Kaza ve Evvabin namazına aynı anda niyet edip kılmak
kaza namazınız varsa evvabin namazı kılrken hem kazaya hem de evvabine niyet edin diyorlar nasıl niyet edecegim?bir de her zaman kılınması gerekmez deniyor ne zaman kılınacak hangi günler yada haftada kac kezBir namaza hem kaza hemde evvabin gibi nafile bir namaza diye niyet edilerek kılınmaz.Bu şekilde niyet edilse bile bu namaz daha kuvvetli olan kaza namazı yerine geçer. Evvabin namazı yerine geçmez.Bu durumda evvabin namazı kılınmış olmaz.Evvabin namazı farz namaz değildir.Ancak Peygamber Efendimizin hususiyle tavsiye ettği ve kendisininde devam ettiği bir nafiledir.Her gün kılınamasa da arada fırsat buldukça kılmaya devam edilmelidir.Zira Kul Hz. Allaha farzları kılarak emrine itaat etmiş ve borcunu ödemiş olurken
Meşrû bir mazeretin dışında namazı kazâya bırakan kimse, bir hatâ işlemiş ve günaha girmiş olur. Bu itibarla kazâya kalan namazın, en kısa zamanda kılınması gerekir. Çünkü beş vakit namazın edâsı farz olduğu gibi, kazası da farzdır. Kazâya kalan namazın kılınmasıyla sadece borç ödenmiş olur. Günahın affedilmesi için de ayrıca tevbe istiğfar etmek lâzımdır.
Namaz borcundan bir an evvel kurtulmak için, hakkında Peygamberimizin hadisi bulunmayan nâfile namazların yerine kaza kılmak daha isabetli olur. Ancak, Hanefî mezhebine göre, hakkında hadis bulunan nafile namazların yerine kaza kılmak uygun değildir. Bu hususta Hanefî fıkıh kitaplarında şu hüküm yer alır:
“Kazaya kalmış namazları kılmak, nafile namaz kılmaktançok daha ehemmiyetli ve çok daha uygundur. Fakat beş vakit namazın sünnetleri, kuşluk namazı, tesbih namazı, tahiyyetü’l-mescid ve evvabin namazı bundan müstesnadır. [Yani bu sünnet ve nafileler kaza namazları için terk edilmezler.]”
Mesele, Hanefî mezhebine göre böyle iken, diğer üç mezhebe göre, kaza namazı olan bir kimsenin nafile namazları ile meşgul olması, sünnet dahi kılması caiz değil, haramdır.
Mâlikî mezhebine göre, üzerinde kaza namazı bulunan bir kimsein nafile namazı kılması haramdır. Ancak beş vakit namazların sünnetleri ile tahiyyetü’l-mescidin kılınabileceğine dair ruhsat vardır. Bunların dışında meselâ teravih namazı ile meşgul olunduğu takdirde sevap alınsa da, kaza namazı geriye bırakıldığı için günah işlenmiş olur.
Şâfiî mezhebine göre de, üzerinde kaza namazı borcu olan bir insanın, bu namazları kılıp borcundan kurtuluncaya kadar gerek beş vakit namazların sünnetlerini, gerekse diğer nafileleri kılması mekruhtur. Çünkü bir an önce kazaların kılınıp bitirilmesi gerekir.
Hanbelî mezhebine göre ise üzerinde kaza namazı olan bir kimsenin nafile ile meşgul olması haramdır. Ancak vitir ile beş vakit namazın sünnetlerini kılması caizdir. Fakat, kazaları çoksa bunları da kılmayarak kaza namazlarıyla meşgul olması daha iyidir. Yalnız sabah namazının sünneti bundan hariçtir, onu kılmak gerekir.2
Netice olarak; kaza namazları fazla olan Hanefîlerin sünetleri terk ederek kaza namazı kılmalarında bir mes’uliyet olduğu söylenemez. Gerek vakit namazlarının, gerekse diğer nafilelerin yerine kaza namazının kılınmasının uygun veya evlâ olmaması demek, “Sünnet yerine kaza kılmak caiz değildir” mânâsına gelmez.
Ancak bununla beraber kaza namazları fazla olmayan kimseler ise her farzdan sonra bir vakit kazâ namazı kılmayı alışkanlık haline getirirlerse güzel bir âdeti devam ettirmiş olurlar. Ayrıca Cenab-ı Hakkın mahşer günü eksik gelen farz namazları sünnetlerle tamamlamayacağı hususunda rivayetler bulunduğunu da hatırdan çıkarmamak gerekir
Meşrû bir mazeretin dışında namazı kazâya bırakan kimse, bir hatâ işlemiş ve günaha girmiş olur. Bu itibarla kazâya kalan namazın, en kısa zamanda kılınması gerekir. Çünkü beş vakit namazın edâsı farz olduğu gibi, kazası da farzdır. Kazâya kalan namazın kılınmasıyla sadece borç ödenmiş olur. Günahın affedilmesi için de ayrıca tevbe istiğfar etmek lâzımdır.
