Satanizm ve Satanizmden Korunmanın Yolları

Satanizm nedir?Satanizmden nasıl korunuruz?Satanizm ve şeytandan korunmanın yolları


Mümin bir evin kapısına giden garip bir kimseye benzer. Kapıda onu parçalamak isteyen köpekler vardır. Adamın da onlara karşı koyacak gücü olmadığından, her hamlesi köpekler tarafından geri püskürtülür. Burada çare, ev sahibine seslenip ondan yardım istemektir. Çünkü, sahibinin köpekleri bir defa menetmesi, senin bin hamlenden daha iyidir.

Şeytan da Allah’ın kapısında, Allah’a yönelen herkesi helâk etmek isteyen bir kelp (köpek) tir. Kul, şeytanın vesveselerinden, dalâlete düşürme çabalarından, dünyaya geldiğinde ağlamasına sebep olan dokunmasından Allah’a sığınmalıdır.


Ayet Meali: Yemin olsun ki, en yakın semayı kandillerle (yıldızlarla) süsledik ve onları şeytanlar için atılacak taşlar yaptık. (Bu taşlar, meleklerden sır çalmaya gelen şeytanları öldürür veya sakatlar ) ve o şeytanlara alevli ateş azabı hazırladık.( El- Mülk -5.)
Satanizm nedir?
Özel olarak Hıristiyanlığa, genel olarak da bütün dinlere karşı “alternatif din” olarak sunulmak istenen yeni din arayışlarından birisi de Satanizm’dir.
Kelime olarak “Şeytan’a inanma, tanrı diye tapınma” anlamlarına gelen Satanizm; Şeytan’a tapınma faaliyeti adı altında Yahudi-Hıristiyan geleneğine, Yahudi-Hıristiyan din tahakkümüne ve özellikle de Hıristiyanlığa karşı başlatılan bir reaksiyonun adı olmuştur. Buna “Modern Protesto Hareketi” demek de mümkündür. Bu hareket başta Hıristiyanlık olmak üzere, bütün dinlere ve dinlerin ortaya koymuş olduğu bütün değerlere karşı bir başkaldırıyı temsil etmektedir.[1]
Satanizm ne zaman ortaya çıkmıştır?
Kısaca "Şeytana tanrı diye tapınmak" şeklinde tanımlanan Satanizm, özellikle 1880'li yıllardan itibaren başta Amerika olmak üzere Fransa, İngiltere, Almanya gibi ülkelerde, Hıristiyanlığa ve Hıristiyan din adamlarının ortaçağ ve sonrasında temsil etmiş oldukları din anlayışlarına ve dinî tahakkümlerine karşı başlatılan bir reaksiyonun adı olmuştur. Daha sonra bu hareket, Amerika'da dünyaya gelen Anton Szandor LaVey tarafından 1950'li yıllardan itibaren sistemli bir hale getirilmiştir. Bugün geldiği nokta itibariyle Satanizm, biraz öncede ifade ettiğim gibi başta Hıristiyanlık olmak üzere, bütün dinlere ve dinlerin ortaya koymuş olduğu değerlere karşı bir başkaldırıyı temsil etmektedir. Dolayısıyla Satanizm, Şeytan'ın en önemli özelliği olan muhalefet ve başkaldırıyı esas alarak, dinin ve dinî olan her şeyin karşısında; fakat Şeytan'ın ve onun temsil ettiği şeyin yanında yer alma hareketidir.[2]
Aslında ortaya çıkış tarihi Ortaçağ'da Avrupa'daki büyü inancına kadar dayandırılan Satanizm, günümüzde ağırlıklı olarak Norveç’te görülmektedir. Biraz önce belirttiğim gibi ABD’de göçmen olarak dünyaya gelen Anton Szandor Lavey isimli Macar asıllı bir şahsın öncülüğünde kurulmuş ve bu kişi Satanist Kültüre birçok taraftar kazandırmıştır. Lavey’in yazmış olduğu “Satanist Bible” (Şeytanın Not Defteri), isimli kitap, Satanist guruplarca Şeytan’ın kutsal kitabı olarak kabul edilmektedir.
Bu kitapta;
1- Tamamen kişisel tatmin için çalış,
2- Hayatı canlı yaşa,
3- Düşmanından nefret et, sana vuranı yok et,
4- Basit bir hayat yaşa, hayvanlar gibi hiçbir kural tanıma.
5- Şeytan, günah adı verilen düşünsel ve duygusal yücelikleri savunur.
6- Şeytan bir öcü gibi kullanıldığı takdirde, tüm dinlerin en iyi dostudur.
7- İstenmedikçe kimseye akıl verme.
8- Kendini sakın kandırma, şefkat gibi duygulara sakın kapılma... gibi ilkeler, Satanizmin temel öğreti ve felsefesi olarak açıklanmaktadır.[3]
Satanizm olgusu günümüzde düşüncede kalmayıp, bir inanç tarzına dönüştürülmüş, bu inancın öğretisi bazı sembolik tören ve ayinler olarak ortaya çıkmıştır. Satanist törenler, ortaya konulan pentagram işareti etrafında mumların yakılması, baltaların elde tutulması, ters haç işaretin çizilmesi veya tahta bir haç’ın yakılması, Şeytan’a dua edilmesi ve kurban olarak bir kedinin kesilerek kanının içilmesi ile gelişip, genellikle burçları aynı olan veya birbirine yakın kız ve erkeklerin cinsel ilişkiye girmeleri ile biter.[4]
Satanistler Niçin Kedi Kurban Ediyorlar?
Kedinin kurban edilmesinin sebebine gelince, bunun farklı sebepleri vardır: Bazılarına göre kedi nankör bir hayvan olduğu için onu tercih etmektedirler. Bazıları da kediyi Şeytana benzetmektedir. Satanistlerin nihâî hedefi eninde sonunda Şeytanı da ortadan kaldırıp, onun yerine dünya üzerinde şeytanî düzen temelinde mutlak gücü ve hâkimiyeti ele geçirmek olduğundan, kediyi kurban etmek suretiyle bunu sembolik olarak gerçekleştirmiş oluyorlar. Aynı zamanda kedinin, kötülükle ilişkisi bulunan hayvanlar arasında yer aldığına da inanılmaktadır. Sebeplerden birisi de, kedinin kolay ele geçirilebilmesidir. Aynı zamanda kedi bazı kimseler tarafından sevildiği ve evlerde beslendiğinden, insanların sevdiği ve değer verdiği şeylere zarar vermek veya hakaret etmek Satanizm'in prensipleri arasında yer almaktadır. Sebeplerden birisi de budur.
Bir diğer sebep de şudur: Nasıl ki Müslümanlar, etinin yenilmesi dinen helâl sayılan koyun, keçi, sığır gibi hayvanları kurban ediyorlarsa, Satanistler de eti yenilmesi helâl olmayan hayvanları tercih etmektedirler. Çünkü Satanizm'in en önemli özelliklerinden birisi de, dâima muhalefeti temsil etmek, karşı tarafta yer almak ve dinin yasak saydığı bir şeyi özellikle yapmaktır. Kedinin kanını da, içene ölümsüzlük duygusu vereceği düşüncesiyle içmektedirler. Bunun arkasındaki gerçek sebep ise, Şeytanın aynı zamanda "kan içici" olarak nitelendirilmiş olmasıdır. Ayrıca Satanizm'de helâl-haram, sevap-günah gibi dinî kavramlara da yer yoktur.[5]
Satanistler sadece kedi değil, horoz, tavşan gibi hayvanları da kurban ediyorlar. Çünkü satanist ayininde esas olan herhangi bir hayvanın kanının akıtılmasıdır. Ayrıca törenlerinde civcivleri de ayak altında ezmek suretiyle öldürmektedirler. Yabancı ülkelerde yapılan ayinlerde ise Şeytan’a bakire kızlar da kurban edilmektedir.
Satanizmin kendine has bazı özelliklerinin bulunduğu, bunların başında da büyük bir gizliliğin geldiği, grup üyelerinin aile ve yakın çevrelerinden bile Satanist olduklarını gizledikleri bilinmektedir. Buna sebep olarak da herhangi bir açıklamada bulunmaları halinde, Şeytan’ın lanetine uğrayarak başlarına kötü olayların geleceğine inanmalarıdır.
Nitekim 22 Haziran 1998'de, Aslı ve Alp adındaki Alman Lisesi öğrencisi iki Türk gencinin Ataköy'deki intiharlarıyla ülkemiz gündemine de gelen Satanizm, bilhassa liseli gençler arasında yayılma eğilimi göstermektedir. Bununla birlikte, üniversiteli gençler arasında da yayıldığı; hatta bazı ilköğretim son sınıf öğrencilerinin bile kandırıldığı bilinmektedir.
