Bela ve Musibetlerden kurtulmanın çaresi....

Başımıza gelen bela ve musibetlerden nasıl kurtuluruz?Bela ve sıkıntılardan kurtulmanın yolları..Başımıza gelemn musibetlerden kurtulmanın çaresi..Maddi manevi dertlerimizin ilacı nedir?

Ey îman edenler! İbâdet ve itâatle, belâlardan kurtulmak için) sabır (oruç) ve namazla yardım isteyin. O (yardım istemek), Allah'tan korkanlardan başkasına zor gelir. (S. Bakara 45)



Bütün belâlar Allah’ı unutmaktan gelir. Ağlamak, üzülmek, bağırmak, çağırmakla bir şey elde edilmez. Önce seni dinden uzaklaştırıp isyâna sevk eden, Allah’ın gazabına sebep olan iç düşman 72 şeytan kuvvetinde olan nefsinle şeytanın oyunlarından kurtulmak, sonra dâhilde seni îman ve İslâm’dan uzaklaştırmak için uğraşıp ebedî hayatını mahvetmek isteyen hasımları tanıyıp ehil ve ıyâlinle berâber onların şerrinden sakınmak lâzımdır.



Terk edilen ibâdetleri tamamlamak, günâhlara tam tevbe edip Allahü Teâlâ’dan af ve âfiyet dilemek, Rasûlüllah’ın tavsiyesi olan Tesbih Namazıyla yarayı temizleyip merhem koymaktır. Nedâmet etmek, yalvarmak, af ve âfiyet dilemek lâzım. Selâmete ermek ilâhî affa bağlı ve kurtuluş yolu budur. Zira Allah’ın Resûlü, belâdan, sıkıntıdan kurtulmak, dertlere devâ bulmak, dünya işlerinde muvaffak olmak, hâcetlere ulaşmak için Tesbih namazını tavsiye buyurmuştur.

Yâni: “İslâm’a uymayan her çeşit hallerden sakın, emirleri edâ et, akıl ve âzâlarınla bütün yaratılmışların en üstünü olmak devletini ibâdet, ve şükürle ispatla; dünyada saâdetle yaşa! Âhirette nimetlerle dolu sonsuz safâ yeri olan cennete gir” buyurulmuştur.



Umûmî huzur: Evlâtlar mutî, nimetler dâim, şerîat hâkim, dirlik düzgün, birlik uygun, belâlardan berî olmak Allah’a ve Resûlüne itâatle elde edilir. Aksi halde her şey ters döner, kuraklık başlar, evlâtlar âsî olur, topraklar kurur, ticâret kısalır, dirlik, birlik bozulur.



Hâsılı felâketler sıra bekler; en şiddetlisi de vatan sînesinde düşman çizmesidir. Azizler zelil, büyükler hakîr, nâmuslar ayak altında kalır. Irz, iffet ve şeref çiğnenir; sayılara sığmayan belâlar gelir.

Ey birâder, bunca beyanlar sana kâfî değilse başka ne söylenir?!...



Anlaşıldı ki, iyiler iyilikle, kötüler kötülükle buluşur da herkes ektiğini biçer. Hepsini kendi irâdesiyle seçer; yâ hayır elde eder, yâ vazgeçer. Neticede insan Allah’ın ihsanı olan akıl sermâyesini iyi kullanır da dünyada ve âhirette mesut olur.



Bu âleme geliş sebebi, işin özü işte budur. Lütuf ve inâyet, kerem ve hidâyet Allahü Teâlâ’dandır. Anlayana sivri sinek söz, anlamayana ne söylesen az... demişler.



Ata sözü:

Bana benden olur, her ne olursa,

Başım selâmet bulur dilim durursa...



Ayağına taş dokunsa kalbini yokla! (Sende bir suç var demektir.)

Son söz: Nefsinden şikâyet ve Hakk’a itâat büyük saâdettir.

Şunu bunu suçlayıp da işi sebeplere bağlama!



Hulâsa: Musîbetler Hakk’a dâvet, nûra hidâyet içindir...

* * *

Eden bulur:

A.C.: “İyilik eden de kötülük eden de kendine eder” (S. İsrâ 7) hayrı da şerri de kendinde ara!.. “Biz iyi olursak her şey iyi olur” kelâmını unutma!



A.C.: Muhakkak iyilikler kötülükleri giderir. (S.Hûd 114) (İyiliğin en iyisi, ikaz ve irşat etmek ve büyük sadakadır.)



H.Ş.: İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır.

(Maddî mânevî, dünyevî uhrevî bir hizmet büyük nimet...)

