Hz.Rumeysa (r.a.)'ın Derecesi
sahabe-i kiramında hz.Rümeysanın derecesi.Hz.RumeysaResülüllah Efendimiz (s.a.v.) zamanında henüz Ebü Talha Müslüman olmamıştı. Ümmi Süleym diğer ismiyle Rümeysa'ya evlenme teklifinde bulundu. RümeysPeygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in süt teyzesi olup sahabe hanımların kanaatkar olanlarından, dindar, dirayetli bir hanımdı. İsmi; Rumeysa Binti Milhan Bin Halid en Neccari olup, künyesi Ümmü Süleym’dir..
İsminin Manası:
Rumeysa; çipil göz anlamında olup, Şi’rayı Şami denilen yıldızın ismidir. Bir de Şi’rayı Yemani vardı. Buna Araplardan Huzaa kabilesi cahiliye döneminde taparlardı. “Şüphesiz O, Şi’ra’nın Rabbidir.” (Necm, 49) mealindeki ayet ile bu yıldız kasdedilmektedir.
Bu konudaki Arap efsanesine göre, bu iki yıldız, Yemen memleketlerinde görülen Süheyl-i Yemeni adındaki yıldızın kızkardeşiydiler. Süheyl bunları terk edip, Yemen taraflarına gitti. Sonra şi’rayı Yemani de Şami’yi terk edip Süheyl’in ardından gittiği için ona Abur ismi verildi. Onun ayrılık derdi ile Şira-yı Şami ağlayarak kalıp gözleri çapak bağladı. Bu sebeple ona Rumeysa (meşhur rivayete göre; Rumeysa) denildi.
Bir hadisi şerifte Ümmü Süleym radıyallahu anha hakkında; “Ben cennet’te ilk olarak Rumeysa ile karşılaştım” buyrulmuştur.
Ümmü Süleym, Malik bin Nadr ile evli idi ve Enes radıyallahu anh, bu evliliğinden doğmuştu.
Ümmü Süleym Müslüman olduğunda, kocası Malik, yanında değildi. Eve gelip hanımının Müslüman olduğunu öğrenince ona;
“Sen dininden mi çıktın? Sen sapıttın mı?” dedi. Ümmü Süleym; “Hayır ben dinimden çıkmadım ve sapıtmadım. Fakat şu şehrimize gelen zata iman ettim” diye cevap verdi ve oğlu Enes’e İslam dinini telkin etmeye başladı. Kocası Malik bunu görünce kızarak;
“Benim çocuğumu dinsiz yapıyor, onu bozuyorsun. Vazgeç bundan!” dedi. O da; “ben onu bozmuyorum dedi. Malik bunun üzerine ona darılıp Şam’a doğru gitti ve yolda bir düşmanı tarafından öldürüldü.
Önceki bölümde Ebu Talha radıyallahu anh ile evlenmesi anlatılmıştı. Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’e İslamiyet üzere beyat ederken, ölüye feryad etmemek üzere de biat etmiş, bu ahdinde de durmuştur. Daha önceki bölümde bu da anlatılmıştı.a kendisine:
- Doğrusu ben de seninle evlenmek için sana hevesliyim, senin gibisi kaçırılmaz. Fakat sen kafir bir kimsesin, bense Müslüman bir hanımım. Seninle evlenmem doğru olmaz, dedi.
Bunun üzerine Ebu Talha.
- Sana ne oldu Rümeysa? Rümeysa sordu:
- Ne olmuş bana? Ebu Talha:
- Sarı ve kırmızıdan (altın ve gümüşten) ne haber? Ebu
Talha, Rümeysa'ya vereceği altın ve gümüş takı ve hediyeleri hatırlatıyor, yani "Unutma ki sana çok altın ve gümüş vereceğim" demek istiyordu.
Bunun üzerine Rümeysa:
- Ben altın ve gümüş aramıyorum. Sen öyle bir adamsın ki, işitmeyen, görmeyen, sana hiç faydası dokunmayan bir şeye tapıyorsun. Falanların siyah kölesinin dağdan sürükleyip getirdiği, yerden biten bir odun parçasına (puta) tapmaktan hiç sıkılmıyor musun? Eğer sen Müslüman olursan, o benim mehrim olsun, evlenelim; senden başka bir şey istemeyeceğim, dedi. Ebu Talha:
- Bana Müslümanlığı kim anlatır Rümeysa? diye sordu. O da:
- Resulüllah anlatır ona git, dedi.