Ülkemizde satanizm bir din olarak kabul edilmemek ve satanizm’in yaygınlaşması toplum düzenini bozduğundan dolayı engellenmektedir. Tüm dünyadaki sayıları hakkında bir tahmin yapmak oldukça güç olmasına rağmen ülkemizde sayılarının 3.500 civarında olduğu emniyet kayıtlarında belirtilmektedir.[6]
Bu konuda nasıl Satanist olduğunu anlatan bir yurttaşımızın ifadeleri çok dikkat çekicidir;
“Ailemden kopmuş, sevgi bağım kalmamıştı. Maddi açıdan durumum ailem sayesinde oldukça iyiydi, zengin aile çocuğuydum kısacası. Değişik arayışlar içindeydim, macera arıyordum. Beyoğlunda takılıyorduk. Satanist bir grupla tanıştım ve Ataköy’de oturduğumu öğrenince benimle yakından ilgilendiler. Bana okumam için Satanizmle ilgili kitaplar verdiler. Okuduğum zaman oldukça ilgimi çekti. İşte aradığım şey dedim hemen. Mistik şeyler vardı kitapta, kıyamet gününden bahsediyordu, ölümsüzlükten falan bahsediyordu. Daha sonra beni Ataköy’de oturan o gruptan diğer kişilerle tanıştırdılar. İlk başta benim oyun olarak baktığım ayinler yapıyorduk. Kendimi tutamayıp gülüyordum ama onlar çok ciddiydiler, sanki uçuyorlardı. İlk başlarda korktum gerçekten, ama sonra ben de onlardan biri oldum. Heavy Metal türü müzikler dinlerdik. Bu müzikleri yapanlara tapardık. Kedi öldürmeye ve kanlarını akıtıp kurban etmeye bayılırdık. Akla hayale gelmeyen sapık zevklere sahiptik. Aklıma geldikçe kendimden utanıyorum. Kedi kanını içip ölümsüzlüğe ulaşmaya çalışanlar bile vardı içimizde. Ben de buna inanmıştım. Kanı içmek için içimden büyük bir istek geliyordu. Fakat midemin bulanması bunu engelliyordu. Kandırdıkları gençlere ölümsüzlüğü ve dünyayı ele geçirmeyi vadediyorlardı. Bir oyun oynuyorduk sanki. Şeytan’a tapar gözükecektik fakat asıl amacımız Şeytan’ı yok edip dünyayı ele geçirmekti. Şimdi tüm bunlara gülüyorum.”[7]
Bu kişi tanıdığı bir Satanistin bazı davranışlarını da şöyle anlatıyor:
“Sürekli Pendagram’ı dinleyen Serdar isimli arkadaşımız, gizli güçlerle bağlantısı olduğunu iddia ederdi, evine gittiğimizde bazen aklını kaçırmış gibi delilikten öte hareketlerde bulunurdu. Kur’an yapraklarının üstüne oldukça sapık eylemlerde bulunduğuna bizzat şahit oldum. Hepimiz tam bir din düşmanıydık, özellikle İslamiyet’in. Kur’an-ı Kerim yapraklarına, cami duvarlarına ve cami bahçesindeki musalla taşlarına akla gelmedik sapıkça eylemlerde bulunur ve kendimizi tatmin ederdik. Böyle yaparak Şeytan’a hizmet edeceğimiz şeklinde beynimiz yıkanmıştı. “Eminim Şeytan bizi seyrederken kıskanıyordur” diye onunla alay ederdik. İnternetten Şeytan’la sohbet ederdik. En çok onu yaparken heyecanlanırdık.”[8]
Yapılan tespitlere göre Satanizm'e meyleden gençlerin çoğunlukla gelir düzeyi ortanın üzerinde veya çok iyi olan aile çocukları olmaları, pek çoğunun özel yabancı okullarda okumaları ve Türkiye ortalamasına göre iyi eğitim almaları, hiçbir maddi sıkıntılarının bulunmaması ve hiçbir sorumluluk taşımamaları, genel olarak kültür seviyesi yüksek bir ortamda yetişmeleri gibi ortak özellikleri bulunmaktadır. Bütün bunlar, nasıl oluyor da böyle bir hareket, yüzde doksan dokuzunun Müslüman olduğu söylenen Türkiye gibi bir ülkede yayılma imkanı bulabiliyor?"; "bu gençlerde eksik bırakılan ne ki, Satanizm gibi bir harekete meylediyorlar?" veya "Batı'da proleter aile çocukları arasında ortaya çıkan bir hareket nasıl oluyor da ülkemizde varlıklı aile çocukları arasında revaç buluyor?"; "Satanizm ülkemiz gençleri arasında kimler tarafından ve nasıl yayılıyor?"; hepsinden önemlisi de, "gençlerimiz bu uğurda neden intihar ediyorlar?", "bunun arkasındaki gerçek sebep veya sebepler neler olabilir?" gibi sorular sorulmaya başlanmıştır. İşte burada bu tür sorulara olabildiğince objektif, doğru ve sağlıklı cevaplar vermeye çalışacağım.
Satanizm Türkiye'de Nasıl Yayılıyor?
Satanizm'in Türkiye'de yayılmasına yardımcı olan unsurların başında şüphesiz ki bilgisayar ve internet gelmektedir. Çünkü ülkemizde Satanizm'e ilgi duyan gençlerin çoğunluğunun üniversiteli ve bazı liseli gençler olduğu göze çarpmaktadır. Bunlar da, yabancı dil bildiklerinden, bilgisayar ve internet aracılığıyla Satanizm konusunda bilgi edinme imkânına sahip olabiliyorlar. Dolayısıyla, Satanizm'i yaymak isteyenler de, Satanizm hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler de öncelikle bilgisayar ve internete başvurmaktadırlar. Diğer taraftan, ülkemiz gençlerini Satanist olmaya bilinçli olarak teşvik eden art niyetli bazı kimselerin olduğu da bilinen bir gerçektir. Çünkü, Satanizm'le ilgili olarak yazılmış kitap ve belgelerde anlatılan bilgilerle bugün uygulananların birbirini doğrulamış olması bunu göstermektedir. Kanaatimizce Satanizm ülkemizde -Satanist olmayanlar tarafından da, Satanist olduklarını söyleyenler tarafından da- tam olarak bilinmiyor. Satanizm'in ne olduğunun herkes tarafından bilinmemesi normaldir. Fakat bilinmeyen bir konuda körü körüne maceraya sürüklenmek de kişiyi bazı beklenmedik sonuçlara götürebilir. Nitekim bir şekilde intihara sürüklenen, cinsel tecavüze uğrayan veya öldürülen gençlerin âkıbeti bunun en acı göstergesidir. Dolayısıyla Satanizm'in ülkemizde yayılmasının en önemli sebeplerinden birisi de bilgi eksikliği ve cehalettir. Bu noktada akla gelebilecek bir başka husus da, gençlerimizin niçin Satanist oldukları sorusudur.
Gençlerimiz Niçin Satanist Oluyorlar?
Satanist olduklarını söyleyen gençlerin, niçin satanist oldun? sorusuna verdikleri cevaplar arasında özellikle şunlar dikkat çekmektedir:
“Satanist olmak için Satanist oldum;
Beni küçük yaşta öksüz ya da yetim bırakan Tanrı'ya kızdığım için Satanist oldum;
huzur aradığım için gidip Satanistlerin arasına katıldım;
bu dünyada daha fazla yaşamanın anlamsız olduğunu ve bu dünyaya ait olmadığımı anladığım için ruhumu Şeytan'a sattım;
daha fazla özgürlük istiyorum vb.".
Görüldüğü gibi bazı gençler, küçük yaşlarda anne-babalarını kaybetmiş olmaktan dolayı Allah'a kızmakta; bazıları niçin Satanist olduklarını dahi bilmemekte; bazıları âilede aradığı huzuru bulamadıklarından öyle bir grubun arasında huzur aramakta; bazıları bu dünya hayatının anlamsız olduğunu düşünmekte; bazıları da daha fazla özgürlük istemektedirler. Bu gençlerin bir şeylere ve bir yerlere bazı isyan ve tepkilerinin olduğu dikkat çekmektedir.
Bu soruya verilen cevaplara dikkat edilecek olursa, bütün bunların gerisinde her şeyden önce manevî bir bilgi ve eğitim eksikliğinin olduğu göze çarpmaktadır. Eğer gençlerimize, insanı şerefli bir varlık olarak yaratan ve bütün canlılardan üstün kılan Yüce Allah hakkında doğru ve sağlıklı bilgiler verilmiş olsaydı, o gençler Allah'a kızılmayacağını öğrenmiş olur ve Şeytan'ın yanında da yer almazlardı. Aynı şekilde, eğer bu gençlere insanın boş yere yaratılmadığı, hayatın ve yaratılışın bir gayesinin bulunduğu, insanın en aziz varlığı olan canına kendisinin dahi kıyma hakkının bulunmadığı ve bunun büyük vebali gerektireceği, bu dünyanın ötesinde bir de âhiret adı verilen hayatın olduğu vs. öğretilseydi, bu dünyada daha fazla yaşamanın bir anlamının olmadığı gerekçesiyle intiharı göze almazlardı.