Namaz borcundan bir an evvel kurtulmak için, hakkında Peygamberimizin hadisi bulunmayan nâfile namazların yerine kaza kılmak daha isabetli olur. Ancak, Hanefî mezhebine göre, hakkında hadis bulunan nafile namazların yerine kaza kılmak uygun değildir. Bu hususta Hanefî fıkıh kitaplarında şu hüküm yer alır:
“Kazaya kalmış namazları kılmak, nafile namaz kılmaktançok daha ehemmiyetli ve çok daha uygundur. Fakat beş vakit namazın sünnetleri, kuşluk namazı, tesbih namazı, tahiyyetü’l-mescid ve evvabin namazı bundan müstesnadır. [Yani bu sünnet ve nafileler kaza namazları için terk edilmezler.]”
Mesele, Hanefî mezhebine göre böyle iken, diğer üç mezhebe göre, kaza namazı olan bir kimsenin nafile namazları ile meşgul olması, sünnet dahi kılması caiz değil, haramdır.
Mâlikî mezhebine göre, üzerinde kaza namazı bulunan bir kimsein nafile namazı kılması haramdır. Ancak beş vakit namazların sünnetleri ile tahiyyetü’l-mescidin kılınabileceğine dair ruhsat vardır. Bunların dışında meselâ teravih namazı ile meşgul olunduğu takdirde sevap alınsa da, kaza namazı geriye bırakıldığı için günah işlenmiş olur.
Şâfiî mezhebine göre de, üzerinde kaza namazı borcu olan bir insanın, bu namazları kılıp borcundan kurtuluncaya kadar gerek beş vakit namazların sünnetlerini, gerekse diğer nafileleri kılması mekruhtur. Çünkü bir an önce kazaların kılınıp bitirilmesi gerekir.
Hanbelî mezhebine göre ise üzerinde kaza namazı olan bir kimsenin nafile ile meşgul olması haramdır. Ancak vitir ile beş vakit namazın sünnetlerini kılması caizdir. Fakat, kazaları çoksa bunları da kılmayarak kaza namazlarıyla meşgul olması daha iyidir. Yalnız sabah namazının sünneti bundan hariçtir, onu kılmak gerekir.2
Netice olarak; kaza namazları fazla olan Hanefîlerin sünetleri terk ederek kaza namazı kılmalarında bir mes’uliyet olduğu söylenemez. Gerek vakit namazlarının, gerekse diğer nafilelerin yerine kaza namazının kılınmasının uygun veya evlâ olmaması demek, “Sünnet yerine kaza kılmak caiz değildir” mânâsına gelmez.
Ancak bununla beraber kaza namazları fazla olmayan kimseler ise her farzdan sonra bir vakit kazâ namazı kılmayı alışkanlık haline getirirlerse güzel bir âdeti devam ettirmiş olurlar. Ayrıca Cenab-ı Hakkın mahşer günü eksik gelen farz namazları sünnetlerle tamamlamayacağı hususunda rivayetler bulunduğunu da hatırdan çıkarmamak gerekir
Konular
- Dinimizde Kız isteme ve Söz
- Evlilikte Erkek ve Kadın Arasında Denklik
- Adet ve Lohusalıkla ilgili sorular
- İnsanlar ve Melekler Arasındaki üstünlük dereceleri
- İlim ile ilgili Bazı Ayet ve Hadisler
- Alimlerin (ilim sahiplerinin) Şefaatı
- 14 Şubat Sevgililer Günü Gerçeği
- Namaz Ayetleri
- Namazda okunacak Zammı sureler ..Sırasına göre
- Cünüp olan kimse Namaz kılabilir mi?
- namazın sadece farzlarını kılmak olurmuu
- Dua Nedir? Dua Etmenin Önemi
- Kul Hakkına Riayet
- Hz.Fatıma (R.A.)'ın Çeyizi
- Hz.Rumeysa (r.a.)'ın Derecesi
- Şeytan Neyden Yaratıldı?
- Sallallahü Aleyhi ve Sellem ne demektir?
- Kayıp Eşya için Oknacak Dua
- Cünüp iken Bebek Emzirme
- "MİRA " İsminin Anlamı ve sakıncaları
- Kadın Kocasından izinsiz Annesine gidbilir mi?
- Ölen Çocuğuna Sabretmenin Mükafatı
- İçki içmenin Maddi Manevi zararları
- Rebiulahir Ayında Okunacak Dua
- Eti Yenen ve Yenmeyen Hayvanlar
- İhramda Dikişli Elbise Giymek Haram mıdır?
- Kuran-ı Kerim Ne zaman Çoğaltıldı?
- güslü bozan durumlar
- Şafi Mezhebinde erkeğin kadın eline dokunması ve Abdest
- Evlatlar arasında adalet