Bunun üzerine Ebu Talha, Hz. Peygamberin bulunduğu yere doğru ilerlemeye başladı. Peygamberimiz (a.s.) ashabı ile otururken geriden gelen Ebu Talha'yı gördü ve:
- Ebu Talha İslamın nuru iki gözü arasında parlayarak geliyor, buyurdu.
Ebu Talha Hz. Resulüllah'ın huzurunda iman etti ve Rümeysa'nın söylediklerini haber verdi. Resulüllah Efendimiz de Rümeysa'nın şartı üzerine nikahlarını kıydı.
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz buyurdular ki: "Gördüm ki cennete girmişim; önümde bir ayak sesi. Bir de baktım ki Rümeysa!"
İslamın hükmüne göre, müslüman olan bir kadın müslüman olmayan bir erkekle nikahlanamadığı gibi, günümüzde müslüman topluluğu içinde müslüman gibi görünüp de, itikadı kendisinin kafir olduğunu açıktan açığa ortaya koyan bir kimse ile de nikahlanması caiz değildir.
Müslüman bir kadının, gayrimüslim bir erkekle evlenmesini İslam dini yasaklamıştır. Müslüman bir erkeğin ise kitaplılardan olmak üzere müslüman olmayan bir kadınla evlenmesi caizdir. Güneşe, yıldızlara ve ateşe tapan kadınlarla, ismen müslüman olduğu halde, İslam dininin emir ve yasaklarını kabul etmeyen veya kesin bir emri veya nehyi inkar eden kadınla da evlenemez. Çünkü böyle olan kadın dinden çıkmıştır. Dinden çıkan bir erkekle müslüman olan bir kadın da evlenemez.
.
İsminin Manası:
Rumeysa; çipil göz anlamında olup, Şi’rayı Şami denilen yıldızın ismidir. Bir de Şi’rayı Yemani vardı. Buna Araplardan Huzaa kabilesi cahiliye döneminde taparlardı. “Şüphesiz O, Şi’ra’nın Rabbidir.” (Necm, 49) mealindeki ayet ile bu yıldız kasdedilmektedir.
Bu konudaki Arap efsanesine göre, bu iki yıldız, Yemen memleketlerinde görülen Süheyl-i Yemeni adındaki yıldızın kızkardeşiydiler. Süheyl bunları terk edip, Yemen taraflarına gitti. Sonra şi’rayı Yemani de Şami’yi terk edip Süheyl’in ardından gittiği için ona Abur ismi verildi. Onun ayrılık derdi ile Şira-yı Şami ağlayarak kalıp gözleri çapak bağladı. Bu sebeple ona Rumeysa (meşhur rivayete göre; Rumeysa) denildi.
Bir hadisi şerifte Ümmü Süleym radıyallahu anha hakkında; “Ben cennet’te ilk olarak Rumeysa ile karşılaştım” buyrulmuştur.
Ümmü Süleym, Malik bin Nadr ile evli idi ve Enes radıyallahu anh, bu evliliğinden doğmuştu.
Ümmü Süleym Müslüman olduğunda, kocası Malik, yanında değildi. Eve gelip hanımının Müslüman olduğunu öğrenince ona;
“Sen dininden mi çıktın? Sen sapıttın mı?” dedi. Ümmü Süleym; “Hayır ben dinimden çıkmadım ve sapıtmadım. Fakat şu şehrimize gelen zata iman ettim” diye cevap verdi ve oğlu Enes’e İslam dinini telkin etmeye başladı. Kocası Malik bunu görünce kızarak;
“Benim çocuğumu dinsiz yapıyor, onu bozuyorsun. Vazgeç bundan!” dedi. O da; “ben onu bozmuyorum dedi. Malik bunun üzerine ona darılıp Şam’a doğru gitti ve yolda bir düşmanı tarafından öldürüldü.
Önceki bölümde Ebu Talha radıyallahu anh ile evlenmesi anlatılmıştı. Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’e İslamiyet üzere beyat ederken, ölüye feryad etmemek üzere de biat etmiş, bu ahdinde de durmuştur. Daha önceki bölümde bu da anlatılmıştı.a kendisine:
- Doğrusu ben de seninle evlenmek için sana hevesliyim, senin gibisi kaçırılmaz. Fakat sen kafir bir kimsesin, bense Müslüman bir hanımım. Seninle evlenmem doğru olmaz, dedi.
