Peygamber (S.A.V.) Efendimiz'in Çocuklara Sevgisi İle İlgili Hadisi Şerifler
Hz.Muhammed (s.a.v.)'in çocuklara karşı olan sevgi ve merhamet ile ilgili Hadisi Şerifler.Hz. Muhammedin çocuklar Ile Ilgili Hadisleri Ve Sözleri
Peygamberimizin şefkatinin en canlı örneğini çocuklar üzerinde görüyoruz Peygamberimizin çocuklara olan şefkati ve sevgisi bambaşkaydı
Bir çocuk gördüğü zaman Peygamberimizin mübarek yüzünü neşe ve sevinç kaplardı Onu tutar, kollarının arasına alır, kucaklar, okşar, sever ve öperdi
Gördüğü ve karşılaştığı her çocuğa selâm verir, halini hatırını sorardı Binekli bulunduğu zaman çocukları atın terkisine alır, gidecekleri yere kadar götürürdü Çocuklarla arkadaşça konuşur, onların yanında çocuklaşır, anlayış seviyelerine göre sohbet eder, öğütler verirdi
Çocuklarla o kadar içice olmuştu ki, bir defasında yarış yapan çocukları görmüştü de, onların neşesine katılmak için birlikte koşmuştu
Peygamberimiz özellikle kendi çocuk ve torunlarına çok düşkündü Onlar için şefkatli bir baba, merhametli bir dedeydi
Hz Enes diyor ki:
"Çoluk çocuğuna Peygamberimizden daha şefkatli bir kimseyi görmedim Oğlu İbrahim'in—Medine'nin— Avali semtinde oturan bir süt annesi vardı Beraberinde ben de bulunduğum halde Resulullah sık sık oğlunu görmeye giderdi Varınca, demircinin duman dolu evine girer, oğlunu kucaklar, koklar, öper ve bir süre sonra da dönerdi"
Peygamberimiz, kızı Fatıma'yı çok severdi Bir sefere çıkacağı zaman en son ona uğrar, dönüşünde ise önce onun yanma giderdi
Hz Fatıma babasını ziyarete geldiğinde ise, Peygamberimiz sevgili kızını karşılamak için ayağa kalkar, alnından öper ve yanına oturturdu
Hazret-i Fatıma'nın iki oğlu vardı: Hasan ve Hüseyin Peygamberimiz bu torunlarım çok severdi Onları kucağına alır, omuzuna çıkarır, okşar, sırtında taşır, oyun oynar, isteklerini yerine getirirdi
Peygamberimiz dünyasını değiştirdiğinde Hz Hasan 7, Hz Hüseyin 6 yaşındaydı Yani Peygamberimiz hayatta iken Hasan ve Hüseyin çok küçük yaşlarda idiler
İşte Peygamberimizin iki torununun şahsında çocuklara gösterdiği sevgi ve şefkat örnekleri:
Bir gün Peygamberimiz minberde hutbe okurken Hasan ve Hüseyin'in düşe kalka mescide girdiklerini görür Konuşmasını yarıda keserek aşağı iner, onları tutar, bağrına basar
"Cenab-ı Hak, 'Mallarınız ve çocuklarınız sizin için birer imtihan vesilesidir' buyururken ne kadar doğru söylemiştir Onları görünce dayanamadım" dedikten sonra konuşmasına devam etti
Hz Enes de kendi gördüklerini şöyle dile getiriyor:
"Peygamberimizi hutbe okurken gördüm, Hasan dizinin üstündeydi Ne söyleyecekse halka söylüyor, sonra eğilip çocuğu öpüyor ve 'Ben bunu seviyorum' diyordu"
Ebû Said anlatıyor:
"Peygamber Efendimiz secdede iken torunu Hasan geldi, sırtına çıktı Peygamber Efendimiz de onun elinden tuttu ve ayağa kalktı Tekrar rükûa varıncaya kadar onu sırtında tuttu Rükûdan kalktıktan sonra bıraktı ve çocuk gitti"
Hz Zübeyir anlatıyor:
"Bir gün gözümle gördüm Peygamber Efendimiz secdede iken Hasan geldi, sırtına bindi Çocuk kendiliğinden ininceye kadar Peygamber Efendimiz de onu indirmedi Peygamber Efendimiz namazda iken bacaklarını açar, Hasan da bir taraftan girer, öbür taraftan çıkardı"
Abdullah bin Mes'ud anlatıyor:
"Peygamber Efendimiz namaz kılarken secdeye varınca Hasan ve Hüseyin geldiler, sırtına bindiler Oradakiler karışmak isteyince, Peygamber Efendimiz onlara karışmamaları için işaret etti Namaz bittikten sonra da kucağına aldı ve şöyle buyurdu:
"Kim beni seviyorsa, bunların ikisini de sevsin"
Enes bin Mâlik anlatıyor:
"Bir defasında Peygamber Efendimiz secdede iken Hasan ve Hüseyin geldiler, sırtına çıktılar İninceye kadar Peygamberimiz secdeyi uzattı
"Oradakiler sordu:
"Yâ Resulallah, secdeyi uzatmış olmadınız mı?"
