İslam dininin inanç özgürlüğüne verdiği önem

İslam dininin inanç özgürlüğüne bakış açısı .islamın inanç özgürlüğüne verdiği önem

Cenabı hak biz kullarına Peygamberler ve kitaplar göndererek hak olan doğru yolu göstermiş ve bizleri kulluğa davet etmiştir.Ancak İslam dini inanç özgürlüğüne önem verir. İnsanların, bir dine inanmaya ya da inanmamaya kendi hür iradeleriyle karar vermeleri gerektiğini belirtir. Bu konuda baskı ve zorlama yapılmasını kabul etmez. Kur'an'da, "Dinde zorlama yoktur. Artık doğrulukla eğrilik birbirinden ayrılmıştır. O hâlde kim tağutu reddedip Allah'a inanırsa kopmayan, sağlam kulpa yapışmıştır. Allah işitir ve bilir." buyrularak insanların din ve inanç konusunda zorlanamayacağı açıkça belirtilmiştir. Yüce Allah, insanlardan, peygamberler aracılığıyla gönderdiği dine inanmalarını istemiştir. İnanmanın kendi lehlerine, inanmamanın da aleyhlerine olacağını ifade etmiştir. Ancak onları inanma konusunda zorlamamıştır. Bununla ilgili olarak bir ayette, "Ve de ki: Hak, Rabb'inizdendir. Öyle ise dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin..." buyurmuştur.

Yüce Allah, insanlara doğru yolu göstermek amacıyla tarih boyunca birçok peygamber göndermiştir. Peygamberlerin görevi, ilahi ilkeleri insanlara iletip açıklamak ve yaşayışlarıyla örnek olmaktır. Allah'ın elçileri, insanların iman etmesini sağlamakla yükümlü değildir. Onlar sadece insanları ikna yoluyla iman etmeye çağırmak, güzel sözlerle öğüt vermekle sorumludurlar. Yüce Allah bu konuda Hz. Peygambere şu uyarıyı yapmaktadır: "Artık sen öğüt ver! Sen ancak bir öğüt vericisin. Sen, onlar üzerinde bir zorba değilsin."3 buyurmuştur. Başka bir ayette de " Ey Muhammedi Rabb'inin yoluna hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et..." ifadesi yer almaktadır.

Hz. Peygamber (s.a.v.), insanları İslam'a Yüce Allah'ın buyurduğu şekilde çağırmıştır. Davetini yaparken daima kolaylaştırıcı olmuştur. Asla baskı ve zorlama yapmamıştır. İnsanlara da "Kolaylaşırınız, zorlaştırmayınız. Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz." buyurarak tavsiyede bulunmuştur. Her fırsatta insanları İslam'a davet eden Hz. Peygamber, tebliğ görevini en güzel şekilde yapmıştır. İnananlardan dolayı mutlu olmuş, inanmayanlara ise "Sizin dininiz size, benim dinim de banadır." diyerek herkesin dininde ve inancında serbest olduğunu belirtmiştir.

İnanç özgürlüğünün tam olarak gerçekleşmesinde laiklik ve demokrasinin ayrı bir önemi vardır. Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik bir hukuk devletidir. Laiklik din ve devlet işlerinin birbirinden ayrı yürütülmesidir. Laiklik ilkesinin benimsendiği ülkelerde devlet işleri dine, din de devlet işlerine karıştırılmaz. Laik devlet herhangi bir dinin yanında ya da karşısında yer almaz, tüm dinlere eşit mesafede durur. Hangi din ve inancı benimserse benimsesin tüm vatandaşlar kanunlar karşısında eşittir.

Laiklik her alanda aklın ve bilimin esas alınmasını öngörür. Bu nedenle laikliğin benimsendiği ülkelerde hukuk kuralları, kanunlar hazırlanırken; eğitim, sağlık, toplumsal hayat vb. alanlarda düzenlemeler yapılırken dini kurallar değil, akıl ve bilimin verileri temel alınır. Laiklik, devlet yönetiminde millî egemenliğin esas alınmasını da gerektirir. Buna göre devlet yönetiminde din kuralları sınıfın, zümrenin egemenliği değil millet iradesinin geçerli olması ilkesi benimsenir. Bu nedenle laiklikle demokrasi arasında yakın bir ilişki vardır.

Laikliğin benimsendiği ülkemizde insanlar din ve inanç hürriyetine sahiptir. Herkes istediği dine inanmakta, dilediği inancı benimseyebilmekte, ibadetlerini, inancının gereklerini rahatça yapabilmektedir. Nitekim ülkemizde din ve vicdan özgürlüğü sayesinde farklı inançlara mensup insanlar barış ve güven içinde birlikte yaşamaktadırlar. Çünkü laiklik; din, vicdan ve ibadet hürriyetinin garantisidir. Laik bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan tüm vatandaşların din, inanç ve ibadet hürriyeti anayasa ile güvence altına alınmıştır. Anayasa'mızın 24. maddesinde bu konuda şu ifadeler yer almaktadır: "Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir... Kimse, ibadete, dinî ayin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz..." Anayasa'mızın aynı maddesinde, "On dördüncü madde hükümlerine aykırı olmamak kaydıyla ibadet, dinî ayin ve törenler serbesttir. Kimse ibadete, dinî ayin ve törenlere katılmaya, zorlanamaz..." ifadesi de bulunmaktadır.


Yorumlar (0)
Yorumlarınızı asagidan yazabilirsiniz. Yeni soru sormak icin ise buraya tikla


Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..