PEYGAMBERİMİZ (S.A.V.)'İN HAYATI-MEDİNE DÖNEMİ
Hz.muhammedin (s.a.v.) Medine hayatı.Peygamber Efendimizin Medinede geçen hayatıGerek dünya ve âhirette şerefli, faziletli ve iyi insan olabilmek; âlemlere rahmet olan Peygamberimiz Muhammed Mustafa'yı (s.a.v.) iyi bilmek, iyi anlamak ve ona hakîki ümmet olmakla mümkündür. Bir insan, Peygamberimizi bilmedikten, tanımadıktan, sevmedikten sonra hiçbir şeyle şerefli ve faziletli olamaz.Peygamber Efendimize 4o yaşında Peygamberlik verildi.23 sene peygamberlik yaptı.63 yaşında ebedi aleme irtihal etti.23 sene süren peygamberlik hayatının 13 senesini Mekke'de 10 senesini de Medine de yaşamıştır.
MEDİNE DÖNEMİ VE VEFATI
Hz. Peygamberin (s.a.v.) Medine’ye hicretiyle on üç yıllık Mekke Dönemi sona ermiş, on yıllık Medine Dönemi başlamış oldu. Peygamberimiz, hicret ettiği yıl elli üç yaşındaydı. Hz. Peygamberin hicretiyle o zamana kadar Yesrip diye anılan bu şehir, Peygamber’in Şehri anlamına gelen el-Medinetü’n-Nebi olarak isim değiştirdi.
622- Hz. Peygamber (12 Rebiyülevvel/24 Eylül) Medine’ye ulaştı ve Ebu Eyyub el-Ensari’nin evine yerleşti.
622- Mescid-i Nebi’nin yapımına başlandı (Rebiyülevvel/Eylül).
Peygamberimiz Medine’ye gelince, müminlerin ibadet edebileceği bir mescit ihtiyacı ortaya çıktı. Peygamberimizin şehre girişinde devesinin çöktüğü yer, sahibinden satın alındı. Hz. Peygamber ve sahabiler canla başla çalışarak büyük bir mescit yaptı. Bu mescide, “Mescid-i Nebi”, “Peygamber Mescidi” adı verildi. Mescidin yanı başına da Hz. Peygamberin ailesinin kalacağı yan yana küçük odalardan oluşan evi inşa edildi.
Peygamberimiz, mescidin yanına Suffa denilen gölgelik bir yer yaptırdı. Buraya kimsesiz, ilim öğrenen ve öğreten müminleri yerleştirdi. Böylece Kur’an mekteplerinin temeli atılmış, ilim tahsili başlamış oldu. Suffa ashabı adıyla anılan bu müminler, devamlı Hz. Peygamberin yanında bulunurlardı.
İslama yeni giren kimselerin yaşadığı yerlere öğretici olarak burada yetişen sahabiler gönderilirdi.
622- Namaza çağrı için ezan uygulamasına başlanması
Mescid’in inşasının bitiminden sonra Müslümanlara namaz vakitlerini bildirmek için bir yönteme ihtiyaç duyuldu. Hz. Peygamber sahabeleriyle çeşitli çareler aradı. Çan çalmak, boru çalmak, ateş yakmak gibi teklifl er, başka dinlerin çağrı yöntemlerine benzediği için kabul edilmedi. Sonra görülen bir rüya üzerine bugünkü şekliyle ezanın okunması kabul edildi. Bilal-i Habeşi gür sesiyle ezan okumaya başladı. Bu nedenle Bilal-i Habeşi’ye Peygamber müezzini denildi.
623- Müslümanlar arasında kardeşlik (muâhât) oluşturuldu.
Mekkeli Müslümanlar yurtlarından göç edip ayrıldıkları için muhacir (göç eden), Medineli müminler ise onlara her türlü yardımı yaptıkları için Ensar (Yardımcılar) adıyla anılıyorlardı. Hz. Peygamber, aralarındaki bağı iyice kuvvetlendirmek için Müslümanları birbirine kardeş yaptı. Genellikle bir muhacir ve bir ensar şeklinde gerçekleşen kardeşlik sonucunda her şeylerini geride bırakarak gelen Müslümanlara Allah için diğer kardeşleri ellerini uzatıyor, malını paylaşıyor, derdine ortak oluyordu.
623- Medine Sözleşmesi imzalandı.
Medine şehrinde iki Arap kabilesi olan Evs ve Hazreç, üç Yahudi kabilesi olan Benu Kaynuka, Benu Nadir ve Benu Kureyza yaşamaktaydı. Hz. Peygamber yapmış olduğu Medine Sözleşmesi’yle bütün toplulukların Hz. Peygamberin önderliğinde hayatlarını ve inançlarını özgürce yaşayacaklarına dair güvence verdi. Medine halkıyla yapılan bu sözleşmeye tarihte Medine Vesikası veya Medine Anayasası adı verilir. Medine Sözleşmesi’yle farklı dine mensup Yahudiler ile Müslümanların barış içinde yaşaması sağlanmıştır.
623- Savaşa izin verildi.
Peygamberin katılmış olduğu bütün askeri seferlere gazve, onun bizzat katılmadığı bir sahabinin komutasında gönderdiği askeri birliklere ise seriyye adı verilir. Hz. Peygamberin idaresinde yirmi yedi gazve gerçekleşmiştir.