"Peygamber Efendimiz buyurdular ki:
"Oğlum sırtıma çıkınca acele etmekten çekindim"
Katâde anlatıyor:
"Bir defasında Peygamberimiz, kızı Zeynep'ten olan torunu Amame kucağında olduğu halde yanımıza geldi O şekilde namaza durdu Rükûa varırken çocuğu yere bırakıyor, kalktığı zaman da kaldırıyordu"
Bu hususta bir başka Sahabî de şöyle anlatıyor:
"Hz Hasan ve Hüseyin sırtında olduğu halde Peygamber Efendimiz camiye geldi Öne geçti, çocuğu sağ yanına bıraktı Namaza durdu Peygamberimiz secdeye vardı Secdeyi o kadar uzattı ki, cemaat arasından başımı kaldırdım, baktım Bir de ne göreyim? Peygamberimiz secdede, çocuk sırtına çıkmış duruyor Tekrar döndüm, başımı secdeye koydum Namaz bitince halk sordu:
"Yâ Resulallah, bu namazda öyle uzun bir secde yaptınız ki, şimdiye kadar sizden böyle bir şey görmedik Bu şekilde hareket etmeniz mi emredildi, yoksa bir vahiy mi aldınız?"
"Hayır, bunların hiçbiri olmadı Ancak oğlum sırtıma çıkmıştı, kendiliğinden ininceye kadar acele ettirmeyi uygun görmedim"
Ebû Hüreyre anlatıyor:
"Peygamber Efendimiz bir gün bir omuzunda Hasan, diğer omuzunda Hüseyin olduğu halde geldi Yanımıza varıncaya kadar bir onu öpüyor, bir de diğerim öpüyordu"
"Yâ Resulallah, anlaşılan onları çok seviyorsunuz" dedik
"Evet, severim Kim onları severse beni sevmiş, kim onlara kin tutmuşsa, bana kin tutmuş olur" buyurdular
Peygamberimiz bir yere davet edilmişti Yolda Hz Hüseyin'i gördü Hüseyin kollarını açıp koşarak dedesine geleceği anda birdenbire yön değiştirip bir tarafa kaçtı Bu hareketi birkaç defa tekrarladı Peygamberimiz de peşinden koşuyordu Sonunda yakaladı, bağrına bastı:
"Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin'denim" buyurdu
Bazen Hz Hasan'ı da omuzuna alır ve "Allah'ım bu çocuğu seviyorum, Sen de onu sevenleri sev" buyururdu
Peygamberimiz çocukları memnun etmek için dediklerini yapar, onların kalbini kazanırdı
Bir seferinde Hz Hasan'ı omuzuna almış, gidiyordu Bir adam kendisini bu halde görünce, Hasan'a;
"Ey çocuk, bindiğin binek ne güzeldir" dedi
Peygamberimiz de cevap verdi:
"O da ne güzel binicidir"
O bir peygamber olduğu halde omuzunda çocuk taşımaktan utanç duymuyor, bununla iftihar ediyordu
Peygamberimiz çocuklara o kadar şefkatli ve hoşgörülü idi ki, bebekler ve küçük yaştaki çocuklar kucağını ıslatsalar dahi onları anlayışla karşılar, işlerini bitirinceye kadar kendi hallerine bırakırdı
Peygamberimizin torunu Hüseyin, sütannesi Ümmü-fadl'ın yanındaydı Bir defasında Peygamberimiz Hüseyin'i görmeye gitti Ümmüfadl der ki:
"Hüseyin'i emziriyordum Resulullah yanıma geldi Çocuğu istedi, verdim Çocuk hemen üzerine akıttı Almak için elimi uzattım 'Çocuğun işemesini kesme'dedi Sonra bir bardak su istedi ve çocuğun ıslattığı yere döktü"
Peygamber Efendimiz çocukların ağlamalarına dayanamaz, onların susturulmasını, yorulmamasını isterdi Sevgisi ve şefkati çocukların ağlamasına dahi müsaade etmezdi
Hanımlarını sıkı sıkıya tembih eder, Hüseyin'den söz ederek, "Bu çocuğu ağlatmayın" der, ağlayan çocuğun susturulması konusunda da şöyle buyururdu:
"Kim ağlayan çocuğunu susturuncaya kadar gönüllerse, Cenab-ı Hak ona Cennette memnun olacağı kadar nimet verir"
Öyle ki, bazen ağlayan bir çocuk sesi duysa namazını bile kısaltır, annenin çocukla meşgul olmasına imkân verirdi
Peygamberimiz Mescitte namaz kıldırırken cemaatte çocuklu anneler de bulunurdu
Sahabîlerin bu husustaki anlatımı şöyle:
"Resulullah bize sabah namazını kıldırmıştı Namazda iki kısa sûre okudu Namaz bitince Ebû Said el-Hudrî sordu:
"Yâ Resulallah bugün daha önce yapmadığınız bir şekilde namazı kısa kıldırdınız"
"Peygamberimiz şöyle açıkladı:
"Geride kadınlar safındaki çocuk sesini duymadın mı? Annesinin onunla ilgilenmesini temin edeyim dedim"
Çocuğa en çok annesi şefkat gösterir Bir hadis-i şerifte annenin çocuğuna gösterdiği şefkatten dolayı büyük sevap kazanacağı müjdelenir Olay şöyle gelişir:
Bir gün fakir bir kadın iki kızı ile Hz Âişe'yi ziyarete gelmişti Hz Âişe de evde onlara ikram için bir tek hurmadan başka verecek bir şey bulamamıştı O hurmayı anneye verdi Anne de hurmayı ikiye bölerek çocuklarına yedirdi Hz Âişe bu durumu Peygamberimize anlatınca, Peygamberimiz o kadın için şu müjdeyi verdi:
