Hz.Muhammedin (s.a.v.) Güvenirlik Niteliği

Peygamberimizin Güvenirliği .Peygamverimizde bulunan güvenirlik nitelikleri

Peygamber (s.a.v.)Efendimiz El-Emindir.Son derece güvenilir verdiği sözü tutan aldığı emaneti yerine ulaştırandır.İnsanlar bir mesele hakkında ihtilafa düştükleri zaman Peygamberimize danışır "o asla taraf tutmaz,ve çekinmeden doğru olasnı yapardı.Verdiği sözleri mutlaka tutardı.Bir gün Mekkeden bir gençle bir alacak meselesi hakkında filan yerde buluşmak üzere anlaştılar.Peygamber Efendimiz söz verilen saate orda hazır bekliyordu .ancak genç o gün gelmedi.Peygamberimiz ertesi gün yine akşama kadar orda bekledi.Genç yine gelmedi.Üçüncü Gün yine Peygamberimiz orda bekledi taaki genç gelene kadar ve nihayet genç geldi.Peygamberimizi bu kadar beklettiği ve ona karşı verdiği sözü tutmadığı halde Şanı Yüce Peygamberimiz (s.a.v.)"ey genç beni yordun"buyurdular.kımadılar bile..

Olgun yüce bir insanın en büyük özelliklerinden birisi, onun güvenilir olmasıdır. Sürekli yalan söyleyen, verdiği sözleri yerine getirmeyen insanlar, diğerlerinin güvenlerini yitirirler; sevilmeyen, daima kuşku ile bakılan biri olurlar.

Peygamberimizin çocukluğu, gençliği, orta yaş dönemi bütünüyle Mekke’de geçti. Abdulmuttalip’in bu yetim torununu Mekke’de bulunan herkes tanır, nasıl biri olduğunu çok iyi bilirlerdi. Orada yaşayan hemen herkesin bir lakabı vardı. Peygamberimize de bir lakap vermişlerdi: “el-Emîn” Bu kelime “İnsana güven veren, güvenilir kişi” demektir. Peygamberimiz bu lakabı fazlasıyla hak ediyordu. Çünkü ne peygamberlikle görevlendirilmeden önce ne de sonra bir kez olsun yalan söylememişti. Buna, Müslümanlığı kabul etmiş olsun olmasın herkes şahitlik ederdi. Onun peygamberliğine şiddetle karşı çıkan putperestler, insanların Hz. Muhammed’e (s.a.v.) yönelmesini önlemek amacıyla çeşitli iftiralar atmışlar, ama ona asla “O bir yalancıdır!” diyememişlerdir. Çünkü herkes Hz. Muhammed’i (s.a.v.) çok iyi tanıdığından böyle bir iftiranın tutmayacağını çok iyi biliyorlardı.

Putperestlerin baskı ve eziyetlerinden kurtulmak için bir grup Müslüman Habeşistan’a (Bugünkü Etiyopya) hicret ettiklerinde, o zaman henüz İslam’la şereflenmemiş olan Ebu Süfyan ve adamları Müslüman muhacirlerin peşinden oralara kadar gitmiş ve Habeş kralının huzuruna çıkıp, ülkesine sığınan Müslümanları kötüleyerek, onların iadesini istemişti. Sonradan Müslüman olma şerefine ulaşacak olan bu adil kral, işin gerçek yüzünü anlamak için Ebu Süfyan’a çeşitli sorular sordu. Bu sorulardan biri de şuydu:

“– Onun yalan söylediğine daha önce hiç şahit oldunuz mu?”

Ebu Süfyan doğruyu söylemek zorundaydı:

“–Hayır!” dedi. “Daha önce onun yalan söylediğini hiç görmedik.”

Peygamberimiz çok zor şartlarda dahi emaneti iade etme sorumluluğunu asla ihmal etmezdi. Evi, onu öldürmek isteyen putperestler tarafından kuşatıldığında o, Hz. Ali’ye (r.a.) şöyle diyordu:

“–Bu gece yatağımda sen yatacaksın; ben hicret ediyorum. Bende bulunan emanetleri yarın sahiplerine ver, sonra sen de yola çık!”

Hz. Peygamber’in kısa süre içinde yüzbinlerce insanın sevgisini ve bağlılığını kazanmasındaki sırlardan birisi, onun güvenilir bir insan olmasıydı. Biz de Allah’ın ve insanların sevdiği biri olmak istediğimize göre, güvenilirliğimize gölge düşürecek davranışlardan uzak durmalıyız.

Yorumlar (0)
Yorumlarınızı asagidan yazabilirsiniz. Yeni soru sormak icin ise buraya tikla


Son eklenen ruyalar

Sitemizde yer alan soruların cevapları özenle islami eserlerden seçilerek yazılmaktadır.
..