Dikkat edilmesi gereken bir husus da, özellikle gençlerimiz günden güne bir maneviyat boşluğu içerisine itilmekte ve bu yönde hiçbir ciddi tedbir de alınmamaktadır. Açıkçası gençlerimiz bir arayış içerisine girmiş görünüyorlar. Huzur arıyorlar. Bu huzuru âilede, okulda, çevrede, toplumda ve kısacası her yerde arıyorlar; manevi yönden de tatmin edilmek istiyorlar. Kendilerini tatmin edecek müsbet ve güzel şeyler bulamayınca satanizm, sigara, içki, eroin, afyon gibi zararlı alışkanlıklara meyletmektedirler. Burada Satanizm'e daha çok kimlerin meylettiği sorusu akla gelmektedir.
Satanizm'e Daha Çok Kimler Meylediyor?
Yapılan araştırma ve tespitlere göre gerek Batı'da gerekse ülkemizde Satanizm'e meyleden gençlerin başında parçalanmış ve problemli aile çocukları, anne ve babasından gerekli sevgi ve ilgiyi göremeyenler, ailesinde bulamadığı huzuru başka yerlerde arayanlar, okulda çevrede iyi arkadaşlar edinemeyen, dolayısıyla arkadaşları ve çevresi tarafından dışlanan ve yalnızlığa itilenler, toplum tarafından gerekli ilgi ve desteği göremeyenler, kimliğini kişiliğini tam olarak gerçekleştiremeyen ve bu yüzden bunalıma düşenler, bazı rûhî ve psikolojik rahatsızlıkları bulunanlar, ergenlik döneminin getirmiş olduğu sıkıntı ve problemleri kolay atlatamayan ve bu dönemlerde bunalıma düşenler, farklı gruplar içerisinde yer alarak ve diğer insanlardan farklı görünerek kendini ispatlamaya çalışanlar, haklı veya haksız olarak ailesine, çevresine veya okulda öğretmenine vs. tepkisi bulunan bazı isyankar ruhlu kimseler, doğuştan sakatlığı bulunan ve bundan dolayı hâşâ Allah'a karşı isyankar tutum içerisinde bulunanlar, maddî yönden doyuma ulaşmış fakat manevî yönden aç bırakılan ve bu yüzden tatmin arayışı içerisine girenler, cinsel zaafları bulunanlar, bazı maceracı tipler, merak saikiyle bu tür grupların içerisinde yer alanlar, hepsinden önemlisi de kendilerine köklü bir dinî eğitim verilemeyenler göze çarpmaktadır. Bunun yanında, bazı gençler de farkında olmadan ve Satanizm'in ne olduğunu bilmeden, bir şekilde Satanizm'in tuzağına düşürülmekte, kız veya erkek arkadaşlarının kurbanı olmaktadırlar.
Yine bu konu ile ilgili olarak yapılan araştırma ve tespitler, bugüne kadar Satanizm'e meyleden veya bu uğurda intihar eden gençlerin büyük çoğunluğunun lise öğrencileri ya da lise çağındaki gençler olduğunu göstermektedir. Bu durum ister istemez, "neden Satanizm'e daha çok lise çağındaki gençler meylediyor?" sorusunu akla getirmektedir. Bunu şöyle cevaplandırmak mümkündür: Batı'da Satanizm'e meyleden gençlerin yaşları genellikle 14-20 arasında değişmektedir. Ülkemizde bu oran bazen 25'e kadar çıkabilmektedir. Fakat 14-20 yaş arası, gençlerin genellikle lise yıllarına rastladığından Satanizm'e meyil bu gençler arasında daha çok görülmektedir. Ayrıca bu yıllar gençlerin ergenlik dönemine rastlamaktadır. Bu dönemde gençlerde bazı fizikî ve ruhsal değişiklikler meydana gelmekte ve bu durum bazılarında birtakım ruhi ve psikolojik sıkıntılara da sebebiyet verebilmektedir. Yine bu dönemde gençlerin duygusal yönleri ön plana çıktığından, etkilenmeye ve yönlendirilmeye daha müsait olmaktadırlar. Dolayısıyla arkadaş seçerken ve belirli gruplar arasında yer alırken daha çok duygusal olarak hareket ettiklerinden, arkadaşlarının veya içinde yer aldıkları grubun kendileri için faydalı veya zararlı olup olmadığı hususunda sağlıklı karar verememektedirler. Öte yandan, 14-20 yaş arası genellikle gençlerin kimliklerini oluşturma dönemidir. Dolayısıyla gençlerin lise çağlarında bu tür hareketlere meyledişlerinin en önemli sebeplerinden birisi de, bu yaşlarda kimliklerini, kişiliklerini tam olarak geliştirememiş ve bazılarının bir nevi kimlik, kişilik problemi yaşamış olmasıdır. Bu dönem, aynı zamanda gençlerde ferdîliğin ön plana çıktığı, bağımsız olarak hareket etmek istedikleri; ayrıca olaylardan çabuk etkilenip daha tepkici oldukları dönemdir.[9]
Gençlerin Satanist Yapılmasında Kullanılan Bazı Unsurlar
Satanizm'in yayılmasında bilgisayar ve internet; bazı kitap, dergi, broşür, kaset, CD vb. teknik araçların dışında daha başka unsurlar da kullanılmaktadır. Bunların başında da kadın, alkol, uyuşturucu maddeler, müzikli toplantılar, arkadaş grupları, eğlence partileri ve belli ölçüde para vs. gelmektedir. Modern Satanizm'in kurucusu sayılan ve önemli ölçüde günümüz Satanist anlayışını temsil eden Anton Szandor LaVey de Satanist düşüncelerini yayarken müziği kullanmış; müzikli eğlenceler tertipleyerek etrafında oluşturduğu büyük kalabalıklara müzik vasıtasıyla şeytanî düşüncelerini empoze etmiştir. Bu husus bilindiği için bugün de özellikle metal ve rock müzik yoluyla bazı Satanist düşünce ve fikirler gençlerin körpe beyinlerine işlenmeye çalışılmaktadır. Dolayısıyla, günümüzde bazı gençler Satanizm'in tuzağına düşürülürken doğrudan doğruya "gel seni Satanist yapalım" veya "biz Satanistiz, gel sen de Satanist ol" vs. denilmiyor; aksine, "biz bir grup arkadaşız. zaman zaman bir araya gelip eğleniyoruz. Eğlencemizde müzik de var" veya "gel sana gitar çalmayı öğretelim" vb. sözlerle bazı gençlerin bu tür toplantılara katılması sağlanıyor. Bu arada genç kızlar devreye sokularak ve erkeklerin istedikleri kızlarla arkadaşlık kurmalarına ve cinsel ilişkiye girmelerine zemin hazırlanarak, bu tür toplantılar daha da cazip hale getiriliyor. Bilindiği kadarıyla ülkemiz gençlerini Satanizm'in tuzağına düşürmede kullanılan en etkili yöntem budur. Çünkü Satanizmde "serbest seks" anlayışı vardır. Genç kızlar da bunu böyle kabul etmek durumundadır. Hatta onların bu konuda seçme hakları dahi yoktur. Bu anlayışı ihdas eden ve Satanist düşüncelerini yaymada kadın unsurunu birinci derecede kullanan ve bu manada özellikle genç kızları istismar eden de yine LaVey'dir. Çünkü, LaVey'in genç kızlara hitaben söylediği bir sözüne göre, "Satanist olmak demek isteyen her erkekle cinsel ilişkiye girmeyi göze almak demektir". İşte bundan dolayı, "gençlerimizin çoğu Satanizm'in ne olduğunu bilmiyorlar" derken, bazı gerçeklere de dikkat çekmek istiyoruz. Öyle inanıyoruz ki Satanist olmak isteyen bir genç kız, sadece Satanizm'in seks anlayışını dahi bilse kolay kolay Satanist olmak istemez. Maalesef bazı gençler bu konuda da tuzağa düşürülüyorlar. Kimseyi rencide etmek ve bu konuda görüş belirtmek veya yorum yapmak istemiyorum ama, bugüne kadar ülkemizde Satanizm uğrunda intihar eden veya öldürülen gençlerin büyük çoğunluğunun niçin genç kızlar olduğu hususu üzerinde düşünülmesi gerektiğine inanıyorum.