"Çocukları hakkıyla sevmek ve onları korumak, Cehennemden kurtuluşa vesiledir"
Peygamberimiz, çocuklara olan şefkatinde bir ayırım gözetmezdi Kendi çocuklarına ve torunlarına gösterdiği aynı sevgi ve merhameti, diğer Sahabî çocuklarına da gösterirdi
Peygamberimizin hizmetçisi Hz Zeyd'in oğlu Üsame anlatıyor:
"Resulullah bir dizine beni, bir dizine de torunu Hasan'ı oturtur; sonra ikimizi birden bağrına basar ve 'Ya Rabbi, bunlara rahmet et Çünkü ben bunlara karşı merhametliyim' diye dua ederdi"
Bazı kimseler, Peygamberimizin Sahabî çocuklarını okşayıp öpmesini garip karşılıyorlardı Kendilerinde pek olmayan bu güzel huyun, en güzel bir şekilde Peygamberimizde görülmesini tam olarak anlayamıyorlardı
Bir defasında Akra bin Habis, Peygamberimizi, Hz Hasan'ı öperken gördü ve şöyle dedi:
"Benim on çocuğum var Şimdiye kadar hiçbirini öpmedim"
Bunun üzerine Peygamberimiz, "Merhamet etmeyene merhamet olunmaz" buyurdu
Yine bir gün bedevinin birisi gelerek Peygamberimize, "Yâ Resulallah, siz çocukları öper misiniz? Biz onları öpmeyiz" dedi
Böyle bir suale Peygamberimiz, "Allah senin kalbinden merhamet duygusunu almışsa ben ne yapabilirim?" buyurdu
Peygamberimiz merhamet ve şefkat duygusunun en açık görüldüğü yerin, böylece çocuk sevgisinde ve onlara gösterilen şefkatte bulunduğunu belirtiyordu
Çocuğu sevip öpmenin çok büyük bir sevap olduğunu da Peygamberimizden öğreniyoruz:
"Çocuklarınızı çok öpün Çünkü her öpücük için size Cennette bir derece verilir ki, iki derece arasında beşyüz senelik mesafe vardır Melekler öpücüklerinizi sayarlar ve sizin defterinize sevap yazarlar"
Peygamberimiz çocuklara gösterdiği şefkatte din ayırımı yapmazdı
Bir Yahudinin çocuğu hastalanmıştı Bunu duyan Peygamberimiz çocuğu ziyarete gitti Ona Müslüman olması için telkinde bulundu Çocuk, Müslüman olmak için babasından izin istedi Babası müsaade etti ve çocuk Müslüman oldu
Peygamberimizin barış zamanındaki bu güzel davranışı savaş esnasında da devam ederdi Savaş sırasında çocukların öldürülmemesini öğütler, onlara iyi davraınlmasını tembih ederdi
Bir savaş esnasında birkaç çocuk iki tarafın arasında kalmış ve öldürülmüşlerdi Peygamberimiz bu hadiseye çok üzüldü
Sahabîler, "Ya Resulallah, onlar müşrik çocuklarıdır, niçin üzülüyorsunuz?" diye sordular
Peygamberimiz, "Onlar doğdukları gibi duruyorlar Sakın çocukları öldürmeyin, aman çocukları katletmeyin Her can ilk yaratılışta tertemizdir" buyurarak konuya dikkatlerini çekti
Çünkü, çocukların babası gayr-i müslim de olsa, kendileri erginlik çağına gelmedikçe mükellef sayılmamaktadır İslâm fıtratı üzere doğdukları için, o masumluklarını mahafaza etmektedirler
Peygamberimizin eşsiz şefkatim kız çocukları üzerinde de görmekteyiz İslâmdan önce kız çocuklarının Arapların gözünde hiçbir değeri yoktu Kız babası olmayı bir ayıp olarak görürlerdi "Falan adamın damadı demesinler" diye kızlarını evlendirmek istemez, diri diri toprağa gömerlerdi Bu vahşeti de atadan, babadan kalma bir âdet olarak görür, uygularlardı
İşte Peygamberimiz bu zavallı masumların böyle acımasızca öldürülmelerini büyük bir cinayet olarak görüyor, bu kötü âdetin bir an önce kaldırılması için mücadele ediyordu Kendisi kızların babası olmakla iftihar ettiği gibi, üç, iki veya bir kızı olup da onları büyütüp yetiştirenleri, İslâmî bir eğitim verenleri Cennetle müjdeliyordu
Peygamberimiz, huzuruna bir kız çocuğu gelirse ona yakın ilgi gösterirdi
Halid bin Said, Peygamberimizi ziyarete geldiğinde yanında küçük kızı da vardı Habeşistan'da doğduğu için, Peygamberimiz ona ayrı bir yakınlık gösterirdi
Çocuk kalktı, Peygamberimizin sırtında bulunan peygamberlik mührüyle oynadı Babası yanına çekmek istedi, fakat Peygamberimiz çocuğun kalbinin kırılmaması için babasına engel oldu
Bir seferinde Peygamberimizin eline işlemeli bir kumaş parçası geçmişti Hz Halid'in kızını çağırttı ve ona verdi, sevindirdi
• • •
Cemre o sıralar küçük bir çocuktu Babası alır, onu Peygamberimizin huzuruna götürür, der ki:
"Yâ Resulallah, şu kızım için Allah'a bereketle dua eder misiniz?"