Bunun üzerine Ebu Talha.
- Sana ne oldu Rümeysa? Rümeysa sordu:
- Ne olmuş bana? Ebu Talha:
- Sarı ve kırmızıdan (altın ve gümüşten) ne haber? Ebu
Talha, Rümeysa'ya vereceği altın ve gümüş takı ve hediyeleri hatırlatıyor, yani "Unutma ki sana çok altın ve gümüş vereceğim" demek istiyordu.
Bunun üzerine Rümeysa:
- Ben altın ve gümüş aramıyorum. Sen öyle bir adamsın ki, işitmeyen, görmeyen, sana hiç faydası dokunmayan bir şeye tapıyorsun. Falanların siyah kölesinin dağdan sürükleyip getirdiği, yerden biten bir odun parçasına (puta) tapmaktan hiç sıkılmıyor musun? Eğer sen Müslüman olursan, o benim mehrim olsun, evlenelim; senden başka bir şey istemeyeceğim, dedi. Ebu Talha:
- Bana Müslümanlığı kim anlatır Rümeysa? diye sordu. O da:
- Resulüllah anlatır ona git, dedi.
Bunun üzerine Ebu Talha, Hz. Peygamberin bulunduğu yere doğru ilerlemeye başladı. Peygamberimiz (a.s.) ashabı ile otururken geriden gelen Ebu Talha'yı gördü ve:
- Ebu Talha İslamın nuru iki gözü arasında parlayarak geliyor, buyurdu.
Ebu Talha Hz. Resulüllah'ın huzurunda iman etti ve Rümeysa'nın söylediklerini haber verdi. Resulüllah Efendimiz de Rümeysa'nın şartı üzerine nikahlarını kıydı.
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz buyurdular ki: "Gördüm ki cennete girmişim; önümde bir ayak sesi. Bir de baktım ki Rümeysa!"
İslamın hükmüne göre, müslüman olan bir kadın müslüman olmayan bir erkekle nikahlanamadığı gibi, günümüzde müslüman topluluğu içinde müslüman gibi görünüp de, itikadı kendisinin kafir olduğunu açıktan açığa ortaya koyan bir kimse ile de nikahlanması caiz değildir.
Müslüman bir kadının, gayrimüslim bir erkekle evlenmesini İslam dini yasaklamıştır. Müslüman bir erkeğin ise kitaplılardan olmak üzere müslüman olmayan bir kadınla evlenmesi caizdir. Güneşe, yıldızlara ve ateşe tapan kadınlarla, ismen müslüman olduğu halde, İslam dininin emir ve yasaklarını kabul etmeyen veya kesin bir emri veya nehyi inkar eden kadınla da evlenemez. Çünkü böyle olan kadın dinden çıkmıştır. Dinden çıkan bir erkekle müslüman olan bir kadın da evlenemez.
.
Konular
- Cünüp iken tırnak kesilir mi?
- Allaha inanmak ve İman
- HAZRET-İ SELMÂN-I FÂRİSÎ (R.A.)
- "Afiyet "Nedir?
- Hz.Yunus (a.s.) Peygamberin Duası
- İslamda Sevgili olmak caiz midir?
- Evli kadına aşık olmak günah mıdır?
- Sevgi ile ilgili hadisi şerifler
- Evliliğin insana kazandırdıkları
- Bakire ile evlenmek hakkındaki hadisler
- Davetsiz Düğüne Gidilir mi?
- İslam Dışı Düğünler
- Mevlana Hz..nin Dilinden AŞK
- Enam Suresini Okumanın Fazileti
- Geçmişten Bu güne Kurban Çeşitleri
- Tesbih Nasıl Çekilir?
- Tesbih Kullanmak Bidat mıdır?
- Dinimizde Saç Boyamanın Hükmü Nedir?
- Yeterlilik sınav soruları ve cevaplar
- Peygamber Ne Demektir?
- Çok Yemenin Afeti
- Koğuculuk (Nemime) Nedir?
- Emanete Riayet ve Hıyanet
- Oruca Niyet ile ilgili Hükümler
- Kızlık zarı kanaması namaza manimidir?
- cinsel icerik konuşurken bosalmak orucu bozar mi
- Korkudan yalan yere yemin etmek
- Hangisi doğru?
- Cünüp Abdesti Nasıl Alınır?
- Erkek Altın alyans YüzükTakabilir mi?