Gençlerin Satanist yapılması noktasında isteyenlere veya bağımlılığı olanlara alkol ve uyuşturucu imkanı da sağlanıyor. Hatta bu tür gençler, uyuşturucu satanlar için de bir pazar oluşturuyor. Gençlerin bu tür toplantılara katılması sağlandıktan ve aradan belirli bir süre de geçtikten sonra gerçek kimliklerini açıklıyor ve "biz Satanistiz, artık sen de Satanist oldun" gibi sözler söylüyorlar. Bazı gençler işin farkına vardıklarında ve gruptan ayrılmak istediklerinde ise, "yok öyle şey! Şimdiye kadar aramıza katıldın ve bazı şeylerden de yararlandın. Şimdi ise ayrılmak istiyorsun. Bu, bize ve inancımıza ihanettir!" diyerek, gerçek yüzlerini gösteriyorlar. İşte gençlerin pek çoğu bu şekilde Satanist bir grubun içerisinde yer almış ve Satanizm'in tuzağına düşürülmüş bulunuyorlar. Modern Satanizm'in kurucusu sayılan LaVey, "Satanizm herkese göre değildir. İsteyen Satanist olur, istemeyen olmaz. Fakat bir defa Satanist olduktan sonra artık Satanizm'den çıkmak mümkün değildir" şeklindeki tehditvari sözleriyle, aslında Satanizm'in çıkmaz bir yol olduğunu, elini kaptıranın kolunu kolay kolay kurtaramayacağını açıkça ifade etmiştir.
Öyle anlaşılıyor ki, gençlerimizin büyük çoğunluğu Satanizm'in ne olduğunu araştırıp incelemeden, bu konu ile ilgili olarak yazılıp çizilenleri okumadan bir anda Satanist olduklarını söylüyorlar veya bir şekilde bir Satanist grubun içerisinde yer alıyorlar. Satanist olmak, temelde bir tercih meselesidir; öyle bir anda "ben Satanist oldum" denilerek Satanist olunacak kadar kolay bir hâdise değildir. Dolayısıyla gençlerimizin, arkadaşlarını seçerken de çok dikkatli olmaları gerekmektedir.[10]
Gençlerin Satanizm'in Tuzağına Düşmemeleri İçin Neler Yapılmalıdır?
Gençlerin Satanizm'e yönelmelerini engellemede en önemli görevin ailelere düştüğü konusunda hiç şüphe yoktur. Bir gencin Satanizm'e meyletmesinde de meyletmemesinde de aileler birinci derecede rol oynamaktadır. Bilindiği gibi, genellikle problemli ve parçalanmış aile çocukları; evde, ailede gerekli ilgi, sevgi ve huzuru bulamayan gençler Satanizm'e meyletmektedirler. Dolayısıyla, her şeyden önce anne-babaların çocuklarını Allah'ın birer emaneti olarak görüp onlara sahip çıkmaları, kimlerle arkadaşlık yaptıklarına, kimlerle düşüp kalktıklarına, nerelere girip çıktıklarına, kötü alışkanlıklar edinip edinmediklerine, akşam olunca eve düzenli olarak gelip gelmediklerine, okula düzenli gidip gitmediklerine, okuldan çıkışta kimlerle nerelere takıldıklarına vs. dikkat etmeleri gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki, ülkemizde Satanizm daha ziyade gençler ve arkadaş grupları vasıtasıyla yayılmaya çalışılmaktadır. Bu anlamda iyi arkadaş aynı zamanda iyi bir örnek, kötü arkadaş da kötü örnektir. Ayrıca anne-babalar çocuklarına aşırı baskı uygulamamalı, aşırı serbest de bırakmamalıdırlar. Yerine göre onlara arkadaş gibi davranıp duygularını anlamaya çalışmalı; haklı isteklerini yerine getirmeli, haklı olmadıkları konularda da niçin haklı olmadıkları hususunda onları ikna etmelidirler. Onların maddi ihtiyaçları kadar manevî ihtiyaçlarının da olduğunu unutmamalı ve çocuklarını manen de tatmin etmenin yollarını araştırmalıdırlar. Çocuklarının dinlerini doğru öğrenmeleri, Allah ve peygamber sevgisiyle yetişmeleri için ellerinden gelen gayreti sarf etmelidirler.
Bugün gençlerin çoğu evlerinde, ailelerinde gerekli huzuru, ilgi ve sevgiyi bulamadıklarından; bu huzuru aile dışında ve çoğunlukla da arkadaş grupları arasında aradıklarından yakınmaktadırlar. Halbuki bir kimsenin ailesinde bulamadığı huzur ve mutluluğu başka yerlerde bulması veya anne-babanın gösteremediği şefkat ve sevgiyi başkalarının göstermesi çok zordur. Dolayısıyla, gençlere sadece maddi imkan sağlamak da yetmiyor. Onların madde kadar sevgiye, ilgiye ve şefkate de ihtiyaçları vardır. Ayrıca anne-babalar çocuklarının her isteğini yerine getirmekle, onlara sınırsız maddi imkan sunmakla, tamamen kendi hallerine bırakmakla onlara iyilik yapmış olmuyorlar. Yerine göre onlara bazı konularda "hayır" demesini bilmeli, belirli konularda bazı yasaklar getirmeli, hatta bazen yoksulluğu da tattırmalılar. Öyle görünüyor ki, bazı gençler hayatta her istediklerini elde etmiş, her şeyi denemiş; bir denemedikleri Satanizm kalmış onu da denemek istiyorlar. Bu da, gençlerin hayatın gerçeklerine göre yetiştirilmelerini ve hayatın bazı sıkıntılarını göğüslemeyi öğrenmelerini gerekli kılmaktadır. Yine çocukları Satanizmin tuzağına düşmüş bazı aileler, çocuklarına her türlü maddi imkanı verdiklerinden söz ediyorlar, fakat veremediklerinden hiç bahsetmiyorlar. Daha açık söylemek gerekirse, hiçbir şeylerini esirgemedikleri çocuklarına mesela bir din eğitimini çok görüyorlar. Oysa Satanizm olgusunun arkasındaki gerçek sebep dinî eğitim eksikliğinde yatmaktadır. Ayrıca, bu tür akımlara kapılanların daha çok lise çağındaki gençler içinden çıktığı, bu kapılmada cinsel dürtü ve serbestliklerin de tesir ettiği, lise çağlarının şahsiyet teşekkülündeki önemi ve bu yaştaki gençlerde bilhassa kendilerini kabul ettirme ve ispat-ı vücut etme temayüllerinin çok güçlü olduğu düşünülürse, tedbirlerin de elbette bunlara göre alınması gerekmektedir.
Gençlerimizin, satanizm, sigara, içki, eroin, afyon gibi zararlı akım ve alışkanlıklara meyletmemeleri konusunda okul yöneticilerine ve öğretmenlerimize de önemli görevler düşmektedir. Okula gönderilen her öğrenciye birer emanet gözüyle bakılmalı ve onların öncelikle iyi bir insan, iyi bir vatandaş olarak yetişmeleri için gayret gösterilmeli; öğrenciler Satanizm vb. zararlı akımlar hakkında zaman zaman bilgilendirilmeli ve bu tür akımların etkisinde kalmamaları konusunda uyarılmalı; zararlı akımlara kapılanlara da sahip çıkılmalıdır. Ayrıca bu konularda öğrencilere sağlıklı bilgiler verebilmek için konu ilgililer tarafından da iyi bilinmeli, fakat, Satanizm'den kaçındırmaya çalışırken, konu onu câzip hale getirecek şekilde anlatılmamalı, bu konuda azamî dikkat gösterilmelidir. Aynı zamanda okul-aile işbirliğine önem verilmeli, karşılıklı diyalog içerisinde gençler hayata ve geleceğe hazırlanmalıdır.
Geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerin iyi yetişmeleri, sağlıklı ve faydalı eğitim almaları konusunda şüphesiz ki daha üst makamlara da önemli görevler düşmektedir. Devletimizin bu tür hareketleri marjinal birer vaka gibi görüp ihmal etmemesi gerekir. Bir gencimiz dahi Satanizm'e meyletmiş olsa, onunla da ilgilenmeye değer. Kaldı ki son zamanlarda Satanizmin gençler arasında hızla yayılma eğiliminde olduğunu ve bu konuda hiçbir ciddi tedbirin alınmadığını üzülerek müşahede etmekteyiz. Ancak, bugün gençlerin bir kısmının içine sürüklendiği zararlı akımlar sadece Satanizm'den ibaret de değildir. Evet Satanizm'in tuzağına düşürülmüş olan bu gençler, bu ülkenin gençleridir. Fakat sokaklarda, köşe başlarında, sur diplerinde vb. yerlerde tiner çeken veya bally koklayan gençler de bu ülkenin gençleridir. O halde ülke gençlerinin tamamına sahip çıkılmalı ve her türlü zararlı akıma karşı korunmalıdır. Zira bugün tinerci veya balici deyip geçilen bir gencin yarın Satanist olmayacağını kimse garanti edemez.