Hizmet:

A.C.: “Siz Allah’ın dinine hizmet ederseniz O’da size yardım eder.” (S. Muhammed 7) (Dünyada, âhirette bahtiyar kılar.)



H.Ş.: Allahü Teâlâ sevdiği kulunu kullarına hizmet ettirir. (İhya C.3 S. 541) İlâhî hudutlar içinde yapılan hizmet, Mevlâ’nın muhabbetine delildir.

* * *

Allah Korkusu:

A.C.: Allah’tan korkanın rızkı beklemediği yerden ihsan olunur. (S. Talak 2-3) (Korku ve muhabbet, itaate sebep ve rızk genişliğine vesîledir.)



Haramdan kaçınmak:

Viyana seferine çıkan Osmanlı ordusu Belgrat yakınlarında bir su başında mola verir. Askerler de abdest almaya koşar.

Uzaktan durumu gözleyen yaşlı bir papaz, kilisedeki genç râhibelerin (kadın ve kızların) ellerine kaplar verip pınara su almaya gönderir., kendisi de uzaktan tâkip eder.

Kızların su almaya geldiğini gören Osmanlı askerleri derhal pınarı terk eder suyun başından uzaklaşırlar. Bu hâli gören papaz hemen devlet erkânına gördüklerini anlatır ve:

“Bu ordu yenilmez; boşuna kan dökmeyin! Haramdan uzak olan, Allah’a yakın olur; Allah’a yakın olan hasmına gâlip gelir” demiştir.



Bir millet haramı helâl, helâli haram saymadıkça, aslâ mağlup olmaz. (Çin Krallarından)



Osman Gâzi dedemiz de, “Haram yiyen asker harp etmez,” demiştir.

* * *

Musîbet:

H. K.: Musîbete sabredenlere kıyâmet günü mîzan kurup hesap sormaktan hayâ ederim. (Âile reisiyle doktordan gayriye hastalığından bahsetmek şikâyet ve sabırsızlıktır. Allahü Teâlâ’dan daima af ve âfiyet dile. Lâkin musîbet gelince sabır lâzımdır.)



Süfyan-ı Sevrî Hz.’ne biri belâya uğradım diye anlatmaya başladı.

Hz. Pîr: “Hemen buradan ayrıl! Allahü Teâlâ’yı şikâyet için benden aşağı birini bulamadın mı?” dedi.



H.Ş.: Kul amelde noksanlık yaptığında, Allahü Teâlâ onu tasa, üzüntü ve kuruntuya müptelâ eder. (Râmuz C.1, S.386)



H.Ş.: Dünyada belâya uğrayan hiç bir kul yok ki, bu bir günâhı sebebiyle olmasın. Kerîm olan Allah kıyâmet gününde o günah sebebiyle tekrar ona sual sormaz. (RâmuzS.386)



H.Ş.: “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm” ile yardım dileyin. Zira bu, (70) çeşit çâresizliğe devâ. En aşağısı da tasadır. (Râmuz 975)



H.Ş.: “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm”i çok söyleyin.(99) türlü derdi def eder. En aşağısı da tasadır. (Râmuz 976)



Tesbih namazı 70 türlü çâresizliğe devâdır.

(Büyüklerden)

* * *



İstiğfar:

H.Ş.: “Allahü Teâlâ istiğfar eden kimseye kolaylık verir, sıkıntıdan kurtarır ve beklemediği yerden rızık ihsan eder” (İmam-ı Ahmed) (En büyük istiğfar, tesbih namazıdır. Bu, bütün bedenle yapılır.)



H.Ş.: “Lâ ilâhe illallah” deyin ve çok istiğfar edin. Zira İblis “Ben insanları günâhla helâk ederim, onlar da beni bu iki kelime ile helâk ederler” demiştir.



H.Ş.: “Size derdinizi ve dermanını haber vereyim mi? Derdiniz günâhlarınız, dermanı da istiğfar etmektir.” (Deylemî) (Tabipler tabibi Habîb-i Kibriya Efendimizin reçetesi...)



H.Ş.: Kim namazların ardından yetmiş istiğfar ederse, işlediği bütün günâhları bağışlanır, kendisi için cennette olan hûrileri ve köşkleri görmeden ölmez. (Râmuz 402/15)

(Yedi dakikalık bir iş...)

* * *



Affetmek:

H. K.: Kullarım arasında bence en aziz ve kıymetli olan, gücü yeterken affedendir. (Zâlime bedduâ edenin hakkı ödenmiş olur.) (Kimya’yı Saâdet S. 482)

Kölemi günde kaç defa affedeyim? Suâline Efendimiz:

70 defa “affet” buyurmuştur ki “Hep affet!” demektir.

