve olsun müsâvîdir. Ancak bu hayvanların, tenhâda olması ve sahrada bulunması halindedir.

Lükatayı alan kimse: "Ben, bir yitik buldum!" veya "Yanımda bir şey var!" yahut "Mal düşüren!" diye seslenir. Bu durumda, kendi­sini işitenlerden birisi, o malı talep ederse; ona: "Yitiğini bana ta'rif et." der. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir.

Lükata'yı alan kimse, bir müddet, sokaklarda ve yollarda, ilânda bulunur. Böylece, sahibinin bulunmadığına, zann-ı galibi hasıl olabilir. Sahih olan budur. Mecmâu'I-Bahreyn'de de böyledir.


Lükata'yı bulan muhayyerdir: İsterse, onu, bir müddet daha muhafaza eder; isterse, tasaddukta (sadaka olarak fakire verir)bulunur.

Şayet, bu mal tasadduk edildikten sonra, mal sahibi gelirse; sevap, bu —mal sahibinin— olur.

Fakat, bu şahıs, malından vazgeçmez ve onu isterse; lükatayi alan veya kendisine tasadduk edilen kimse; bu mal —zayi (= helak) olmuşsa— öderler.

Lükatayı alan şahıs ödemiş olunca; lükatanin sahibi, bir de, fakire müracaat edemez.Yani malının bedelini birde ondan temin edemez.

Şayet, lükata, alan şahsın veya fakirin elinde duruyorsa; sahibi, bu malı, ondan alır. Mecmâu'l-Bahreyn'de de böyledir.

Yorumlar (0)
Yorumlarınızı asagidan yazabilirsiniz. Yeni soru sormak icin ise buraya tikla


Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..