KÜFÜR VE KÜFRÜN ÇEŞİTLERİ

küfür ve küfrün kısımları?küfrün çeşitleri nelerdir?kalbin ve dilin afeti küfür


Kalbin afetleri altmış tanedir ki, Bunlardan birincisi Allah’a küfürdür. Bundan Allah’a sığınırız. Küfür, dünya ve ahirette insanı helak eden şeylerin en büyüğüdür.

Küfrün ne olduğunu mutlaka bilmemiz lazımdır. İman da böyle; ne ile hasıl olur, şartı nedir, kemâli ve bekâsı nasıldır ? (Bütün bunları bilmemiz lazımdır.) Çünkü eşya (varlıklar) zıtları (nı bilmek) ile açığa çıkar, anlaşılır. Küfrü ve insanı küfre götüren şeyleri bilmekle küfürden ve küfre götüren şeylerden kaçınmak hâsıl olur.



Denildi ki : Şerri bildim (öğrendim), işlemek için değil, lakin ondan kaçıp korunmak için.



KÜFÜR : Lügat itibarı ile bir şeyi örtmek, gizlemek demektir. Zira kafirler (iman etmemek suretiyle) Allâh’ü Teâlâ’nın nimetlerini gizlerler. Gece de, karanlığı ile varlıkları örtüp gizlediği için gizleyici manasına gelen “Kâfir” diye isimlendirilmiştir.

Istılahta (şeriatta) küfür ; İnanılması gereken şeylere inanmamaktır.



KÜFRÜN ÇEŞİTLERİ



Küfür dört çeşittir:

1. Küfrü Cehli,

2. Küfrü İnâdi,

3. Küfrü Nifâki,

4. Küfrü Hükmi.





1. Küfrü Cehli : Sebebi cehalettir. Bu da, Semâvât, Arz, Güneş, Ay ve diğer varlıklar gibi Allâh’ü Teâlâ’nın kudretine delalet eden akli deliller hususunda düşünmemek, iltifat etmemek, kulak vermemektir.

ŞİİR :

Her varlıkta Ona bir delil vardır,

Ki Onun bir olduğuna delalet eder.



Avam insanların küfrü böyle (cehli) dir.



2. Küfrü İnâdi : İnkar yolu ile küfürdür. Musa Aleyhisselâm’ın bir çok mucizelerini ve bir önceki mevzuda zikredilen dokuz delili (mucizeyi) görmelerine rağmen Firavn’ın küfrü gibi.



Küfrü İnadinin sebebi : Kibirlenmek, riyaset sevgisi ve insanların kötülemesinden korkmaktır. (1)



RUM KRALI HERAKL’İN KÜFRÜ .



Rum Kralı Herakl’in küfrünün sebebi, dünya reisliği (idareciliği) nin elinden gitmesi korkusu idi.



Şöyle ki : Dihyet-ül Kelbi Radıyallâhü Anh, İslam’a davet mektubu ile beraber Peygamberimiz tarafından Herakl’e gönderildi. Dihye Herakl’in yanına ulaşmadan önce, geceleyin Herakl’e birtakım şeyler zâhir oldu; Herakl, geceleyin yıldızlara bakmıştı. Peygamberimizin yücelik alametlerini, dininin zuhurunu, etrafa yayıldığını, diğer dinlerin hükmünün kaldırdığını gördü. Bu halin tesiri ile muzdarip bir şekilde sabahladı. Bu durumu devletin ileri gelenlerine haber verdi. Ona Şam’daki Kureyş tüccarlarından bir kafilede bulunan Ebu Süfyan’ı buldular ve yanına getirdiler. Herakl, Ebu Süfyan’a Peygamberimizin halinden sordu;

-“O sizin eşrafınızdan mı yoksa fakirlerinizden mi ? Ondan evvel, sizden birisi nübüvvet davası iddia etti mi? Onun ecdadından melik ve emirlik yapan var mıydı? Ona tabi olanların içinde zenginler mi, yoksa fakir ve zayıflar mı var? Onun emri (davası) artıyor mu, yoksa azalıyor mu? Onun dininden dönenler oluyor mu? Onda, ahdini bozma, sözünde durmama hali vaki oluyor mu? Yalan bilir mi? Harplerde galip gelir mi? Gelirse, ekseriya O mu, yoksa muhalifleri mi galip gelir ?”

