Dindar olma ve Güzel Ahlak ilişkisi

Dindar olma ve Güzel Ahlak ilişkisi.Dindarlık ve güzel ahlak sahibi olmak.dindarlık güzel ahlaklı olmayı gerektirir mi?

Dindar olmak kısaca islamın koyduğu temel ibadetlerin yanı sıra güzel ahlak sahib olmak demektir.Zira İman-amel miman ile Ahlak birbirine bağlı şeylerdir.Dindarlığın Temelinde ortaya konulan dinî tutum, deneyim ve davranış biçimini, başka bir ifadeyle inanılan dinin emir ve yasakları doğrultusunda yaşamayı ifade eden dindarlık; inanç, uygulama, bilgi, duygu, ahlâk ve etki gibi boyutlarıyla gerçekleşir. İslâm dini, ideal dindarlığın makbul olmasını, onun insan tarafından iyi niyet veya samimiyet, yani ihlâsla, bilgi temelinde ve güzel bir biçimde gerçekleştirilmesine bağlar. Esasen ihlâslı dindarlığın süreklilik kazanması, bilgiyle mümkündür. Dindarlık bilgiye dayanmalıdır, ancak dindarlık, güzelleştirilmez, başka bir ifadeyle “güzel” bir biçimde gerçekleştirilmezse, insanın ruhuna hitap etmez, sübjektif ve objektif düzlemde sağlıklı bir zeminde varlık bulamaz. Ruha gıda veren ve sağlıklı ilişki zemini meydana getiren dindarlık, “güzel dindarlık”tır. Güzel dindarlık, sübjektif düzlemde insana haz verir, insan ruhunu beslerken, objektif düzlemde dindarlığın estetik bir görünümle insanlar arası etkileşim düzlemine taşınmasında, dindarlığın medeniyetle buluşmasında ve toplumsal ilişkilerin iyi ve medenî bir zemine oturmasında etkili olur.
Dindarlık nasıl güzelleşir? Güzel dindarlığın belirtileri nelerdir? Bilgi ile güzel dindarlık arasında bir ilişki var mıdır? Bu ve benzeri sorulara verilecek cevaplar, güzel dindarlığı nasıl anladığımızı da gösterecektir.
Dindarlığın nitelikli olması, bütün esaslarıyla icra edilmesi, takva temelinde gerçekleştirilmesi ve güzelleştirilmesi, gerçekte bilgiyle mümkündür. Bilgi olmaksızın dindarlığın güzelleşmesi mümkün gözükmemektedir. Bilgiye dayanmayan, bilinçli olarak gerçekleştirilmeyen veya eksik ya da yanlış bilgilere dayanan bir dindarlık, İslâm dininde geçerli sayılan bir dindarlık değildir. Bilgisizlik veya yanlış bilgi ile “yaşanan” din, İslâm dininin onayladığı bir şey değildir. İslâm, dinin bilinçli ve güzel bir biçimde yaşanmasını istemektedir. İslâm’da insanın neye inandığını, ne yaptığını, yaptığı ibadetin ne anlama geldiğini bilmesi esastır. Bilmeyen insan, dinini, dindarlığını yanlışlarla malûl kılabilir, dahası çirkinleştirebilir, hatta inancının temel kaide ve prensiplerinin dışına da çıkabilir. Bilmemenin, bilgisizliğin, bütün kötülüklerin başı olduğu düşünülürse, bilgisiz ve bilinçsizce sergilenen dindarlığın sonuçları da anlaşılır.
Kur’an’ın ilk inen ayetlerinin “oku” emriyle gelmesi (Alak, 1), bilgiye dayalı dindarlık için önemli bir referanstır. Bu ilâhî emir boşuna değildir. Ayrıca Kur’an’ın bazı ayetlerinde, takvaya dayalı güzel dindarlığın ancak ilimle ortaya konulabileceğine işaret edilmektedir. Nitekim şu ayette, Allah ile doğru ve mükemmel ilişkide ve dinin hakkıyla yaşanmasında ölçütün bilmek olduğu anlaşılmaktadır:
“Kulları içinden Allah’a karşı ancak âlim olanlar huşû duyarlar.” (Fatır, 28)
Zümer sûresindeki şu ayet ise, aslında bize, ilimle amelin ve dolayısıyla istenen güzellik ve mükemmellikteki İslâmî dindarlığın nasıl da iç içe olduğunu açıkça göstermektedir:
“Oysa geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahireti gözeten ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse (o inkârcı gibi) midir? De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür.” (Zümer, 9)
Ayete dikkatlice bakıldığında, kulluğun, dindarlığın, Allah ile ilişkinin, dinî yaşantının bilgi ile doğrudan bağlantılı olarak ele alındığı görülebilir. O halde bilme, bilinçli olma, bilerek hareket etme, İslâm’da makbul ve güzel dindarlık için gereklidir. Denilebilir ki, dindarlığın güzel bir biçimde gerçeklik bulmasında, bilgi vazgeçilmez bir yere sahiptir.
Bilginin, güzel dindarlığın en önemli boyutlarından birini oluşturduğu gerçeği, eğitimli, bilgili, kendini yetiştirmiş insanların dinî hayatlarıyla, tersi durumda olanların dindarlığı mukayese edildiğinde kolayca anlaşılabilir. Bir bedevînin dindarlığı ile bir medenînin dindarlığı karşılaştırıldığında da bu fark edilebilir. Bilgiye dayanmaksızın ortaya konan dindarlıkta, insana “kaba softa ham yobaz” dedirtecek bir görüntü olmasına karşın, bilgi ve eğitime dayalı dindarlıkta, insanı cezbeden, haz ve huzur veren bir görüntü olur.