623- Hz. Peygamber ilk kez aşura orucu tuttu ve Müslümanlara da tutmalarını tavsiye etti. (10 Muharrem/14 Temmuz).
624- Hz. Peygamber, Abdullah b. Cahş komutasında Batn-ı Nahle’ye bir seriyye gönderdi.
624- Oruç farz kılındı (Şaban/Şubat).
624- Teravih namazı kılınmaya başlandı (1 Ramazan/26 Şubat).
624- Bedir Savaşı (17 Ramazan/13 Mart)
Bedir Savaşı, 2/624 yılında Bedir kuyuları etrafında yapıldığı için bu adla isimlendirilmiştir. Mekkeliler, geliri ile Medine üzerine büyük bir sefer yapabilmek için çok büyük bir ticaret kervanı hazırlayıp Ebu Süfyan idaresinde Şam üzerine göndermişlerdi. Bin deveden oluşan bu kervan Kureyş tarafından sevk edilen en büyük ticaret kervanlardan biridir. Hz. Peygamber kervanın geçtiğini duyunca sahabilerini toplayarak onları sefere çağırdı. Müslüman askerlerin sayısı yetmiş dördü muhacir, geriye kalanı ensar olmak üzere toplam üç yüz beş kişiydi. Orduda yetmiş deve, iki de at bulunuyordu. Ebu Süfyan, Müslümanların kendilerini takip ettiğini haber almış ve kervanın baskına uğrayacağı endişesiyle Mekke’ye haber göndermişti. Bunun üzerine yaklaşık bin kişiden oluşan yedi yüz develi ve yüz atlı olmak üzere büyük bir ordu kervanın güvenliğini sağlamak amacıyla Bedir yakınlarına gelmişti. Bedir mevkiine gelen Müslümanlar, Hubab b. Münzir’in Hz. Peygambere teklifi üzerine Bedir kuyularının başına karargâh kurdular ve çevredeki kuyuları da kapattılar. Böylece stratejik açıdan Müslümanlar üstün konuma geçmiş oldular. Arap geleneğine göre savaş teke tek vuruşma şeklinde başladı. İlk olarak müşrik ordusundan Esved b. Abdülesed, İslam ordusundan da Hz. Hamza çıkıp çarpıştılar. Hz. Hamza’nın rakibini öldürmesi üzerine Utbe b. Rebia, kardeşi Şeybe ve Velid b. Utbe ortaya atıldılar; karşılarına ensardan üç kişi çıksa da bunu kabul etmeyerek Kureyş’ten üç kişinin çıkmasını istediler. Bunun üzerine Hz. Hamza, Hz. Ali ve Ubeyde b. Haris çıkarak rakiplerini öldürdüler. Daha sonra kızışan savaş dört veya beş saat sürdü. Savaş sonunda Ebu Cehil, Ümeyye b. Halef, Utbe b. Rebia, Şeybe b. Rebia, Ebu Süfyan’ın oğlu Hanzala gibi Mekke’nin ileri gelenleriyle birlikte müşriklerden yetmiş kişi öldürüldü.
Bir o kadar da asker esir alındı. Müslümanlar ise toplam on dört şehit verdiler. Elde edilen esirlerden okuma yazma bilenler, on Müslümana okuma yazma öğretme karşılığında serbest bırakıldı.
624- İlk kez bayram namazı kılındı ve Ramazan Bayramı kutlandı. (1 Şevval/27 Mart).
624- Hz. Peygamber Hz. Ayşe ile evlendi.
624- Benu Kaynuka Savaşı
624- Hz. Ali ile Fatıma evlendi.
624- Sevik Savaşı (5 Zilhicce/29 Mayıs)
624- İlk kez Kurban Bayramı kutlandı (10 Zilhicce/3 Haziran).
624- Hz. Osman ile Ümmügülsüm evlendi.
625-Hz. Hasan doğdu.
625-Uhud Savaşı (7 Şevval/23 Mart).
Mekkeliler Bedir hezimetinden sonra, öç almak için bir yıl hazırlık yaptılar. Mekke’nin lideri de Ebu Süfyan olmuştu. Mekkeli müşrikler Medine’yi basmak, müminlerden intikamlarını almak düşüncesiyle üç bin kişilik bir ordu hazırladılar. Orduda 700 zırhlı, 200 atlı ile 3000 deve bulunuyordu.
Orduya, yakınlarının öcünün alınması için askerleri gayretlendirmek maksadıyla bazı Kureyş kadınları da katılmıştı. Peygamberimiz Aleyhisselâmın Mekke’de bulunan amcası Abbas, Kureyşlilerin hazırlığını bir mektupla yeğenine bildirdi. Hz. Peygamber bunun üzerine sahabilerini toplayarak nasıl hareket edeceklerini konuşmaya başladı. Kendisi şehirde kalarak düşmana karşı savunma savaşı yapılması fikrinde olduğunu söyledi. Sahabilerin bir kısmı da bu düşüncede olduklarını bildirdiler. Ancak Bedir Savaşı’na katılamayanlar ve gençler düşmanla göğüs göğüse çarpışmak için Medine dışına çıkılmasını istediler. Bu fi kirlerinde çok ısrarlı davrandılar. Daha sonra Hz. Peygamberin fi krine göre hareket etmenin daha iyi olacağını anladılar. Bu fikrin uygulanması için ısrarlarından vazgeçtiler. Ancak Hz. Peygamber alınan karardan dönmenin uygun olmadığını bildirdi.