Aynı şekilde bu konuyu medya mensupları da ciddiye almalı; tarafsız, ilkeli ve objektif habercilik prensibinden hareketle ülkemiz insanına her konuda doğru bilgiler vermeli; Satanizm vb. olayları sadece birer haber malzemesi olarak görmemeli; gençlerin bu tür zararlı akımlara meyletmelerinin arkasındaki gerçek sebep veya sebepleri açıklıkla ortaya koymaya çalışmalı; ayrıca her intihar olayını hemen Satanizm'le irtibatlandırmamalı; meseleyi olduğundan fazla göstererek işin reklamını yapar hale gelmemeli veya Satanizm'i her fırsatta gündeme getirerek merak konusu da yapmamalıdırlar.
Diğer taraftan, Satanizm'in tuzağına düşürülmüş gençlere de yine başta anne-babalar olmak üzere, bütün kurumlar olarak sahip çıkmamız gerekmektedir. Bu gençler hiçbir zaman dışlanmamalı, onlara sapık bir hareketin mensubu tehlikeli kimseler gözüyle değil de, sahip çıkılması gereken kişiler olarak bakılmalıdır. Hatta bir şekilde mahkemeye intikal etmiş veya hapse düşmüş gençlere de sahip çıkılmalıdır. Çünkü, gençlerimizin çoğu Satanizm'in ne olduğunu veya nasıl tehlikeli ve maceralı bir yol olduğunu bilmiyorlar. Eğer bilselerdi pek çoğu böyle bir harekete meyletmezdi. Yine anne-babalar, çocuklarında böyle bir harekete eğilim sezdiklerinde, bunu gizlemeden, gerekirse konu ile ilgilenenlerden veya tercihan inançlı bir psikolog ya da psikiyatristten yardım talep etmelidir. Arkadaşlarında böyle bir eğilim fark eden öğrenciler de ona sahip çıkmalı ve derhal konuyu anne-babasına veya öğretmenlerine bildirmeliler. Eğer okul yöneticileri veya öğretmenler öğrencilerinde böyle bir eğilimin olduğunu hissederlerse, derhal öğrencilerin aileleriyle işbirliği yaparak gençlere sahip çıkmalı; okulumuzun adı kötüye çıkar vb. düşüncelerle bu hususu kesinlikle gizleme cihetine gitmemelidirler. Çünkü hiçbir şey insan hayatından daha değerli değildir.
Bu konu ile ilgili olarak yapılan araştırmalara göre, Satanizm'e meyleden veya bu uğurda intihar eden gençlerin genellikle dinî inançlarının çok zayıf olduğu veya hiç olmadığı; hiçbir dinî eğitim almadıkları tespit edilmiştir. Bu da, insanın sadece maddeden ibaret olmayıp aynı zamanda manevi yönü de olan iki kutuplu bir varlık olduğu gerçeğini hatırlatmaktadır. Dolayısıyla, bir kimseye ne kadar maddi imkan sunulursa sunulsun, manevi yönden de tatmin edilmezse, bir süre sonra tatmin arayışına yönelecektir. Bu arayış kişiyi bazen yanlış yollara sevk edebilmektedir. Satanizm bunun en belirgin örneklerinden birisidir.
Üzülerek ifade edelim ki, bugün okullarımızda verilen eğitim gençlerdeki manevi boşluğu dolduramadığı gibi, böyle bir amaç da güdülmemektedir. Son yıllarda gençlerin Satanizm, sigara, uyuşturucu ve alkol kullanımı vb. zararlı akımlara hızlı bir şekilde kayışı bunun en üzücü göstergelerinden birisidir. Yine son zamanlarda yapılan tespitlere göre gençler arasında alkol kullanımı gibi kötü alışkanlıklar 13 yaş grubuna kadar yayılmış durumdadır. Bu husus gençlerimizin ve dolayısıyla ülkemizin geleceği açısından oldukça tehlikeli görülmektedir. Dolayısıyla gençlerin manevi boşluğunun doldurulması için yine başta aileler olmak üzere, eğitimcilerimize, din görevlilerimize, ilahiyatçılarımıza, toplumumuza ve devlet büyüklerine bazı görevlerin düştüğü kanaatindeyiz. Herhangi bir dinî inancımız olsun veya olmasın, eğer ülkemiz insanının yüzde doksan dokuzunun Müslüman olduğunu kabul ediyorsak, insanımızın dinî olarak bilgilendirilmeleri gerekir. Bu da, sağlıklı din eğitimi vermekle mümkündür. Eğer bu konu ihmal edilirse toplumda dinî yönden bir boşluk meydana gelir ve bu boşluğu da bir kısım istismarcılar doldurmaya kalkışır veya Satanizm örneğinde olduğu gibi bir kısım gençler tanrı diye Şeytana tapınır, hatta bu uğurda ölümü dahi göze alır hale gelirler.
Aslında bu durum insan fıtratına da terstir. Çünkü Şeytan, bütün dinler tarafından "insanın en büyük düşmanı; bütün kötülüklerin baş temsilcisi ve tahrikçisi" olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla Şeytan bir tapınma objesi olmadığı gibi tanrılık iddiasında da bulunmamış; hatta Allah'ı da inkâr etmemiştir. Kendisinin Allah'a ortak koşulmasını da reddetmiştir.[11] Satanizm'in çelişki ve tutarsızlığının temelinde yatan asıl gerçek de budur. Öte yandan, Şeytan diye bir varlık vardır ve bir kısım genç bu varlığa tanrı diye tapınmakta veya uğrunda ölümü göze almaktadır. Bu çok anormal ve ciddi bir meseledir.
Burada Yüce Dinimiz İslâm’ın bizlere şeytan hakkında verdiği bilgiyi de sizlere aktarmak istiyorum.
"Şeytan"; cin ve insanların müşrik, münafık, kâfir, şerîr, azgın, kibirli ve isyânkâr olanlarına verilen bir cins isimdir.[12] Kur'an'da insan ve cin şeytanlarından söz edilmiştir. "Böylece biz her peygambere, insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık"[13] ayeti bunun delilidir.
İnsanların kâfirleri ve azgınları, insan şeytanları, cinlerin kâfirleri ve azgınları da cin şeytanlarıdır.[14] Mesela Bakara suresinin 14. ayetinde geçen şeytanlardan maksat münafıklardır. Ayette şöyle denilmektedir: "(Münafıklar), iman eden kimselerle karşılaştıkları zaman "iman ettik" derler. Fakat şeytanlarıyla (münafık olan dostlarıyla) yalnız kaldıkları zaman "biz sizinle beraberiz, biz sadece (onlarla) alay ediyoruz" derler".
"Şeytan" deyince ilk akla gelen İblis'tir. İblis, Adem (a.s.)'a secde etme emrine karşı çıkarak Allah'a isyan ettiği, azdığı ve Allah'ın lanetine uğradığı[15] için Şeytan ismini almış ve bu kelime, Şeytan için özel isim olmuştur. İblis, "çok ümitsiz ve hüzünlü" demektir.
Diğer bir ismi de "cân"[16] olan İblis, cin asıllı bir varlıktır.[17] Allah ve Peygamber, bize mevcudiyetlerini bildirdiği için var olduklarına iman edilmesi gereken cinler, insanlardan önce ateşten yaratılmış[18] insanlar gibi aklı ve iradeleri olan, Allah'a ibadet etmekle sorumlu tutulan[19], müslümanı ve kâfiri, salihi ve günahkârı bulunan[20] ve gözle görülmeyen varlıklardır. Cinlerin kafir ve azgınlarına şeytan denilmektedir. İblis, şeytanların başı ve en azgınıdır. Şeytanın, kendisine yardım eden askerleri vardır.[21] İblis'in; Kur'an'da şeytan vasfının dışında çok âsi (asıyy)[22], çok nankör (kefûr)[23], çok azgın (merîd ve mârid),[24] kovulmuş (racîm)[25] ve tağut[26] sıfatları ile nitelenmiş; işinin; insanlara düşmanlık etmek[27], onları aldatmak,[28] dostlarını saptırmak ve cehenneme sürüklemek olduğu bildirilmiştir. Şimdi Şeytanın insana düşmanlığını ve bu davranışına sebep olan olay hakkında Kur'an'ın dediklerini görelim.