Peygamber Efendimiz Cemre'yi kucağına oturttu, elini başına koydu ve bereketle dua buyurdu
• • •
Çocuklarına sevgi ve şefkat gösterenlerin mükâfatı daha dünyada iken veriliyordu Onlar hem çocuk sevme gibi bir lezzeti tadıyorlar, hem de Allah'ın rahmet ve sevgisini kazanıyorlar
Ebû Hüreyre anlatıyor:
"Adamın biri Peygamber Efendimizin huzuruna geldi Yanında da bir erkek çocuğu vardı Adam ikide bir çocuğu kucağına alıyor ve seviyordu Peygamber Efendimiz sordu:
"Bu çocuğa şefkat gösteriyor musun?"
"Evet, yâ Resulallah"
"Sen buna nasıl şefkat gösteriyorsan, Allah da senin şefkatinden daha çok şefkat eder"
Erkek ve kız çocukları arasında ayırım yapanları Peygamberimiz hiç hoş görmezdi Bu şekilde bir davranış sergileyenleri uyarır, hatalarını düzeltmelerini sağlardı Onun gözünde çocuğun erkeği kızı yoktu İkisi de şefkate ve sevgiye muhtaçtı
Enes bin Mâlik anlatıyor:
"Peygamberimizin yanında bir adam oturuyordu Bir ara adamın erkek çocuğu geldi Adam çocuğu aldı dizlerine oturttu Az sonra bir de kız çocuğu geldi Onu da yanına oturttu
"Peygamber Efendimiz adama sordu: "Niçin ikisini bir tutmadın?"
• • •
Peygamberimiz çocuklar arasında sevgide eşit davranılmasını istediği gibi, bağış, hediye, ikram ve hibe konularında da eşit davranılmasını isterdi
Numan bin Beşîr anlatıyor:
"Babam malından bir şeyler hibe etmişti Annem, 'Bu hibeye Peygamberimizi şahit tutmazsan kabul etmem' dedi
"Bunun üzerine bana yaptığı hibeye şahitlik yapması için babam beni alarak Peygamberimize gittik Durumu öğrenen Peygamberimiz:
"Başka çocukların var mı?' diye sordu "Babam, 'Evet, var' dedi
"Bütün çocuklarına aynı şekilde hibede bulundun mu?"
"Babam, 'hayır' dedi
"Allah'tan korkun, çocuklarınız arasında eşit davranın'
"Babam Peygamberimizin huzurundan çıktıktan sonra bana yaptığı hibeden vazgeçti"
Peygamberimizin kendi şahsında bu eşit davranışı daha açık görüyoruz İlk anda basit gibi görülse dahi, önemli ve kalıcı bir ölçü olması bakımından şu olay çok dikkat çekici
Hazret-i Ali anlatıyor:
"Peygamber Efendimiz bize ziyarete gelmişti O gece bizde kaldı Hasan ve Hüseyin de uyuyorlardı Bir ara Hasan su istedi Peygamberimiz hemen kalktı ve su kırbasından bir bardak su aldı, çocuğa vermek için getirmişti ki, o sırada Hüseyin de uyandı Hüseyin bardağa uzandı ve su içmek istedi Peygamberimiz suyu Hüseyin'e vermedi, önce Hasan'a verdi
"Bunun üzerine Fatıma dayanamadı ve 'Hasan'ı Hüseyin'den çok seviyorsunuz gibi' dedi
"Peygamberimiz, 'Hayır, suyu önce Hasan istedi' buyurdular"
Peygamberimizin şefkatinin en canlı örneğini çocuklar üzerinde görüyoruz Peygamberimizin çocuklara olan şefkati ve sevgisi bambaşkaydı
Bir çocuk gördüğü zaman Peygamberimizin mübarek yüzünü neşe ve sevinç kaplardı Onu tutar, kollarının arasına alır, kucaklar, okşar, sever ve öperdi
Gördüğü ve karşılaştığı her çocuğa selâm verir, halini hatırını sorardı Binekli bulunduğu zaman çocukları atın terkisine alır, gidecekleri yere kadar götürürdü Çocuklarla arkadaşça konuşur, onların yanında çocuklaşır, anlayış seviyelerine göre sohbet eder, öğütler verirdi
Çocuklarla o kadar içice olmuştu ki, bir defasında yarış yapan çocukları görmüştü de, onların neşesine katılmak için birlikte koşmuştu
Peygamberimiz özellikle kendi çocuk ve torunlarına çok düşkündü Onlar için şefkatli bir baba, merhametli bir dedeydi
Hz Enes diyor ki:
"Çoluk çocuğuna Peygamberimizden daha şefkatli bir kimseyi görmedim Oğlu İbrahim'in—Medine'nin— Avali semtinde oturan bir süt annesi vardı Beraberinde ben de bulunduğum halde Resulullah sık sık oğlunu görmeye giderdi Varınca, demircinin duman dolu evine girer, oğlunu kucaklar, koklar, öper ve bir süre sonra da dönerdi"
Peygamberimiz, kızı Fatıma'yı çok severdi Bir sefere çıkacağı zaman en son ona uğrar, dönüşünde ise önce onun yanma giderdi
Hz Fatıma babasını ziyarete geldiğinde ise, Peygamberimiz sevgili kızını karşılamak için ayağa kalkar, alnından öper ve yanına oturturdu
Hazret-i Fatıma'nın iki oğlu vardı: Hasan ve Hüseyin Peygamberimiz bu torunlarım çok severdi Onları kucağına alır, omuzuna çıkarır, okşar, sırtında taşır, oyun oynar, isteklerini yerine getirirdi
Peygamberimiz dünyasını değiştirdiğinde Hz Hasan 7, Hz Hüseyin 6 yaşındaydı Yani Peygamberimiz hayatta iken Hasan ve Hüseyin çok küçük yaşlarda idiler
İşte Peygamberimizin iki torununun şahsında çocuklara gösterdiği sevgi ve şefkat örnekleri:
Bir gün Peygamberimiz minberde hutbe okurken Hasan ve Hüseyin'in düşe kalka mescide girdiklerini görür Konuşmasını yarıda keserek aşağı iner, onları tutar, bağrına basar
"Cenab-ı Hak, 'Mallarınız ve çocuklarınız sizin için birer imtihan vesilesidir' buyururken ne kadar doğru söylemiştir Onları görünce dayanamadım" dedikten sonra konuşmasına devam etti
Hz Enes de kendi gördüklerini şöyle dile getiriyor:
"Peygamberimizi hutbe okurken gördüm, Hasan dizinin üstündeydi Ne söyleyecekse halka söylüyor, sonra eğilip çocuğu öpüyor ve 'Ben bunu seviyorum' diyordu"
Ebû Said anlatıyor:
"Peygamber Efendimiz secdede iken torunu Hasan geldi, sırtına çıktı Peygamber Efendimiz de onun elinden tuttu ve ayağa kalktı Tekrar rükûa varıncaya kadar onu sırtında tuttu Rükûdan kalktıktan sonra bıraktı ve çocuk gitti"
Hz Zübeyir anlatıyor:
"Bir gün gözümle gördüm Peygamber Efendimiz secdede iken Hasan geldi, sırtına bindi Çocuk kendiliğinden ininceye kadar Peygamber Efendimiz de onu indirmedi Peygamber Efendimiz namazda iken bacaklarını açar, Hasan da bir taraftan girer, öbür taraftan çıkardı"
Abdullah bin Mes'ud anlatıyor:
"Peygamber Efendimiz namaz kılarken secdeye varınca Hasan ve Hüseyin geldiler, sırtına bindiler Oradakiler karışmak isteyince, Peygamber Efendimiz onlara karışmamaları için işaret etti Namaz bittikten sonra da kucağına aldı ve şöyle buyurdu:
"Kim beni seviyorsa, bunların ikisini de sevsin"
Enes bin Mâlik anlatıyor:
"Bir defasında Peygamber Efendimiz secdede iken Hasan ve Hüseyin geldiler, sırtına çıktılar İninceye kadar Peygamberimiz secdeyi uzattı
"Oradakiler sordu:
"Yâ Resulallah, secdeyi uzatmış olmadınız mı?"
"Peygamber Efendimiz buyurdular ki:
"Oğlum sırtıma çıkınca acele etmekten çekindim"
Katâde anlatıyor:
"Bir defasında Peygamberimiz, kızı Zeynep'ten olan torunu Amame kucağında olduğu halde yanımıza geldi O şekilde namaza durdu Rükûa varırken çocuğu yere bırakıyor, kalktığı zaman da kaldırıyordu"
Bu hususta bir başka Sahabî de şöyle anlatıyor:
"Hz Hasan ve Hüseyin sırtında olduğu halde Peygamber Efendimiz camiye geldi Öne geçti, çocuğu sağ yanına bıraktı Namaza durdu Peygamberimiz secdeye vardı Secdeyi o kadar uzattı ki, cemaat arasından başımı kaldırdım, baktım Bir de ne göreyim? Peygamberimiz secdede, çocuk sırtına çıkmış duruyor Tekrar döndüm, başımı secdeye koydum Namaz bitince halk sordu:
"Yâ Resulallah, bu namazda öyle uzun bir secde yaptınız ki, şimdiye kadar sizden böyle bir şey görmedik Bu şekilde hareket etmeniz mi emredildi, yoksa bir vahiy mi aldınız?"