Hz. Peygamber bin kişilik bir kuvvetle Medine’den çıktı. Yolda Yahudilerden bir kısmı da savaşa katılmak istedi. Fakat Hz. Peygamber bunu kabul etmedi. Yahudilerle dost olan münafıkların reisi Abdullah b. Übey bazı bahaneler göstererek üç yüz adamıyla birlikte İslam ordusundan ayrıldı.
Onların Medine’ye dönmesiyle Müslüman ordusunun sayısı yedi yüze indi. Hz. Peygamber Uhud Dağı’na ulaştığı zaman, düşman askerleri oraya yerleşmişti. Arkalarını Uhud Dağı’na vererek savaş düzeni aldılar. Düşmanın geriden saldırısını önlemek için elli kişilik bir okçu birliği, Ayneyn Tepesi olarak bilinen, daha sonra Okçular Tepesi olarak isimlendirilecek tepeye yerleştirildi. Hz. Peygamber okçulara, savaşın sonucu ne olursa olsun kendisinden habersiz yerlerini terk etmemelerini emretti. 3/625 yılında savaş aynen Bedir savaşında olduğu gibi teke tek çarpışmayla başladı. Mekkelilerden ortaya çıkan iki savaşçı Hz. Hamza ve Hz. Ali tarafından öldürüldü. Savaş kısa zamanda kızışmış, Müslümanlar düşmanın merkezine kadar ilerlemişti. Çok geçmeden Kureyş ordusu bozulmuş, kadınlar panik içerisinde dağa kaçışmaya, bağrışmaya başlamışlardı.
Müminlerin bir kısmı kaçan düşmanı kovalamaya çalışırken, diğer bir kısmı ise savaş zaferimizle bitti, diyerek ganimet toplamaya başlamıştı. Ayneyn Tepesi’ne yerleştirilen okçular da savaşın, kendilerinin zaferiyle bittiğini söyleyerek ganimet toplamaya koştular. Komutanları Abdullah b. Cübeyr’in hiçbir durumda buradan ayrılmamakla emrolunduklarına dair gösterdiği çabalar sonuç vermedi. Ayneyn Tepesi’nde Abdullah b. Cübeyr ile birlikte sekiz okçu kaldı.
Kureyş kumandanlarından Halid b. Velid, çok fırsat kollamış fakat ele geçirememişti. Okçuların dağıldığını görünce iki yüz elli kişilik atlı birliği ile Ayneyn Tepesi’nin arka tarafına geçti. Kalan okçuları şehit ettikten sonra ganimet toplamaya dalan Müslüman askerleri arkadan kuşattı. Diğer taraftan dağılan Kureyş askerleri toplanıp saldırmaya başladı. Müslümanlar iki taraftan kıskaca alınmıştı. Bu sırada Müslümanlar çok kayıp verdiler. Hz. Peygamberin bu savaş sırasında dişi kırılmış, miğferinin halkaları darbe sonucunda yanağına batmış, alt dudağı yarılmıştı. Ayrıca Hz. Hamza’yı öldürmesi için özel olarak tutulan Vahşi de uygun fırsatı bulmuş ve Hz. Hamza’yı şehit etmişti. Hz. Peygamber ve Müslümanlar bu durumdan kurtulmak için Uhud Dağı’na çekildi.
Uhud’da müşriklerden yirmi iki kişi ölürken, Müslümanlardan yetmiş kişi şehit düştü. Her ne kadar Müslümanlardan çok sayıda şehit verilmiş olsa da müşrikler Müslümanların üzerlerine tekrar gelmeye cesaret edemediler.
625- Hamraülesed Savaşı ( 8 veya 12 Şevval/24 veya 28 Mart)
625- Raci Olayı (Safer/Temmuz)
625- Bi’ri Maûne Olayı (Safer/Temmuz)
625- Beni Nadir Savaşı (18 Rebiyülevvel/28 Ağustos)
626- Hz. Hüseyin doğdu (5 Şaban/10 Ocak).
627- Beni Müstalik Savaşı
627- İfk Olayı
627- Hendek (Ahzâb) Savaşı (Zilkade/Nisan).
Ebu Süfyan kumandasında on bin kişilik bir ordu hazırlayan müşrikler 627 yılında Medine üzerine yürüdüler. Hz. Peygamber sahabileriyle görüş alış verişinde bulunduktan sonra Medine’de kalarak düşmanı karşılamak kararını aldı. Ancak düşman çok kalabalık ve hazırlıklı olduğu için başka tedbirler araştırıldı. Sahabilerden Selman-ı Farisi, Medine’nin etrafına hendek kazılması fikrini ortaya attı ve onun bu fikri uygun bulundu. Hendek kazımı çok zor oldu. Üç bin kişilik İslam ordusu hazırlandı. Mekkeli müşrikler de çok büyük bir orduyla Medine’yi kuşattılar. Ancak müşrikler karşılarında hendeği görünce şaşırıp kaldılar. Çünkü Arabistan’da o güne kadar böyle bir savaş tekniği görülmemişti. Kazılan hendeğin ölçüleri yaklaşık olarak 5500 m uzunluğunda 9 m eninde 4.5 m derinliğindeydi. Bu durum Mekkelilerin moralini bozdu. Karargâhlarını kurup beklemeye başladılar. Hendeği geçemedikleri için karşılıklı ok ve taş atmalarla kuşatma yirmi güne yakın sürdü. “Hendek” veya birçok topluluk ve kabilelerden asker toplandığı için “Ahzab” savaşı adı verilen bu savaşta müminlerden beş kişi şehit düştü. Müşriklerden ise dört kişi öldü. Hendek Savaşı’ndan sonra Mekkeliler bir daha Medine üzerine gelememişlerdir.