Şeytanın İnsana Düşmanlığı
Allah, ilk insan Adem (a.s.)'ı topraktan yaratıp mükemmel bir şekil verdikten sonra meleklere ve aralarında bulunan İblis'e Adem için secde etmelerini emretmiştir. Bütün melekler bu emre derhal uyarlarken İblis, kibirlenmiş, kendisinin ateşten, Adem'in topraktan yaratıldığı gerekçesiyle secde etmemiş, böylece âsi, fasık ve kafir olmuştur. Bu yüzden Allah onu huzurundan kovmuş ve lanetlemiştir. Bunun üzerine İblis, kıyamete kadar Allah'tan dünyada yaşama izni istemiştir. Bu izni aldıktan sonra, önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından insanlara sokularak, yollarına oturarak onları saptırıp azdıracağına, kötü amelleri süsleyip, kendilerine güzel göstereceğine yemin etmiştir.[29] Şeytan, Adem (a.s.) yüzünden kovulduğu, lanetlendiği ve kafirlerden olduğu için insanlara düşman olmuştur. Yüce Allah, "şeytanın insan için apaçık bir düşman"[30] olduğunu Kur'an'da bildirmiştir.
Şeytan, düşmanlığına Adem (a.s.) ve eşini; vesvese, hile, yalan ve yemin ile kandırıp yasaklanan ağaçtan yedirmiş ve bu sebeple cennetten çıkmalarına sebep olmasıyla başlamıştır. Şeytanın insan oğluna düşmanlığı kıyamete kadar devam edecektir. Yüce Allah, peygamberleri ve kitapları vasıtasıyla insanları şeytanın düşmanlığına karşı uyarmış ve Kur'an'da; "Ey mü'minler! Şeytanın adımlarına uymayın"[31], "Ey Adem oğulları! Şeytana tapmayın. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır"[32] "Onu düşman edinin"[33] buyurmuştur.
Allah'ın bu uyarısına rağmen maalesef insanlardan şeytanın tuzağına düşenler, onu kendisine dost ve rab edinenler, ona tapanlar vardır.[34] Geçmişte Yezidilerden Şeytana tapanlar olmuştur.[35] Şeytana "tâvus" ve "tâvûsu'l-melâike" ismini veren Yezidilerin Şeytana olan rağbetle ve ondan çekinmekle, zamanla onu ilah edinmişlerdir.[36]
Günümüzde Şeytana tapanlar kendilerine "satanist" demektedirler. "Satan" kelimesi, İngiliz dilinde "Şeytan" demektir. "Satanizm", Şeytana ve kötülüğe gösterilen bağlılık, bunları yüceltme, demektir.[37] Satanizm; Allah'ı, Peygamber'i, Kur'an'ı ve dini değerleri reddetme, fuhuş, zina, içki, kumar, şiddet ve vahşet gibi kötülükleri işleme temeline dayanır. Hedef, İslâm'ın dediklerinin tersini yapmak, Şeytanın dostluğunu kazanmak ve cehennemin yolunu açmaktır. İstanbul'da ikisi erkek, birisi kız üç satanistin bir genç kıza yaptıkları Satanizmin çirkin yüzünü bütün çıplaklığıyla sergilemiştir. Şeytana kurban vermeleri gerekiyormuş. Kandırdıkları bir genç kızı mezarlığa götürüyorlar, boğarak öldürüyorlar. İçlerindeki şiddeti tatmin için dişi satanist cesedi bıçaklıyor, ruhunu kötülük kaplamış olan erkek satanistlerden biri, genç kızın cansız yatan bedeninde iğrenç arzusunu gerçekleştiriyor, kızın ırzına geçiyor. Bu satanistler daha da kötüsünü yapabilirler. Kan içmeleri, canlı kediyi parçalamaları, uğursuz gün diye her ayın on üçünde düşman belledikleri Kur'an'ı parçalamaları bunun bir göstergesidir. Bütün bunlar Şeytanın telkini ve etkisi ile yapılan kötülüklerdir.
Şeytanın İnsanlara Telkin Ve Etkisi
Şeytan insana nasıl etki eder? Neleri emreder ve nelere teşvik eder? Allah, Kur'an'da bunları bizlere açıklamıştır. Bunları şöyle özetleyebiliriz.
· İnsanlara vesvese verir[38], içlerine kötü düşünceler telkin eder.[39]
· Her türlü çirkin söz, fiil ve davranışları (fahşâyı),[40] İslâm'ın ve akl-ı selimin iyi, güzel ve hoş görmediği kötülükleri, haramları (münkeri)[41] ve küfrü[42] emreder.
· Söz verir, ümitlendirir ve aldatır.[43]
· İçki ve kumarı teşvik eder. Bunlarla insanların arasında kin ve düşmanlık sokmak, onları Allah'ın zikrinden ve namazdan alıkoymak ister.[44]
· İnsanların yaptığı kötülükleri, kötü sözleri, kötü fiil ve davranışları süslü, iyi, güzel, cazip gösterir[45] ve kolaylaştırır.[46]
· İnsanları fakirlikle korkutur.[47]
· Allah'ın zikrini[48] ve gerçekleri unutturur.[49]
· Hak yoldan saptırır.[50]
· Fitneye düşürür,[51] azdırır.[52]
· Kişi ile kardeşi arasında fitne sokar.[53]
· Doğru yoldan uzaklaştırır,[54] alevli ateşe, cehenneme çağırır,[55] böylece insanları hüsrana sürükler.
Şeytanın Etkilediği İnsanlar
Şeytan; peygamber, mü'min ve kafir her insanı etkisi altına almak için çalışır:
"Her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık"[56], “Allah'a karşı gelmekten sakınan mü'minler, kendilerine şeytandan gelen bir vesvese dokunduğu zaman (hemen Allah'ın emir ve yasaklarını) hatırlarlar, gerçeği gör(üp şeytandan uzaklaş)ırlar"[57] mealindeki ayetler bu gerçeği ifade etmektedir. Peygamber (a.s.)'ın "Şeytan, Adem oğlunun damarlarında dolaşır"[58], "Şeytan kişi ile nefsi arasına girer"[59] sözleri de bu gerçeği teyit etmektedir. Ancak, Şeytan, iman edip Allah ve Peygamberine itaat eden, Şeytanın şerrinden Allah'a sığınan ihlaslı mü'minlere etki edemez.
"Şeytanın, iman eden ve Rab'lerine tevekkül eden kimselere karşı bir gücü yoktur"[60],
"Şeytan, Rabb'im! Dedi. Beni azdırmandan ötürü andolsun ki yer yüzünde insanlar (günahları) süsleyeceğim ve onların hepsini azdıracağım, ancak içlerinden ihlasa erdirilmiş olanlar hariç (onları azdıramam)"[61] ayetleri buna delildir.
Şeytanın etkisi altına alabildiği insanlar şunlardır:
· Müşriklere etki edebilir.
“Şeytanın sadece kendisini dost tutanlara ve Allah'a ortak koşanlara gücü yetebilir (onları kandırabilir)”[62] ayeti buna delildir.
· Kâfirlere etki edebilir.
"Görmedin mi biz kâfirlere şeytanları gönderdik de onları oynatıp (günahlara) sevk ediyorlar"[63] ayeti buna delildir.
· Münafıklara etki edebilir.
"Şeytan onları (münafıkları) istila etmiş (ruhlarına hakim olmuş), onlara Allah'ı anmayı unutturmuştur. Onlar, Şeytanın hizbi (partisi, taraftarı)dır."[64] ayeti buna delildir.
· Günaha dalmış yalancılara etki edebilir.
"Şeytanların kime ineceğini size haber vereyim mi? Onlar, her günahkâr yalancıya inerler. O yalancılar (şeytanlara) kulak verirler. Çokları da yalan söylerler"[65] ayeti buna delildir.
· Allah'ın zikrini (Kur'an'ı) görmezlikten gelenlere etki edebilir.
"Kim Rahman'ın zikrini görmezlikten gelirse, ona şeytanı musallat ederiz. Artık şeytan onun (yanından ayrılmayan, sürekli ona kötülükleri telkin eden) arkadaşı/dostu olur. O şeytanlar bunları hak yoldan çıkardıkları halde onlar kendilerini doğru yolda zannederler"[66] ayeti buna delildir.
· Azgın insanlara etki edebilir.
"(Ey İblis!) Benim (halis) kullarıma karşı senin bir gücün yoktur. Ancak sana uyan azgın insanları azdırabilirsin"[67]
Mü'min olduğu halde ihlasa eremeyen ve Kur'an hükümlerini hayata geçiremeyenler de şeytanın etkisi altına girerler ve günah bataklığına dalarlar.