"Hayır, bunların hiçbiri olmadı Ancak oğlum sırtıma çıkmıştı, kendiliğinden ininceye kadar acele ettirmeyi uygun görmedim"
Ebû Hüreyre anlatıyor:
"Peygamber Efendimiz bir gün bir omuzunda Hasan, diğer omuzunda Hüseyin olduğu halde geldi Yanımıza varıncaya kadar bir onu öpüyor, bir de diğerim öpüyordu"
"Yâ Resulallah, anlaşılan onları çok seviyorsunuz" dedik
"Evet, severim Kim onları severse beni sevmiş, kim onlara kin tutmuşsa, bana kin tutmuş olur" buyurdular
Peygamberimiz bir yere davet edilmişti Yolda Hz Hüseyin'i gördü Hüseyin kollarını açıp koşarak dedesine geleceği anda birdenbire yön değiştirip bir tarafa kaçtı Bu hareketi birkaç defa tekrarladı Peygamberimiz de peşinden koşuyordu Sonunda yakaladı, bağrına bastı:
"Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin'denim" buyurdu
Bazen Hz Hasan'ı da omuzuna alır ve "Allah'ım bu çocuğu seviyorum, Sen de onu sevenleri sev" buyururdu
Peygamberimiz çocukları memnun etmek için dediklerini yapar, onların kalbini kazanırdı
Bir seferinde Hz Hasan'ı omuzuna almış, gidiyordu Bir adam kendisini bu halde görünce, Hasan'a;
"Ey çocuk, bindiğin binek ne güzeldir" dedi
Peygamberimiz de cevap verdi:
"O da ne güzel binicidir"
O bir peygamber olduğu halde omuzunda çocuk taşımaktan utanç duymuyor, bununla iftihar ediyordu
Peygamberimiz çocuklara o kadar şefkatli ve hoşgörülü idi ki, bebekler ve küçük yaştaki çocuklar kucağını ıslatsalar dahi onları anlayışla karşılar, işlerini bitirinceye kadar kendi hallerine bırakırdı
Peygamberimizin torunu Hüseyin, sütannesi Ümmü-fadl'ın yanındaydı Bir defasında Peygamberimiz Hüseyin'i görmeye gitti Ümmüfadl der ki:
"Hüseyin'i emziriyordum Resulullah yanıma geldi Çocuğu istedi, verdim Çocuk hemen üzerine akıttı Almak için elimi uzattım 'Çocuğun işemesini kesme'dedi Sonra bir bardak su istedi ve çocuğun ıslattığı yere döktü"
Peygamber Efendimiz çocukların ağlamalarına dayanamaz, onların susturulmasını, yorulmamasını isterdi Sevgisi ve şefkati çocukların ağlamasına dahi müsaade etmezdi
Hanımlarını sıkı sıkıya tembih eder, Hüseyin'den söz ederek, "Bu çocuğu ağlatmayın" der, ağlayan çocuğun susturulması konusunda da şöyle buyururdu:
"Kim ağlayan çocuğunu susturuncaya kadar gönüllerse, Cenab-ı Hak ona Cennette memnun olacağı kadar nimet verir"
Öyle ki, bazen ağlayan bir çocuk sesi duysa namazını bile kısaltır, annenin çocukla meşgul olmasına imkân verirdi
Peygamberimiz Mescitte namaz kıldırırken cemaatte çocuklu anneler de bulunurdu
Sahabîlerin bu husustaki anlatımı şöyle:
"Resulullah bize sabah namazını kıldırmıştı Namazda iki kısa sûre okudu Namaz bitince Ebû Said el-Hudrî sordu:
"Yâ Resulallah bugün daha önce yapmadığınız bir şekilde namazı kısa kıldırdınız"
"Peygamberimiz şöyle açıkladı:
"Geride kadınlar safındaki çocuk sesini duymadın mı? Annesinin onunla ilgilenmesini temin edeyim dedim"
Çocuğa en çok annesi şefkat gösterir Bir hadis-i şerifte annenin çocuğuna gösterdiği şefkatten dolayı büyük sevap kazanacağı müjdelenir Olay şöyle gelişir:
Bir gün fakir bir kadın iki kızı ile Hz Âişe'yi ziyarete gelmişti Hz Âişe de evde onlara ikram için bir tek hurmadan başka verecek bir şey bulamamıştı O hurmayı anneye verdi Anne de hurmayı ikiye bölerek çocuklarına yedirdi Hz Âişe bu durumu Peygamberimize anlatınca, Peygamberimiz o kadın için şu müjdeyi verdi:
"Çocukları hakkıyla sevmek ve onları korumak, Cehennemden kurtuluşa vesiledir"
Peygamberimiz, çocuklara olan şefkatinde bir ayırım gözetmezdi Kendi çocuklarına ve torunlarına gösterdiği aynı sevgi ve merhameti, diğer Sahabî çocuklarına da gösterirdi
Peygamberimizin hizmetçisi Hz Zeyd'in oğlu Üsame anlatıyor:
"Resulullah bir dizine beni, bir dizine de torunu Hasan'ı oturtur; sonra ikimizi birden bağrına basar ve 'Ya Rabbi, bunlara rahmet et Çünkü ben bunlara karşı merhametliyim' diye dua ederdi"
Bazı kimseler, Peygamberimizin Sahabî çocuklarını okşayıp öpmesini garip karşılıyorlardı Kendilerinde pek olmayan bu güzel huyun, en güzel bir şekilde Peygamberimizde görülmesini tam olarak anlayamıyorlardı