Dindarlığın istenen dindarlık olmasında, elbette salt bilgi yeterli olmaz; ayrıca bilgiyi doğru kullanma, farkındalık, estetik boyut, incelik, güzellik, medeniyet de gerekir. Güzel dindarlıkta, örneğin iyi veya güzel ahlâk şarttır. Güzel dindarlıkta başkalarına kibar ve nazik davranmak, zarar vermemek, güzel davranışlar sergilemek son derece önemlidir. Dindarlığın güzel bir şekilde icrası, dindar açısından haz verici, toplum için ise güven verici ve rahatlatıcı boyutlara sahiptir. Dinin güzel bir biçimde yaşanması, dinin mesajının doğru bir biçimde ulaştırılması ve insanların dini doğru anlamaları ve kabul etmeleri için de önemlidir. Kur’an’da ve Hz. Peygamber’in sîretinde, dinin güzel bir şekilde sunulması ve yaşanması üzerinde hassasiyetle durulmaktadır.
Kur’an, İslâm’a hikmet ve güzel öğütle davet edilmesini ve inkârcılarla da en güzel şekilde mücadele edilmesini istemektedir:
“Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et.” (Nahl, 125)
Ayetten anlaşıldığı kadarıyla hikmet ve güzel öğütle davet ve inkârcılarla en güzel şekilde mücadele, İslâmî bağlamda güzel dindarlığın önemli örneklerinden veya belirtilerindendir.
İslâm, öyle bir güzel dindarlık istemektedir ki, Müslüman, o dindarlığıyla düşmanlarını bile kendisine dost edebilir. Şu ayetten bu sonuca gitmek mümkündür:
“(Kötülüğü) en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur.” (Fussılet, 34)
Bilgiye dayalı dindarlığın güzelleşmesi veya güzel dindarlık olarak nitelenmesi için gerekli olan en önemli konulardan biri, hiç kuşkusuz güzel ahlâktır. Bilgiyi de hesaba katarak söylemek gerekirse denilebilir ki, güzel sıfatını alabilecek dindarlık, bilgiye dayalı ahlâk eksenli dindarlıktır. Bilgi ve güzel ahlâkın içinde olmadığı bir dindarlığın güzel olması düşünülemez. Güzel dindarlık, güzel ahlâk sahibi olmayı gerektirir.
Güzel ve sağlıklı-samimî dindarlık, dinin güzel ahlâk ile buluştuğu zeminde varlık bulur. İman, dindarlık, güzel ahlâk ve bilgi arasında anlamlı bir ilişki vardır. Bir taraftan iman üzerine bina edilen sağlıklı ve samimî dindarlık, doğru davranışın, güzel ahlâkın, güzel dinî hayatın zeminini oluştururken; diğer taraftan da güzel ahlâk bilgisi, doğru davranış bilgisi dindarlığı besler, nitelikli kılar, kişinin imanla bağını yeniden kurar.
Din, insanın dindarlığa yönelimini, dine uygun yaşamasını temin eder; ama insanın dindarca yaşayabilmesi için bilgiye, bilmeye ihtiyacı vardır. Bilen insan, dinin kazandırdığı zihniyet ve ahlâk ile bilinçli dindarlık sergiler. Böylece dindar insan ile davranışları arasında tutarsızlık ve uyumsuzluk yerine bir anlamlılık ve uyum olur. Yani dindar insan, her zaman kendinden beklendiği gibi güzel davranışlar sergiler, doğru olanı yaparak iyi insan olur.
Dindarlık, güzel ahlâk ve bilgi arasındaki bu ilişkiler dikkate alınmadığı, bilgiye dayalı ahlâk eksenli dindarlık anlayışıyla hareket edilmediği zaman, güzel dindarlıktan söz edilemez.
Güzel dindarlığın belirtilerine bakıldığında, takva sahibi olmak, kimseye zarar vermemek, haksız muamelede bulunmamak, güzel konuşmak, iyi ahlâk sahibi olmak, güzel davranışta bulunmak, komşularla iyi geçinmek, iyi iş yapmak, yapılan işin hakkını vermek, güler yüzlü olmak, üzerine düşen görevleri yerine getirmek, haksızlıkla en iyi şekilde mücadele etmek, güvenilir olmak, yalan söylememek, açık sözlü olmak, kimseyi üzmemek, cömert olmak, mütevazı olmak, ihlâsla hareket etmek gibi pek çok madde sayılabilir.
Anlaşılmaktadır ki, İslâm’ın inanan insandan istediği güzel dindarlıkta, bilgiye önem vermek, bilgiye dayanarak ibadet etmek, sorumluluk bilinciyle hareket etmek, medenî ve adil davranmak, anlayışlı ve mütehammil olmak, iyi ahlâka sahip bulunmak esastır. Güzel dindarlığın bu temel parametrelerine bakıldığında, dünyevî plânda onun objektif boyutunun, insanlarla ilişki yönünün, örneğin insanlara hak ve hukuk ekseninde davranmanın, ölçü ve tartıda hile yapmamanın, sözünde durmanın vs. öne çıktığı görülür. Bilindiği gibi bir şeyin güzel olabilmesi, canlılığına ve ifade gücünün yüksekliğine bağlı olduğuna göre, dindarlığın güzel olması da nesnel düzlemde canlı bir biçimde ortaya çıkmasına bağlıdır.
Sonuç olarak güzel dindarlığa, yukarıda belirtilen hususiyetlere sahip olmak, başka bir ifadeyle Müslümanlığın özüne uygun davranmak ve her şeyden önce doğru bilgiye dayanarak dini yaşamakla erişilir

Yorumlar (0)
Yorumlarınızı asagidan yazabilirsiniz. Yeni soru sormak icin ise buraya tikla


Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..