Şeytanlar, insanları etkisi altına alabilmesi için sürekli onları küfre, şirke, nifaka ve isyana teşvik ederler. Şeytanın bu telkinine kulak verenler onu kendisine arkadaş ve dost edinmiş olurlar. Yüce Allah;
"Biz şeytanları, iman etmeyenlerin dostları yaptık"[68] "Kimin arkadaşı şeytan olursa o kimse kendisine çok kötü bir arkadaş edinmiş olur."[69] "Kim Allah'ı bırakıp da şeytanı dost edinirse muhakkak ki açık bir ziyana uğramışlardır"[70], "Allah, (Ey İblis!) Git onlardan kim sana uyarsa iyi bilin ki hepinizin cezası cehennemdir. Cezanız tam bir cezadır" dedi."[71]
Ayetleriyle insanları şeytanın etkisi altına girmekten, onları dost ve arkadaş edinmekten men etmektedir.
Şeytanın Etkisinden Korunmanın Yolları
İnsanlara rehber olması için gönderilen Kur'an, şeytanların kötülüklerinden korunma yollarını da bildirmiştir. İnsanın, cin ve insan şeytanlarının kötülük ve vesveselerinden korunabilmesi için iman edip sadece Allah'a ibadet etmesi ve daima O'na sığınması gerekir.
"Eğer Şeytandan kötü bir düşünce seni etkileyecek olursa hemen Allah'a sığın"[72]
"(Ey Peygamberim!) De ki: Rabb'im şeytanların dürtüklemelerinden (vesveselerinden) sana sığınırım ve onların yanımda bulunmalarından sana sığınırım."[73] ayetleri bunun delilidir. Yüce Allah, Kur'an okunacağı zaman bile şeytanın şerrinden Allah'a sığınılmasını istemektedir: "Kur'an okuduğun zaman o kovulmuş şeytandan Allah'a sığın".[74]
Müslümanlar, her işine "Eûzü billâhi mine'ş-Şeytâni'r-Racîm" ve "Bismillâhi'r-Rahmâni'r-Rahim" (kovulmuş Şeytandan Allah'a sığınırım. Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla..." sözleriyle başlarlar ve bu sözleriyle Şeytanın şerrinden korunmak isterler. Ancak Şeytanın şerrinden korunmak için sadece sözle yetinmek yeterli değildir. Şeytanın şerrinden korunabilmek için; İslâm'ı öğrenmek, Kur'an hükümlerini hayata geçirmek, Şeytan ve dostlarıyla mücadele etmek gerekir. Yüce Allah, "Şeytanın dostlarıyla savaşın" buyurmuştur.[75] Bu ayetin hükmünü yerine getirebilmek için şeytânî düşünce ve eylemlere fırsat vermemek, insanlara, şeytanın ve dostlarının kötülüklerini öğretmek gerekir. Şeytan ve dostlarıyla mücadele etmek ve başarılı olmak zor değildir. Çünkü Şeytanın hilesi zayıftır.[76] Ancak yine de başarı Allah'ın lütfu, yardımı ve merhametiyle mümkündür. "Allah'ın lütfu ve rahmeti olmasaydı pek azınız hariç Şeytana uyardınız"[77] ayeti bu gerçeği ifade etmektedir.
Mü'minler Şeytan ve dostlarıyla mücadele ederken onlar da mü'minlerle mücadele ederler. "...Gerçekten şeytanlar, dostlarına sizinle mücadele etmeleri için telkinde bulunurlar. Eğer onlara uyarsanız siz de müşrikler (gibi) olursunuz"[78] ayeti bunu ifade etmektedir.
Aile reisleri, hem kendilerinden hem de çoluk çocuklarından sorumludurlar. Yüce Allah, "Ey mü'minler! Kendinizi ve ehlinizi yakıtı insanlar ve taş olan ateşten koruyun" buyurmuştur.[79] Kişinin kendisini, ailesini ve çocuklarını ateşten koruyabilmesi için en başta, insanları ateşe sürükleyen Şeytanın şerrinden koruması gerekir. Bunun için insan; Allah'ı, Peygamberini ve İslâm'ı iyi tanımalı ve din kurallarını uygulamalı ve çocuklarına da öğretmelidir. Sadece öğretmek ve bilgilendirmek de yeterli değildir. Öğrenilen bilgilerin, hayata geçirilmesi sağlanmalıdır. Şoförlükle ilgili bütün kuralları öğrenip hiç otomobil kullanmayan insan sürücü olamaz. İçkinin kötülüklerini ve zararlarını öğrendiği halde içki içmeye devam eden insanın bilgisi kendisine bir yarar sağlamaz. Namazın, farzlarını, vaciplerini, sünnetlerini, âdaplarını ve nasıl kılınacağını öğrenen ama namaz kılmayan bir insan "musallî" vasfını kazanamaz.
İnsanların dürüst ve ahlaklı olması sadece öğretim ile sağlanamaz. Mutlaka öğretim ile birlikte eğitim de olmalıdır. Dolayısıyla ülkemizde ilköğretim okullarının son dört yılı ile liselerdeki Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri, din eğitimi olmadığı için yeterli olamamakta; istenileni verememektedir. Ülke gençlerinin her türlü sapık, inanç, batıl düşünce ve çirkin eylemlerden, katı ve sıvı uyuşturuculardan, fuhuş ve terör gibi kötülüklerden arındırabilmesi hem ailelerin hem de devletin gençlere yeterli ve sağlıklı din öğretimi ve eğitimi vermesiyle mümkün olur.
Gençlerimiz Allah'a ibadet ederek yetişirlerse ne şeytanın tuzağına düşerler, ne de terör ve uyuşturucu bataklığına. Günde beş vakit namazını kılan bir mü'min; insan öldürme, fuhuş, uyuşturucu kullanma, hırsızlık, içki, kumar, yalan ve iftira gibi kötülükleri yapamaz. Çünkü kıldığı namaz bunlara mani olur. Yüce Allah; "namazı dosdoğru kıl. Çünkü namaz çirkin, kötü ve iğrenç şeylerden (fahşâ), dinin ve aklı selimin iyi, güzel ve hoş görmediği söz, fiil ve davranışlardan (münker) alı koyar"[80] buyurmuştur. Allah'tan daha doğru sözlü kim vardır?[81]
Dindar insan, bırakın kötülükleri yapmayı, kendisine yapılan kötülüklere bile karşılık vermez. Çünkü bu, ona Rabb'inin bir emridir.[82] Kötülük yapmak şöyle dursun kötü söz bile söylemez. Tartışma ile Şeytanın aralarına fitne sokmasından sakınır. Bu davranışı ona sağlayan Allah'ın şu sözüdür: "(Ey Peygamberim!) Kullarıma söyle: En güzel söz söylesinler. Çünkü Şeytan onların aralarına girer (onları tartışmaya ve kötülüğe dürtükler). Çünkü Şeytan insanın apaçık düşmanıdır."[83]
İnsanların yeme ve içme gibi inanma ve ibadet etmeye de ihtiyaçları vardır. Hak din İslam'a iman edenlerin yanında batıl şeylere inanan ve tapan insanlar da vardır. İşte Satanistler de bu gruptan olup, çağımızın Şeytana tapan insanlarıdır. Satanizm; Şeytana ve kötülüğe gösterilen bağlılık ve bunları yüceltme düşüncesine dayanan, ilâhi dinleri reddeden ve her türlü kötülüğü yapmayı görev bilen sapık bir inanıştır.
Adem'e secde etmediği için huzurdan kovulan, ilâhî rahmetten uzaklaştırılan, âsi, azgın, nankör ve kâfir olan Şeytan, ateşten yaratılmış, cin taifesinden bir varlıktır. İnsanların düşmanı olan Şeytan; vesvese vermek, kötü duygu ve düşünceleri telkin etmek, çirkin fiilleri güzel göstermek suretiyle Allah'ın zikri'nden yüz çeviren insanları kandırır, azdırır, saptırır ve neticede hüsrana sürükler. Ancak Şeytan; ihlaslı ve muttakî mü'minlere karşı hile, aldatma ve kötülüklerini icra edemez. Bu sebeple Şeytanın telkin ettiği uyuşturucu, fuhuş, kumar, hırsızlık, sahtekârlık, terör ve benzeri fert ve toplumu fesada sürükleyen kötülüklerden ülke insanlarını özellikle gençlerini koruyabilmek için mutlaka din terbiyesi, eğitim ve öğretimi verilmesi gerekir. İnsanları kötülüklerden koruyan duygu; iman, ibadet, güzel ahlak, Allah sevgi ve korkusu, âhirette hesap verme, ödül veya ceza görme inancıdır. Bunlar olmayınca tek başına eğitim-öğretim ve vicdan yetmemektedir. Milli şairimiz Mehmet Akif ERSOY bu gerçeği dizelerinde ne güzel dile getirmiştir:
"Ne irfandır veren ahlâka yükseklik, ne vicdandır,
Fazîlet hissi insanlarda Allah korkusundandır.