(Bunun aksini yapmak, mü’min kişiye münâsip olmaz.)



H. K.: “Kim, benim günâhları mağfiret etmeğe kaadir olduğumu bilir ve affedeceğime inanırsa, o kimsenin şirkten gayrı bütün günâhını mağfiret ederim.” (Taberâni ve Hâkim.)

(Allahü Azîmüşşan’a mahsus kerem-i ilâhi, hudutsuz rahmet...)

* * *

Dil:

H.Ş.: Dilin verdiği sadakadan üstün sadaka yoktur. Zira dil vâsıtasıyla bir Müslüman’a iyilik edilir, fayda verilir; diğer Müslüman’dan da zarar ve fenâlık giderilir. (Keşfü’l-Hafâ) (Bu da din gayretiyle olur.)



H.Ş.: Âdemoğlunun bütün sözleri lehine değil, aleyhinedir. Ancak İyiliği emir ve kötülükten nehyetmesi müstesnâ!... (Ruhulbeyan) (İyilik için yaşamak Allah’ın lütfudur.)



İnsanın belâsı, dilinin cezâsıdır. (Hz. Ali R.A.)

Aklı olan anladı...

* * *

İlim:

H.Ş.: Bir saat oturup ilmî mesele öğrenmek bana, bir geceyi sabaha kadar ibâdetle geçirmekten sevimlidir. (Beyhakî) (İlmin îtibarı ve rütbesi büyüktür.)



H.Ş.: Kim halka öğretmek için ilimden bir kapı açarsa, ona yetmiş Sıddık’ın sevâbı verilir.

(Sıddıklar şehitlerden üstün. Yapılan işin ecrini düşün...)

* * *

İbâdet:

H.Ş.: Allah’a âşık kulların bir nefesi, bütün ins ü cin’in ibâdetinden hayırlıdır. (Ruhul-beyan C.5 S.270)

(Aşk-ı ilâhîye mazhar olmak ne azim devlet.)



H.Ş.: Kalbi zâhid bir mü’minin kıldığı iki rekat namaz, bütün âbidlerin kıyâmete kadar yaptığı ibâdetlerden hayırlı ve Allah’a daha sevimlidir. (Ruhulbeyan C.5 S.270) (Kalbini dünya düşüncelerinden temizleyip ilâhî muhabbet nuruyla süsleyen bahtiyarın ibadetine îtibar bu...)



Sadaka:

H.Ş.: Sadaka vermekle mal eksilmez. (Ekenin malı artar.)



Fukaraya verilen sadaka bire on, talebeye verilen sadaka, bire milyondur. İki cihan saâdeti kabul olmuş sadakada saklıdır.

* * *



Akraba:

Akrabalar arasındaki dargınlık, ormana düşen ateşten farksızdır. (Hz. Ebûbekir R.A.)

(Üç günden fazla olan dargınlık, düşmanlığa dönüşür de, nerede, nasıl biter bilinmez. Her mü’min barışa yardımla mükelleftir. Azdırmaksa münâfığın işi.)

* * *

Muhtelif:

İyilikler devam ettikçe geçmiş hatalar silinir. (Temizlik gayreti şarttır...)



Bu meydanda saâdet topunu kapan, halkın iyiliği için çalışandır. İnsanların işine yarayan şey de biriktirip burada bıraktıkları değil; öbür âleme götürdükleridir. (Şeyh Sâdi K.S.)



İyiler âhiret, kötüler dünya için uğraşır!



Cefâ günâhlarından, safâ tâatindendir! (İslâm meşhurları)

Allah’ım, bu adamı bana sataştıran hangi günâhımsa, bağışla!.(Yahya bin Hüseyin)



Dünyada kiracı gibi ol, ev sâhibi gibi yerleşme; ayrılmak zor olur.



"Dinini parçalayıp da dünyasını yamayan-lardan olma. Dünyayı sevip de âhireti unutanın ibâdetine îtibar edilmez" (İbrahim Edhem K.S.)



Îtiraz; kendini ayıp ve noksandan berî ve bir meziyete sâhip bilen, câhil, dalâlet ehlinin işidir.



Ölüm ânında nice sultanlar gözleriyle etrafından dilendiler! (O ânı unutma.)



Gençliğini eğlenmekle tüketen, ihtiyarlığını ağlamakla geçirir. (Atasözü) (Görülmeyen şey değil...)

* * *



Yorumlar (0)
Yorumlarınızı asagidan yazabilirsiniz. Yeni soru sormak icin ise buraya tikla


Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..