627- Beni Kurayza Savaşı (Zilkade /Nisan).
628-Hz. Peygamber bir grup Müslümanla birlikte umre yapmak için Mekke’ye doğru
yola çıktı.
628- Rıdvan Biatı yapıldı.
628- Hudeybiye Antlaşması imzalandı (Zilhicce/Nisan).
628- Hayber Savaşı (Muharrem/Mayıs).
629- Müslümanlar ilk kez umre yaptılar.
629- Halid b. Velid ve Amr b. As Müslüman oldu.
629- Mûte Savaşı (Cemâziyelevvel/Eylül).
630- Mekke’nin Fethi (20 Ramazan/11 Ocak).
Aynı yılda Mekkeliler, kendilerinin yanında Hudeybiye Antlaşması’na giren Bekir Oğulları kabilesine gizlice yardım ettiler. Müslümanların müttefi ki olan Huzaa kabilesine baskın yaparak yirmi üç kişinin öldürülmesine yol açtılar. Bunun üzerinde Huzaalılar Hz. Peygamberden yardım istedi.
Hz. Peygamber Kureyşlilerin antlaşmayı bozmaları üzerine on bin kişilik büyük bir ordu hazırlayarak Mekke’ye doğru yola çıktı. İstikametin Mekke olduğunu kimseye söylemedi. Asıl amacı, kan dökülmeden Mekke’yi feth etmekti. Nitekim küçük birtakım çarpışmalar dışında Mekke savaşsız bir şekilde fethedilmiş oldu. Mekke’ye girdikten sonra da evine kapanan veya Kâbe’ye sığınan hiç kimseye dokunulmadı. Mekke’nin Fethi’nin ardından Huneyn Savaşı ve Taif Kuşatması geldi ve Müslümanlar bu savaşlardan da başarıyla ayrıldılar.
630- Huneyn Savaşı (11 Şevval/1 Şubat)
630- Taif Kuşatması (Şevval/Şubat)
630- Hz. Peygamber’in umre yapması (19 Zilkade/10 Mart)
630- Hz. Peygamber’in oğlu İbrahim doğdu (Zilhicce/Mart-Nisan).
630 Tebük Seferi (Receb/Ekim)
631- Hz. Peygamber Kur’an-ı Kerim’i Cebrail ile iki defa karşılıklı okudu (Ramazan/Aralık).
632- Veda Haccı için Hz. Peygamber Medine’den ayrıldı (26 Zilkade/23 Şubat).
Aynı yılda Peygamberimiz kırk bin kişilik bir topluluk ile haccetmek için Mekke’ye gitmek üzere hareket etti. Onun gelişini duyan Müslümanlar 9 Zilkade/7 Mart günü Mekke’de toplandı. Hz. Peygamber hac sırasında Arafat’ta yüz yirmi bin kişilik kitleye bir konuşma yaptı. Daha sonra bu konuşmasına Veda Hutbesi denilmiştir.
632- Veda Hutbesi (9 Zilhicce/7 Mart).
632- Hz. Peygamber ateşli bir hastalığa yakalandı (27 Safer/24 Mayıs Pazar).
632- Hz. Peygamber’in Vefatı (13 Rebiyülevvel/8 Haziran Pazartesi).
Aynı yılda Hz. Peygamber bu dünyadan ayrılacağını anlamıştı. Nitekim Rebiyülevvel ayına bir gün kala hastalandı. Hz. Peygamberin baş ağrısı ve şiddetli ateşi vardı. Sahabilerini yanına çağırarak Arabistan’ın putperestlerden temizlenmesini, gelen elçilere iyi davranılmasını nasihat etti. Rebiyülevvel 11/8 Haziran 632 Pazartesi günü kuşluk vakti eşi Hz. Aişe’nin kolları arasında altmış üç yaşındayken ruhunu teslim etmiştir.
632- Hz. Peygamber’in defnedilmesi (14 Rebiyülevvel/9 Haziran Salı)
Hz. Peygamber (s.a.), vefat ettiği yer olan Hz. Aişe’nin odasının olduğu yere, Mescid-i Nebi’nin yanı başına defnedilmiştir.
MEDİNE DÖNEMİ VE VEFATI
Hz. Peygamberin (s.a.v.) Medine’ye hicretiyle on üç yıllık Mekke Dönemi sona ermiş, on yıllık Medine Dönemi başlamış oldu. Peygamberimiz, hicret ettiği yıl elli üç yaşındaydı. Hz. Peygamberin hicretiyle o zamana kadar Yesrip diye anılan bu şehir, Peygamber’in Şehri anlamına gelen el-Medinetü’n-Nebi olarak isim değiştirdi.