Ebu Süfyan bütün bu suallere doğru cevaplar verdi. Bunun üzerine Herakl:

-“Bunların hepsi peygamberlik alametlerindendir”, dedi.

Bu hadiseden sonra Dihyet-ül Kelbi, Peygamberimizin mektubu ile beraber Herakl’e ulaştı. (2) Dihye mektubu okuduktan sonra Herakl içinde (kalbinde) gizlemiş olduğu imanı açıkladı ve dedi ki :

-“Eğer içinde bulunduğum halkıma iman ettiğimi açıklarsam, beni öldürmelerinden korkarım. Yalnız sen şu mektubum ile filan manastırdaki filan rahibe git. O kişi herkes tarafından itimat edilen biridir. Ona “Dağâtır” denilir. Semâvi kitapları bilmektedir. Umulur ki O iman eder ve diğer insanlar da Ona inanırlar.”

Dihye gitti. Rahip Peygamberimizin mektubunu gördüğünde Onun hak peygamber olduğunu anladı ve hemen iman etti. Kavmini de Peygamberimizin dinine davet etti. Bunun üzerine kavmi Rahibi öldürdüler.

Dihye Herakl’in yanına döndü ve hadiseyi haber verdi. Herakl dedi ki :

-“İşte bu mana (öldürülme) korkusu olmasa idi iman ettiğimi açıklardım.” (3)

Böylece dünya reisliği (idareciliği)nin elinden gitmesi korkusundan dolayı küfrü imana tercih etti.



3. Küfrü Hükmi : Şeriat hükmünce küfür sayılan her şeydir. Yani; kalben tasdik bulunmasına rağmen , Şâri’ hazretlerinin (Allâh’ü Teâlâ’nın) yalanlama emaresi saydığı söz ve işler (i işlemek) tir.

Şer’an tazim edilmesi gereken hususları (mukaddesatı) hafife almak gibi...



a- Allah’ü Teala Hakkında :

Allâh’ü Teâlâ’yı layık olmayan sıfatlarla vasıflamak gibi. Mesela ;

* “Allah, semadan bize bakıyor” demek,

* Hasta olmayan biri için “Allah onu unuttu” demek,

* “Ben Allah’tan ve peygamberden uzağım” demek,

* Yine, Allâh’ü Teâlâ’ya bir uzuv isnat etmek,

* Sıfatlarından birisini nefyetmek,

* Allâh’ü Teâlâ’ya zaman veya mekan tavsif (isnat) etmek,

* Allâh’ü Teâlâ’ya sövmek, (4)

* İbadetinde bir şeyi Allah’a ortak kılmak,

* Bir mahluk hakkında “Bunun yaratılması abestir (boşuna yaratılmıştır)” demek ile insan hükmen kafir olur.



b- Melekler Hakkında :

* “Senin bana bakışın Azrail’in bakışı gibidir (bana Azrail gibi bakıyorsun)” dese ve bu sözü meleğe olan düşmanlığından dolayı veya alay mahiyetinde söylese kafir olur.

* “Filan kişi Cebrail veya Mikail de olsa onun şahitliğini kabul etmem” dese, “Cebrail de şahitlik etse kabul etmem” dese kafir olur.