Yüreklerden çekilmiş farz edilsin havf-ı Yezdan'ın…
Ne irfanın kalır tesiri kat'iyyen, ne vicdanın."
Değerli Dinleyenler!
Şayet biz, gençlerimizi Allah, Peygamber ve Şeytan hakkında bilgilendirmiş olsaydık, hiç kimse Şeytana tanrı diye tapınır hale gelmezdi. Çünkü Şeytan, sakınılması ve uzak durulması gereken bir varlıktır. Fakat ne acı gerçektir ki bir kısım gencimiz, "insanın en büyük düşmanı" olarak tanıtılan Şeytana tapınır ve âdeta düşmanından medet umar hale gelmiştir.
Dini çoğulculuğun ve çeşitli dini inanç ve kültüre mensup insanların karşılıklı anlayış ve hoşgörü içerisinde bir arada yaşamasının giderek önem kazandığı günümüz dünyasında, Satanizm gibi, yeri geldiğinde şiddet ve teröre de başvurabilen bir hareketi “din” olarak kabul etmek mümkün olmadığı gibi “din” kisvesi altında ortaya konulmak istenen ve bir anlamda –İslam da dahil- bütün dinleri ve mensuplarını ilgilendiren bu harekete karşı ilgisiz kalmak da mümkün değildir.
Sonuç
Netice olarak söylemek gerekirse: Bugün ülkemiz gençleri büyük bir tehlikeyle karşı karşıyadır. Gençlerimiz bir taraftan çeşitli terör örgütlerinin maşası yapılmak istenirken diğer taraftan da satanizm gibi sapık akımların tehdidi altında ve içki, kumar, uyuşturucu gibi kötü alışkanlıklarla ifsat edilmek istenmektedir.
Gençliğimizi kurtaracak köklü ve kalıcı çözümler üreterek, gerekli tedbirler acilen alınması gerekmektedir. Zira geleceğimizin teminatı olan gençlerimiz büyük tehlikeler içerisindedir.
Gençlerimizin satanizm gibi yanlış, bozucu akımlara meyletmelerinin arkasında, sosyal, psikolojik, ailevî veya toplumsal pek çok sebep vardır. Fakat bu tür zararlı akımlara yönelişlerinin arkasındaki asıl sebep, din eğitimi eksikliği ve maneviyat boşluğudur. Dolayısıyla gençlerimizin bu boşluğu sağlıklı ve doğru din eğitim ve öğretimi verilerek doldurulması gerekmektedir.
Eğer ülke olarak daha büyük bedeller ödemek istemiyorsak, geleceğimizi emanet edeceğimiz gençliğimize sahip çıkmamız gerekmektedir.
Beni sabırla dinlediğiniz için hepinize teşekkür eder, saygı ve sevgilerimi sunarım.
Hoşça kalın.


[1] Bkz., Güç, Ahmet, Satanizm, İst.,1999, s. 47-48.
[2] Güç, Satanizm, s.47.
[3] www.diyanet.gov.tr/duyurular/duyuruarsiv/satanizm.htm (30.04.2003)
[4] www.dunyadinleri.kolayweb.com/satanizm.html (30.04.2003)
[5] Güç, “Kimliğini Arayan Gençliğimiz ve Satanizm”, Yeni Ümit Dinî İlimler ve Kültür Dergisi, Sayı: 59, Ocak-Şubat-Mart İst., 2003, s.12.
[6] www.dunyadinleri.kolayweb.com/satanizm.html (30.04.2003)
[7] www.diyanet.gov.tr/duyurular/duyuruarsiv/satanizm.htm (30.04.2003)
[8] www.diyanet.gov.tr/duyurular/duyuruarsiv/satanizm.htm (30.04.2003)
[9] Güç, a.g.m., s. 15.
[10] Güç, a.g.m., s. 18.
[11] Bkz. İbrahim, 14/22.
[12] Yazır, Muhammed Hamdi, Hak Dini Kur'an Dili, Eser Kitabevi, İst., 1971, I, 239.
[13] En’am, 6/112.
[14] Rağıb el-İsfehânî, Müfredât Elfazı’l-Kur'an, ed-Daru’ş-Şamiyye, Beyrut 1992, s. 454.
[15] Nisa, 4/118; Ayrıca İblis’in allah’a ilk isyanı ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz., Cebeci, Lütfullah, Kur’an’a Göre Melek Cin Şeytan, Şule Yayınları, İst., 1998, s. 220-248.
[16] Rahman, 55/15.
[17] Kehf, 18/50.
[18] Hicr, 15/27.
[19] Zariyat, 51/56.
[20] Cin, 72/11, 14.
[21] Şuara, 26/95.
[22] Meryem, 19/44.
[23] İsra, 17/27.
[24] Meryem, 19/44.
[25] İsra, 17/27.
[26] Mesela Nisa, 4/51; Maide, 5/60 ayetlerinde geçen tâğut kelimesi şeytan anlamındadır. En-Nesefî, Medâriku't-Tenzîl ve Hakâiku't-Te'vîl, (Mecmûatün mine't-Tefâsîr), II, 96, 310; Ayrıca bkz. Yahya b. Sallam, et-Tesârîf, Tunus, 1979, s. 207; Rağıb el-İsfehânî, a.g.e., s. 454; el-Kurtubî, el-Câmi'li Ahkâmi'l-Kur'an, Daru İhyai’t-Türasi’l-Arabi, Beyrut 1985, V, 248; Asım Efendi, Kamus Tercemesi, IV, 1055.
[27] İsra, 17/53.
[28] İsra, 17/63.
[29] Bkz., Bakara, 2/30-40; Nisa, 4/119; Maide, 5/31-39; A'raf, 7/12-17; Hicr, 15/27, İsra, 17/61-65, Kehf, 18/50; Taha, 20/116-123; Sad, 38/38.
[30] Bkz. Bakara, 2/208. En'am, 6/142. Yusuf, 12/5. İsra, 17/53. Fatır, 35/6, Yasin, 36/53.
[31] Bkz., Bakara, 2/208; Nur, 24/21.
[32] Yasin, 36/60.
[33] Fatır, 35/6.
[34] Hac, 22/3.
[35] Furat, A.S, “Şeytan Mad.”, İslam Ansiklopedisi, MEB, İst. 1993, XI, 493.
[36] Türk Ansiklopedisi, Milli Eğitim Basımevi, Ank., 1971, X, 3575-3576.
[37] Meydan Larousse, Meydan Yayınevi, İst, 1980, XI, 25.
[38] A’raf, 7/20.
[39] Enfal, 8/11.
[40] Bkz., Bakara, 2/268, Nur, 24/21.
[41] Nur, 24/21.
[42] Haşr, 59/16.
[43] Nisa, 4/120.
[44] Mâide, 5/91.
[45] Bkz., En'am, 6/43, Enfal, 8/48, Nahl, 16/63, Neml, 27/24. Ankebut, 29/38.
[46] Muhammed, 47/25.
[47] Bakara, 2/268.
[48] Mücadele, 58/19.
[49] En’am, 6/68.
[50] Bkz., Nisa, 4/60, 119. A'raf, 7/30. Hac, 22/4, Neml, 27/24.
[51] A’raf, 7/27.
[52] Bkz., A’raf, 7/175, 202; Hicr, 15/39.
[53] Yusuf, 12/100.
[54] Bkz., Nisa, 4/60; Yusuf, 12/105. İsra, 17/53, Ankebut, 29/36.
[55] Bkz., Lokman, 31/21; Fatır, 35/6.
[56] En’am, 6/112.
[57] A’raf, 7/201.
[58] Buhârî, Ahkam, 21; Müslim, Selam, 23; Ebu Davud, Sünnet, 17.
[59] İbn Mace, İkame, 135.
[60] Nahl, 16/99.
[61] Hicr, 15/39-40.
[62] Nahl, 16/100.
[63] Meryem, 19/83.
[64] Mücadele, 58/19.
[65] Şuara, 26/221-222.
[66] Zuhruf, 43/36-37.
[67] Hicr, 15/42.
[68] A’raf, 7/27, 30.
[69] Nisa, 4/38.
[70] Nisa, 4/119.
[71] İsra, 17/63.
[72] Fussılet, 41/36.
[73] Mü’minun, 23/97-98.
[74] Nahl, 16/98.
[75] Nisa, 4/76.
[76] Nisa, 4/76.
[77] Nisa, 4/83.
[78] En’am, 6/112.
[79] Tahrim, 66/6.
[80] Ankebut, 29/45.
[81] Nisa, 4/122.
[82] Bkz., Fussilet, 41/34, Mü’minun, 23/96.
[83] İsra, 17/53.

Yorumlar (0)
Yorumlarınızı asagidan yazabilirsiniz. Yeni soru sormak icin ise buraya tikla


Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..