622- Hz. Peygamber (12 Rebiyülevvel/24 Eylül) Medine’ye ulaştı ve Ebu Eyyub el-Ensari’nin evine yerleşti.
622- Mescid-i Nebi’nin yapımına başlandı (Rebiyülevvel/Eylül).
Peygamberimiz Medine’ye gelince, müminlerin ibadet edebileceği bir mescit ihtiyacı ortaya çıktı. Peygamberimizin şehre girişinde devesinin çöktüğü yer, sahibinden satın alındı. Hz. Peygamber ve sahabiler canla başla çalışarak büyük bir mescit yaptı. Bu mescide, “Mescid-i Nebi”, “Peygamber Mescidi” adı verildi. Mescidin yanı başına da Hz. Peygamberin ailesinin kalacağı yan yana küçük odalardan oluşan evi inşa edildi.
Peygamberimiz, mescidin yanına Suffa denilen gölgelik bir yer yaptırdı. Buraya kimsesiz, ilim öğrenen ve öğreten müminleri yerleştirdi. Böylece Kur’an mekteplerinin temeli atılmış, ilim tahsili başlamış oldu. Suffa ashabı adıyla anılan bu müminler, devamlı Hz. Peygamberin yanında bulunurlardı.
İslama yeni giren kimselerin yaşadığı yerlere öğretici olarak burada yetişen sahabiler gönderilirdi.
622- Namaza çağrı için ezan uygulamasına başlanması
Mescid’in inşasının bitiminden sonra Müslümanlara namaz vakitlerini bildirmek için bir yönteme ihtiyaç duyuldu. Hz. Peygamber sahabeleriyle çeşitli çareler aradı. Çan çalmak, boru çalmak, ateş yakmak gibi teklifl er, başka dinlerin çağrı yöntemlerine benzediği için kabul edilmedi. Sonra görülen bir rüya üzerine bugünkü şekliyle ezanın okunması kabul edildi. Bilal-i Habeşi gür sesiyle ezan okumaya başladı. Bu nedenle Bilal-i Habeşi’ye Peygamber müezzini denildi.
623- Müslümanlar arasında kardeşlik (muâhât) oluşturuldu.
Mekkeli Müslümanlar yurtlarından göç edip ayrıldıkları için muhacir (göç eden), Medineli müminler ise onlara her türlü yardımı yaptıkları için Ensar (Yardımcılar) adıyla anılıyorlardı. Hz. Peygamber, aralarındaki bağı iyice kuvvetlendirmek için Müslümanları birbirine kardeş yaptı. Genellikle bir muhacir ve bir ensar şeklinde gerçekleşen kardeşlik sonucunda her şeylerini geride bırakarak gelen Müslümanlara Allah için diğer kardeşleri ellerini uzatıyor, malını paylaşıyor, derdine ortak oluyordu.
623- Medine Sözleşmesi imzalandı.
Medine şehrinde iki Arap kabilesi olan Evs ve Hazreç, üç Yahudi kabilesi olan Benu Kaynuka, Benu Nadir ve Benu Kureyza yaşamaktaydı. Hz. Peygamber yapmış olduğu Medine Sözleşmesi’yle bütün toplulukların Hz. Peygamberin önderliğinde hayatlarını ve inançlarını özgürce yaşayacaklarına dair güvence verdi. Medine halkıyla yapılan bu sözleşmeye tarihte Medine Vesikası veya Medine Anayasası adı verilir. Medine Sözleşmesi’yle farklı dine mensup Yahudiler ile Müslümanların barış içinde yaşaması sağlanmıştır.
623- Savaşa izin verildi.
Peygamberin katılmış olduğu bütün askeri seferlere gazve, onun bizzat katılmadığı bir sahabinin komutasında gönderdiği askeri birliklere ise seriyye adı verilir. Hz. Peygamberin idaresinde yirmi yedi gazve gerçekleşmiştir.
623- Hz. Peygamber ilk kez aşura orucu tuttu ve Müslümanlara da tutmalarını tavsiye etti. (10 Muharrem/14 Temmuz).
624- Hz. Peygamber, Abdullah b. Cahş komutasında Batn-ı Nahle’ye bir seriyye gönderdi.
624- Oruç farz kılındı (Şaban/Şubat).
624- Teravih namazı kılınmaya başlandı (1 Ramazan/26 Şubat).