* “Bana bin dirhem (para) ver de, filan kişinin ruhunu alması için ölüm meleğine (Azrail’e) vereyim” dese ve bunlara benzer sözler söylese kafir olur.



c- Kitaplar hakkında :

* Kuran’ı veya ondan bir harfi hafife alsa,

* Mushaf’ı pisliğe atsa,

* Kuran’dan bir harfi inkar etse,

* Kuran’ı yalanlasa,

* Bir harfini değiştirse veya bir harf eklese,

* Kuran’ı def ve benzeri aletler ile alay ederek okusa,

* Kur’an okumaktan bıktım dese,

* Bayağı sözleri arasında onu kullansa , mesela; kadeh dolduranın “Ve Ke’sen Dihekâ” Hem dolgun kadehler var, (Nebe’-31) demesi, içki içerken “Ve Kânet Şerâben Tahurâ” tertemiz bir şarap oldu, demesi gibi,

* Kuran’ın mahluk olduğunu söylese,

* Tevrat ve İncil’i inkar edip onlara sövse kafir olur.



d- Peygamberlere iman hakkında :

* Efendimizin sünnetlerinden bir sünnete razı olmamak, (5)

* “Filan kişi peygamber olsaydı inanmazdım” demek,

* “Veli peygamberden hayırlıdır” demek,

* Peygamberimizin sakalı şerifine ihanet yoluyla “sakalcık” demek,

* Aleyhisselam Efendimize sövmek,

* Onu “koyun çobanı” demek gibi yüce makamına layık olmayan bir şey nispet ederek ayıplamak,

* “O (peygamber) Arap’tan değildir” demek v.b. şeyler söylemek küfre götürür.



e- Ahiret günü hakkında :

* Ahiret günü ve o gün ile alakalı olan hesap, azap, sevap, Havz-ı Kevser, Mizan, Sırat ve Cennet gibi kitap (Kur’an-ı Kerim) ve sünnet (Hadis-i Şerif) ile bize haber verilen hususları inkar etse;

* Öldükten sonra dirilmeyi inkar etse kafir olur.

* “Allah bana filan kişi ile cennete girmemi emretse, girmem” dese, veya düşmanına “Hakkımı senden mahşerde alırım” dese, o da “Mahşerde benim ne işim var ?” veya “Mahşerde beni nerede bulacaksın ?” dese kafir olur.

* Kendisine “Dünyayı bırak ki ahiret (nimetlerine) kavuşasın” denilse, o da; “Peşin olan şeyi vadeli ile değişmem” dese kafir olur.



f- Şeriat Hakkında :

* Kim, başka din ve kanunlardan biri için “Muhammed Aleyhisselâm’ın şeriatından daha hayırlıdır, iyidir” derse,

* Başka ilim dallarından biri için “Şeriat ilminden daha iyidir” derse,

* Bir kimseye “Namaz kıl” denildiğinde “bunu tam olarak kim yapıyor ?”, “Namazdan elimi yıkadım”, “Onu (tarlaya) ekmesi için çiftçiye vereceğim”, “Ramazan ayı gelinceye kadar sabret, hepsini bir araya toplayacağım”, “Namaz kılmakla sen ne kazandın” dese kafir olur.

* Bir adama “Namaz kıl, (namazın) tadını alırsın” denilse, o da “Sen kılma, (namazsızlığın) tadını alırsın” dese kafir olur.



Kendi küfrüne razı olmak mutlak küfürdür.

Başkasının küfrüne, onun için iyi olacağı düşüncesi ile razı olmak ittifakla küfürdür.

Küfür olduğunu bildiğini dili ile söylemeden, itaat ederek küfrü icabeden sözleri konuşmak küfürdür.



Küfür lafızlarını söylemek hususunda ihtilaf vardır. Alimlerin çoğuna göre bu da küfürdür. Bazı alimler tarafından da; “Hayır, kâfir olmaz, belki cahillik sebebi ile mazur sayılır” denildi.

Yine, küfür olduğunu bildiği halde küfrü icabeden şeyleri işlemek küfürdür. Eğer küfür olduğunu bilmeden yaparsa ekseri alimlere göre küfür, bazılarına göre ise küfür değildir. Bu da, mesela zünnar[2] bağlamak ve Mecusilerin takkesini başına giymek gibi.



Denildi ki :

Eğer bu gibi şeyleri giymek soğuktan korunmak veya esiri kurtarmak gibi bir zaruret için olursa kafir olmaz.