Bir defasında Akra bin Habis, Peygamberimizi, Hz Hasan'ı öperken gördü ve şöyle dedi:
"Benim on çocuğum var Şimdiye kadar hiçbirini öpmedim"
Bunun üzerine Peygamberimiz, "Merhamet etmeyene merhamet olunmaz" buyurdu
Yine bir gün bedevinin birisi gelerek Peygamberimize, "Yâ Resulallah, siz çocukları öper misiniz? Biz onları öpmeyiz" dedi
Böyle bir suale Peygamberimiz, "Allah senin kalbinden merhamet duygusunu almışsa ben ne yapabilirim?" buyurdu
Peygamberimiz merhamet ve şefkat duygusunun en açık görüldüğü yerin, böylece çocuk sevgisinde ve onlara gösterilen şefkatte bulunduğunu belirtiyordu
Çocuğu sevip öpmenin çok büyük bir sevap olduğunu da Peygamberimizden öğreniyoruz:
"Çocuklarınızı çok öpün Çünkü her öpücük için size Cennette bir derece verilir ki, iki derece arasında beşyüz senelik mesafe vardır Melekler öpücüklerinizi sayarlar ve sizin defterinize sevap yazarlar"
Peygamberimiz çocuklara gösterdiği şefkatte din ayırımı yapmazdı
Bir Yahudinin çocuğu hastalanmıştı Bunu duyan Peygamberimiz çocuğu ziyarete gitti Ona Müslüman olması için telkinde bulundu Çocuk, Müslüman olmak için babasından izin istedi Babası müsaade etti ve çocuk Müslüman oldu
Peygamberimizin barış zamanındaki bu güzel davranışı savaş esnasında da devam ederdi Savaş sırasında çocukların öldürülmemesini öğütler, onlara iyi davraınlmasını tembih ederdi
Bir savaş esnasında birkaç çocuk iki tarafın arasında kalmış ve öldürülmüşlerdi Peygamberimiz bu hadiseye çok üzüldü
Sahabîler, "Ya Resulallah, onlar müşrik çocuklarıdır, niçin üzülüyorsunuz?" diye sordular
Peygamberimiz, "Onlar doğdukları gibi duruyorlar Sakın çocukları öldürmeyin, aman çocukları katletmeyin Her can ilk yaratılışta tertemizdir" buyurarak konuya dikkatlerini çekti
Çünkü, çocukların babası gayr-i müslim de olsa, kendileri erginlik çağına gelmedikçe mükellef sayılmamaktadır İslâm fıtratı üzere doğdukları için, o masumluklarını mahafaza etmektedirler
Peygamberimizin eşsiz şefkatim kız çocukları üzerinde de görmekteyiz İslâmdan önce kız çocuklarının Arapların gözünde hiçbir değeri yoktu Kız babası olmayı bir ayıp olarak görürlerdi "Falan adamın damadı demesinler" diye kızlarını evlendirmek istemez, diri diri toprağa gömerlerdi Bu vahşeti de atadan, babadan kalma bir âdet olarak görür, uygularlardı
İşte Peygamberimiz bu zavallı masumların böyle acımasızca öldürülmelerini büyük bir cinayet olarak görüyor, bu kötü âdetin bir an önce kaldırılması için mücadele ediyordu Kendisi kızların babası olmakla iftihar ettiği gibi, üç, iki veya bir kızı olup da onları büyütüp yetiştirenleri, İslâmî bir eğitim verenleri Cennetle müjdeliyordu
Peygamberimiz, huzuruna bir kız çocuğu gelirse ona yakın ilgi gösterirdi
Halid bin Said, Peygamberimizi ziyarete geldiğinde yanında küçük kızı da vardı Habeşistan'da doğduğu için, Peygamberimiz ona ayrı bir yakınlık gösterirdi
Çocuk kalktı, Peygamberimizin sırtında bulunan peygamberlik mührüyle oynadı Babası yanına çekmek istedi, fakat Peygamberimiz çocuğun kalbinin kırılmaması için babasına engel oldu
Bir seferinde Peygamberimizin eline işlemeli bir kumaş parçası geçmişti Hz Halid'in kızını çağırttı ve ona verdi, sevindirdi
• • •
Cemre o sıralar küçük bir çocuktu Babası alır, onu Peygamberimizin huzuruna götürür, der ki:
"Yâ Resulallah, şu kızım için Allah'a bereketle dua eder misiniz?"
Peygamber Efendimiz Cemre'yi kucağına oturttu, elini başına koydu ve bereketle dua buyurdu
• • •
Çocuklarına sevgi ve şefkat gösterenlerin mükâfatı daha dünyada iken veriliyordu Onlar hem çocuk sevme gibi bir lezzeti tadıyorlar, hem de Allah'ın rahmet ve sevgisini kazanıyorlar
Ebû Hüreyre anlatıyor:
"Adamın biri Peygamber Efendimizin huzuruna geldi Yanında da bir erkek çocuğu vardı Adam ikide bir çocuğu kucağına alıyor ve seviyordu Peygamber Efendimiz sordu:
"Bu çocuğa şefkat gösteriyor musun?"