624- Bedir Savaşı (17 Ramazan/13 Mart)
Bedir Savaşı, 2/624 yılında Bedir kuyuları etrafında yapıldığı için bu adla isimlendirilmiştir. Mekkeliler, geliri ile Medine üzerine büyük bir sefer yapabilmek için çok büyük bir ticaret kervanı hazırlayıp Ebu Süfyan idaresinde Şam üzerine göndermişlerdi. Bin deveden oluşan bu kervan Kureyş tarafından sevk edilen en büyük ticaret kervanlardan biridir. Hz. Peygamber kervanın geçtiğini duyunca sahabilerini toplayarak onları sefere çağırdı. Müslüman askerlerin sayısı yetmiş dördü muhacir, geriye kalanı ensar olmak üzere toplam üç yüz beş kişiydi. Orduda yetmiş deve, iki de at bulunuyordu. Ebu Süfyan, Müslümanların kendilerini takip ettiğini haber almış ve kervanın baskına uğrayacağı endişesiyle Mekke’ye haber göndermişti. Bunun üzerine yaklaşık bin kişiden oluşan yedi yüz develi ve yüz atlı olmak üzere büyük bir ordu kervanın güvenliğini sağlamak amacıyla Bedir yakınlarına gelmişti. Bedir mevkiine gelen Müslümanlar, Hubab b. Münzir’in Hz. Peygambere teklifi üzerine Bedir kuyularının başına karargâh kurdular ve çevredeki kuyuları da kapattılar. Böylece stratejik açıdan Müslümanlar üstün konuma geçmiş oldular. Arap geleneğine göre savaş teke tek vuruşma şeklinde başladı. İlk olarak müşrik ordusundan Esved b. Abdülesed, İslam ordusundan da Hz. Hamza çıkıp çarpıştılar. Hz. Hamza’nın rakibini öldürmesi üzerine Utbe b. Rebia, kardeşi Şeybe ve Velid b. Utbe ortaya atıldılar; karşılarına ensardan üç kişi çıksa da bunu kabul etmeyerek Kureyş’ten üç kişinin çıkmasını istediler. Bunun üzerine Hz. Hamza, Hz. Ali ve Ubeyde b. Haris çıkarak rakiplerini öldürdüler. Daha sonra kızışan savaş dört veya beş saat sürdü. Savaş sonunda Ebu Cehil, Ümeyye b. Halef, Utbe b. Rebia, Şeybe b. Rebia, Ebu Süfyan’ın oğlu Hanzala gibi Mekke’nin ileri gelenleriyle birlikte müşriklerden yetmiş kişi öldürüldü.
Bir o kadar da asker esir alındı. Müslümanlar ise toplam on dört şehit verdiler. Elde edilen esirlerden okuma yazma bilenler, on Müslümana okuma yazma öğretme karşılığında serbest bırakıldı.
624- İlk kez bayram namazı kılındı ve Ramazan Bayramı kutlandı. (1 Şevval/27 Mart).
624- Hz. Peygamber Hz. Ayşe ile evlendi.
624- Benu Kaynuka Savaşı
624- Hz. Ali ile Fatıma evlendi.
624- Sevik Savaşı (5 Zilhicce/29 Mayıs)
624- İlk kez Kurban Bayramı kutlandı (10 Zilhicce/3 Haziran).
624- Hz. Osman ile Ümmügülsüm evlendi.
625-Hz. Hasan doğdu.
625-Uhud Savaşı (7 Şevval/23 Mart).
Mekkeliler Bedir hezimetinden sonra, öç almak için bir yıl hazırlık yaptılar. Mekke’nin lideri de Ebu Süfyan olmuştu. Mekkeli müşrikler Medine’yi basmak, müminlerden intikamlarını almak düşüncesiyle üç bin kişilik bir ordu hazırladılar. Orduda 700 zırhlı, 200 atlı ile 3000 deve bulunuyordu.
Orduya, yakınlarının öcünün alınması için askerleri gayretlendirmek maksadıyla bazı Kureyş kadınları da katılmıştı. Peygamberimiz Aleyhisselâmın Mekke’de bulunan amcası Abbas, Kureyşlilerin hazırlığını bir mektupla yeğenine bildirdi. Hz. Peygamber bunun üzerine sahabilerini toplayarak nasıl hareket edeceklerini konuşmaya başladı. Kendisi şehirde kalarak düşmana karşı savunma savaşı yapılması fikrinde olduğunu söyledi. Sahabilerin bir kısmı da bu düşüncede olduklarını bildirdiler. Ancak Bedir Savaşı’na katılamayanlar ve gençler düşmanla göğüs göğüse çarpışmak için Medine dışına çıkılmasını istediler. Bu fi kirlerinde çok ısrarlı davrandılar. Daha sonra Hz. Peygamberin fi krine göre hareket etmenin daha iyi olacağını anladılar. Bu fikrin uygulanması için ısrarlarından vazgeçtiler. Ancak Hz. Peygamber alınan karardan dönmenin uygun olmadığını bildirdi.
Hz. Peygamber bin kişilik bir kuvvetle Medine’den çıktı. Yolda Yahudilerden bir kısmı da savaşa katılmak istedi. Fakat Hz. Peygamber bunu kabul etmedi. Yahudilerle dost olan münafıkların reisi Abdullah b. Übey bazı bahaneler göstererek üç yüz adamıyla birlikte İslam ordusundan ayrıldı.
Onların Medine’ye dönmesiyle Müslüman ordusunun sayısı yedi yüze indi. Hz. Peygamber Uhud Dağı’na ulaştığı zaman, düşman askerleri oraya yerleşmişti. Arkalarını Uhud Dağı’na vererek savaş düzeni aldılar. Düşmanın geriden saldırısını önlemek için elli kişilik bir okçu birliği, Ayneyn Tepesi olarak bilinen, daha sonra Okçular Tepesi olarak isimlendirilecek tepeye yerleştirildi. Hz. Peygamber okçulara, savaşın sonucu ne olursa olsun kendisinden habersiz yerlerini terk etmemelerini emretti. 3/625 yılında savaş aynen Bedir savaşında olduğu gibi teke tek çarpışmayla başladı. Mekkelilerden ortaya çıkan iki savaşçı Hz. Hamza ve Hz. Ali tarafından öldürüldü. Savaş kısa zamanda kızışmış, Müslümanlar düşmanın merkezine kadar ilerlemişti. Çok geçmeden Kureyş ordusu bozulmuş, kadınlar panik içerisinde dağa kaçışmaya, bağrışmaya başlamışlardı.