Yine, onu harp hilesi için veya dâr-ı harbde ticaret için giyerse kâfir olmaz, denildi.



Bilmelisin ki :

Küfrü gerektiren şeyleri söylemek veya yapmak küfürdür. Velev ki o sözün veya işin delalet ettiği şeye inanmaksızın şaka yolu ile söylemiş ve yapmış olsun.



Hasılı Kelam ;

Şeran tazim edilmesi icabeden şeyleri tahkir etmek veya şeran tahkir edilmesi icabeden şeyleri tazim etmek gibi küfrü gerektiren şeyler, yukarıda açıklandığı üzere böyle (küfür)dür.



HÜKMİ KÜFRÜN SEBEBİ :



-Konuşmada zerâfet ve belâğât izhar etmeyi kastetmek veya meclisi neşelendirmek, ferahlatmak, dünya perest insanların kendisini sevmeleri için maskaralık yolu ile mecliste bulunanları güldürmeyi kastetmek.

-Şahsi menfaatleri ve hissesinin elden gitmesi üzerine şiddetli sıkıntı ve öfke.

-Akılda hafiflik (göstermek).

-Çok konuşma arzusu.

-Kalbine, hatırına gelen şeyleri konuşmaktan dilini muhafaza edememek.

-Dini (hususlara) ehemmiyet vermemek.



KAVLEN VE Fİ’LEN OLAN HÜKMİ KÜFRÜN İLACI



1- İman ettikten sonra evvela küfrün, bütün itaat (amel) leri boşa gideren afetlerini ve zararlarını bilmektir. (6)



Zararları :



a- Hükmi Küfür ile kafir olan kimse sevabı olmamakta yeni müslüman olmuş kimse gibidir. Eğer zengin ise tekrar hacca gitmesi icabeder. Fakat meşakkat olduğundan zekatı, orucu ve namazlarını kaza etmesi icabetmez. (7)

b- Nikahın gitmesi : Nikahını tazelemeden önce doğan çocuğu veledi zina olur.

c- Kanının helal olması : Hakim emretmeden önce onu bir kişi hata ile veya kasten öldürse veya bir uzvunu telef etse o kişi üzerine bir şey (ceza) gerekmez.

d- Kestiği hayvanın haramlığı (etinin yenmemesi).

Bu durumda olan kişi tevbe etmeye ve söylediği sözün aynısından geri dönmeye icbar edilir, yoksa kelime-i şahadet getirmesi ( o sözünden dönmedikçe) kendisine bir fayda vermez.



2- Tarikat isimli eserde zikredilen ( Dilin altmış afetini ) bilmektir ki Allah’ ü Teâlâ ’ya küfür o afetlerden biridir. (8)



3- Susmak ve sükut etmeye, azalarını (vücut organlarını) şeriat hudutları dışında kalan hareketlerden muhafaza etmeye devam etmek lazımdır.



4- Makul olmayan konuşmaları ve maskaralığı terk etmek



5- Bundan sonra da küfrün bütün çeşitlerinden koruması için Allahü Teâlâ’ya yalvarmak, bu hususta çabalamak, gayret sarf etmek. Zira cennete girmekten mahrum olmak ve cehennemde ebedi olarak azab görmek küfrün felaketlerindendir.



Öyle ise, Ey Kardeşler ! Her gün sabah akşam hulus-ı kalb ile şu duayı okuyun.

“ Allah’ım, sana herhangi bir şeyi ortak koşmaktan yine sana sığınırım. Ben (bazı şeyleri) bilebilirim, bilmediklerimden de sana istiğfar ederim. Muhakkak sen gaip olan şeyleri ziyadesiyle bilirsin.”

Şeytanın şerrinden ve imanımızın soyulmasından ( gitmesinden ) Allah’a sığınırız

Yorumlar (0)
Yorumlarınızı asagidan yazabilirsiniz. Yeni soru sormak icin ise buraya tikla


Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..