"Evet, yâ Resulallah"
"Sen buna nasıl şefkat gösteriyorsan, Allah da senin şefkatinden daha çok şefkat eder"
Erkek ve kız çocukları arasında ayırım yapanları Peygamberimiz hiç hoş görmezdi Bu şekilde bir davranış sergileyenleri uyarır, hatalarını düzeltmelerini sağlardı Onun gözünde çocuğun erkeği kızı yoktu İkisi de şefkate ve sevgiye muhtaçtı
Enes bin Mâlik anlatıyor:
"Peygamberimizin yanında bir adam oturuyordu Bir ara adamın erkek çocuğu geldi Adam çocuğu aldı dizlerine oturttu Az sonra bir de kız çocuğu geldi Onu da yanına oturttu
"Peygamber Efendimiz adama sordu: "Niçin ikisini bir tutmadın?"
• • •
Peygamberimiz çocuklar arasında sevgide eşit davranılmasını istediği gibi, bağış, hediye, ikram ve hibe konularında da eşit davranılmasını isterdi
Numan bin Beşîr anlatıyor:
"Babam malından bir şeyler hibe etmişti Annem, 'Bu hibeye Peygamberimizi şahit tutmazsan kabul etmem' dedi
"Bunun üzerine bana yaptığı hibeye şahitlik yapması için babam beni alarak Peygamberimize gittik Durumu öğrenen Peygamberimiz:
"Başka çocukların var mı?' diye sordu "Babam, 'Evet, var' dedi
"Bütün çocuklarına aynı şekilde hibede bulundun mu?"
"Babam, 'hayır' dedi
"Allah'tan korkun, çocuklarınız arasında eşit davranın'
"Babam Peygamberimizin huzurundan çıktıktan sonra bana yaptığı hibeden vazgeçti"
Peygamberimizin kendi şahsında bu eşit davranışı daha açık görüyoruz İlk anda basit gibi görülse dahi, önemli ve kalıcı bir ölçü olması bakımından şu olay çok dikkat çekici
Hazret-i Ali anlatıyor:
"Peygamber Efendimiz bize ziyarete gelmişti O gece bizde kaldı Hasan ve Hüseyin de uyuyorlardı Bir ara Hasan su istedi Peygamberimiz hemen kalktı ve su kırbasından bir bardak su aldı, çocuğa vermek için getirmişti ki, o sırada Hüseyin de uyandı Hüseyin bardağa uzandı ve su içmek istedi Peygamberimiz suyu Hüseyin'e vermedi, önce Hasan'a verdi
"Bunun üzerine Fatıma dayanamadı ve 'Hasan'ı Hüseyin'den çok seviyorsunuz gibi' dedi
"Peygamberimiz, 'Hayır, suyu önce Hasan istedi' buyurdular"
Konular
- Seferi Olarak Mest Giyen kimse Seferilikten Çıkarsa Ne yapar?
- Adak Etinden Kimler Yer?
- Umre İçin Adet geciktirici Hap Kullanmanın Sakıncası Var mıdır?
- Kıssa Ne Demektir?Ne Alama gelir?
- Erkekler Cuma Namazından Çıkmadan Kadınlar Öğle Namazı Kılabilir mi?
- Cuma Namazını Terketmenin Cezası
- İnançsız Kadınla Evlilik
- Nikahta Güvercin Uçurmak Caiz midir?
- Adak Orucu Tutamayan Ne Yapmalı?
- Namazın Hangi Oturuşlarında Salli - Barik Okunur?
- Alya İsminin Anlamı Nedir?Kur'anda Geçiyor mu?
- Adak Parası Hayır Kurumuna Verilir mi?
- Genlere Müdahele Ederek Doğacak Çocuğun Cinsiyetini Değiştirmek Caiz midir?
- Yağmur Suyuna Herkes İçin Ayrı Dua Mı Okunur?
- Kaza Namazı Nasıl Hesaplanır?
- Tevbem Kabul Olur mu?
- 2015 MİRAÇ GECESİ NE ZAMAN?
- Miraç kandili 2015 Sahura Ne Zaman Kalkılacak?
- Dikkat Çeken Kıyafetle Tesettür Olur mu?
- Özürlü Kimse Üç Aylarda Oruç Tutabilir mi?
- İmsak Kesilmeden Evvel Yemek
- Öğlen Namazının Kazası
- Gusül alıp Oruca Başladıktan Sonra Gelen Leke ile Oruç Bozulur mu?
- Üçaylarda Tutulan Oruç Kaza Orucu Yerine Geçer mi?
- Kadına Boşama Hakkı Nasıl Verilir?
- Ay (Adet) Halinde Sure Okunur mu?
- Adak Kurbanı Eti Aile Tarafından Yenilirse Adak Geçerli olur mu?
- Adak Olarak Düve Kesilir mi?
- 2019 Berat Kandili Orucu ne Zaman Tutulacak?
- Cihad-ı Ekber Nedir?Ne Demektir?