Müminlerin bir kısmı kaçan düşmanı kovalamaya çalışırken, diğer bir kısmı ise savaş zaferimizle bitti, diyerek ganimet toplamaya başlamıştı. Ayneyn Tepesi’ne yerleştirilen okçular da savaşın, kendilerinin zaferiyle bittiğini söyleyerek ganimet toplamaya koştular. Komutanları Abdullah b. Cübeyr’in hiçbir durumda buradan ayrılmamakla emrolunduklarına dair gösterdiği çabalar sonuç vermedi. Ayneyn Tepesi’nde Abdullah b. Cübeyr ile birlikte sekiz okçu kaldı.
Kureyş kumandanlarından Halid b. Velid, çok fırsat kollamış fakat ele geçirememişti. Okçuların dağıldığını görünce iki yüz elli kişilik atlı birliği ile Ayneyn Tepesi’nin arka tarafına geçti. Kalan okçuları şehit ettikten sonra ganimet toplamaya dalan Müslüman askerleri arkadan kuşattı. Diğer taraftan dağılan Kureyş askerleri toplanıp saldırmaya başladı. Müslümanlar iki taraftan kıskaca alınmıştı. Bu sırada Müslümanlar çok kayıp verdiler. Hz. Peygamberin bu savaş sırasında dişi kırılmış, miğferinin halkaları darbe sonucunda yanağına batmış, alt dudağı yarılmıştı. Ayrıca Hz. Hamza’yı öldürmesi için özel olarak tutulan Vahşi de uygun fırsatı bulmuş ve Hz. Hamza’yı şehit etmişti. Hz. Peygamber ve Müslümanlar bu durumdan kurtulmak için Uhud Dağı’na çekildi.
Uhud’da müşriklerden yirmi iki kişi ölürken, Müslümanlardan yetmiş kişi şehit düştü. Her ne kadar Müslümanlardan çok sayıda şehit verilmiş olsa da müşrikler Müslümanların üzerlerine tekrar gelmeye cesaret edemediler.
625- Hamraülesed Savaşı ( 8 veya 12 Şevval/24 veya 28 Mart)
625- Raci Olayı (Safer/Temmuz)
625- Bi’ri Maûne Olayı (Safer/Temmuz)
625- Beni Nadir Savaşı (18 Rebiyülevvel/28 Ağustos)
626- Hz. Hüseyin doğdu (5 Şaban/10 Ocak).
627- Beni Müstalik Savaşı
627- İfk Olayı
627- Hendek (Ahzâb) Savaşı (Zilkade/Nisan).
Ebu Süfyan kumandasında on bin kişilik bir ordu hazırlayan müşrikler 627 yılında Medine üzerine yürüdüler. Hz. Peygamber sahabileriyle görüş alış verişinde bulunduktan sonra Medine’de kalarak düşmanı karşılamak kararını aldı. Ancak düşman çok kalabalık ve hazırlıklı olduğu için başka tedbirler araştırıldı. Sahabilerden Selman-ı Farisi, Medine’nin etrafına hendek kazılması fikrini ortaya attı ve onun bu fikri uygun bulundu. Hendek kazımı çok zor oldu. Üç bin kişilik İslam ordusu hazırlandı. Mekkeli müşrikler de çok büyük bir orduyla Medine’yi kuşattılar. Ancak müşrikler karşılarında hendeği görünce şaşırıp kaldılar. Çünkü Arabistan’da o güne kadar böyle bir savaş tekniği görülmemişti. Kazılan hendeğin ölçüleri yaklaşık olarak 5500 m uzunluğunda 9 m eninde 4.5 m derinliğindeydi. Bu durum Mekkelilerin moralini bozdu. Karargâhlarını kurup beklemeye başladılar. Hendeği geçemedikleri için karşılıklı ok ve taş atmalarla kuşatma yirmi güne yakın sürdü. “Hendek” veya birçok topluluk ve kabilelerden asker toplandığı için “Ahzab” savaşı adı verilen bu savaşta müminlerden beş kişi şehit düştü. Müşriklerden ise dört kişi öldü. Hendek Savaşı’ndan sonra Mekkeliler bir daha Medine üzerine gelememişlerdir.
627- Beni Kurayza Savaşı (Zilkade /Nisan).
628-Hz. Peygamber bir grup Müslümanla birlikte umre yapmak için Mekke’ye doğru
yola çıktı.
628- Rıdvan Biatı yapıldı.
628- Hudeybiye Antlaşması imzalandı (Zilhicce/Nisan).
628- Hayber Savaşı (Muharrem/Mayıs).
629- Müslümanlar ilk kez umre yaptılar.
629- Halid b. Velid ve Amr b. As Müslüman oldu.
629- Mûte Savaşı (Cemâziyelevvel/Eylül).
630- Mekke’nin Fethi (20 Ramazan/11 Ocak).
Aynı yılda Mekkeliler, kendilerinin yanında Hudeybiye Antlaşması’na giren Bekir Oğulları kabilesine gizlice yardım ettiler. Müslümanların müttefi ki olan Huzaa kabilesine baskın yaparak yirmi üç kişinin öldürülmesine yol açtılar. Bunun üzerinde Huzaalılar Hz. Peygamberden yardım istedi.
Hz. Peygamber Kureyşlilerin antlaşmayı bozmaları üzerine on bin kişilik büyük bir ordu hazırlayarak Mekke’ye doğru yola çıktı. İstikametin Mekke olduğunu kimseye söylemedi. Asıl amacı, kan dökülmeden Mekke’yi feth etmekti. Nitekim küçük birtakım çarpışmalar dışında Mekke savaşsız bir şekilde fethedilmiş oldu. Mekke’ye girdikten sonra da evine kapanan veya Kâbe’ye sığınan hiç kimseye dokunulmadı. Mekke’nin Fethi’nin ardından Huneyn Savaşı ve Taif Kuşatması geldi ve Müslümanlar bu savaşlardan da başarıyla ayrıldılar.
630- Huneyn Savaşı (11 Şevval/1 Şubat)
630- Taif Kuşatması (Şevval/Şubat)
630- Hz. Peygamber’in umre yapması (19 Zilkade/10 Mart)
630- Hz. Peygamber’in oğlu İbrahim doğdu (Zilhicce/Mart-Nisan).
630 Tebük Seferi (Receb/Ekim)
631- Hz. Peygamber Kur’an-ı Kerim’i Cebrail ile iki defa karşılıklı okudu (Ramazan/Aralık).
632- Veda Haccı için Hz. Peygamber Medine’den ayrıldı (26 Zilkade/23 Şubat).
Aynı yılda Peygamberimiz kırk bin kişilik bir topluluk ile haccetmek için Mekke’ye gitmek üzere hareket etti. Onun gelişini duyan Müslümanlar 9 Zilkade/7 Mart günü Mekke’de toplandı. Hz. Peygamber hac sırasında Arafat’ta yüz yirmi bin kişilik kitleye bir konuşma yaptı. Daha sonra bu konuşmasına Veda Hutbesi denilmiştir.
632- Veda Hutbesi (9 Zilhicce/7 Mart).
632- Hz. Peygamber ateşli bir hastalığa yakalandı (27 Safer/24 Mayıs Pazar).
632- Hz. Peygamber’in Vefatı (13 Rebiyülevvel/8 Haziran Pazartesi).
Aynı yılda Hz. Peygamber bu dünyadan ayrılacağını anlamıştı. Nitekim Rebiyülevvel ayına bir gün kala hastalandı. Hz. Peygamberin baş ağrısı ve şiddetli ateşi vardı. Sahabilerini yanına çağırarak Arabistan’ın putperestlerden temizlenmesini, gelen elçilere iyi davranılmasını nasihat etti. Rebiyülevvel 11/8 Haziran 632 Pazartesi günü kuşluk vakti eşi Hz. Aişe’nin kolları arasında altmış üç yaşındayken ruhunu teslim etmiştir.
632- Hz. Peygamber’in defnedilmesi (14 Rebiyülevvel/9 Haziran Salı)
Hz. Peygamber (s.a.), vefat ettiği yer olan Hz. Aişe’nin odasının olduğu yere, Mescid-i Nebi’nin yanı başına defnedilmiştir.
Konular
- Küçüklere örnek olmak için neler yapmalıyız?
- Merhamet ile ilgili Ayeti Kerime ve Hadisi Şerifler
- Komşularımızla olan ilişkilerimizde nelere dikkat etmeliyiz?
- Azrail (A.S.) Niçin ölüm Meleğidir?
- Bisiklet ve hurdacılardan malzeme satın almak.
- Yılbaşında Hindi Yemek Günah mı?
- Yılbaşı Kutlamalarına katılma günah mı?
- Yılbaşını tebrik etmek günah mı?
- Dövizden arta kalan para..
- Peygamberimiz (s.a.v.)'e karşı Görevlerimiz Nelerdir?
- Farz Nedir? Abdestin Farzları kaçtır?
- Dua Etmek İçin Belli Bir Koşul Varmıdır?
- Ölen Çocuğunun Şefaatine kavuşmak
- Medine Dönemindeki eğitim ve öğretim
- Kur'an-ı Kerimin Dini Hayatımızdaki Yeri ve Önemi
- Hz. Muhammed (s.a.v.)’in insanlarla şakalaştığına dair örnekleri yazınız?
- Hz.Muhammedin (s.a.v.) Güvenirlik Niteliği
- İbadet nedir? Başlıca ibadetlerimiz Hangileridir?
- Orucu Bozan Durumlar
- Cami Görevlileri Kimlerdir?Görevleri nedir?
- SÜBHÂNEKE DUASI VE ANLAMI
- TAHİYYÂT (ETTEHIYYATÜ) DUASI VE ANLAMI
- ALLAHÜMME SALLİ VE ALLAHÜMME BÂRİK DUALARI VE ANLAMLARI
- RABBENÂ ATİNA DUALARI VE ANLAMLARI
- Namaz içinde Rabbena duasından sonra okunacak dua
- Ahiret Hayatını anlatan Ayeti Kerimeler
- ASR SURESİ VE ANLAMI
- Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimizin İnsani Yönü
- Kur'anı Kerime göre Şeytan ve Kötülüklerinden Korunmanın yolları