logo logo

Yeni nesil güncel konularla ilgili sorular ve cevaplar!

Fetvalar.Com

Yeni Nesil Fetvalar

Sistemimize üye olarak sitemizi daha aktif olarak kullanabilirsiniz.

Üyelik için tıkla

Fetvalar.Com

Güncel sorular ve cevapları

Kıble Mescidi Harama ne Zaman Çevrildi?

Kıblenin mescidi harama çevrilmesi.Kıble emri ne zaman geldi?
Kıblenin mescidi haram çevrilmesi Hicret’in 2. senesi / Milâdî 623 tarihinde grçekleşmiştir. Âlemlere Rahmet Rasûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.) ile Müslümanlar, Medine’de namazlarını, Al­lah’ın emriyle, “peygamberler makamı” olan Ku­düs’e, yani Beytü’l-Makdis’e doğru kılarlardı. Fakat Peygamber Efendimiz (s.a.v.), öteden beri tevhid akîdesinin müstesna bir âbidesi olan yeryüzünün ilk mâbedi ve ceddi Hz. İbrahim’in kıb­lesi olan Kâbe’ye doğru yönelerek namaz kılmayı kalben arzu ve temenni edi­yordu. Müslümanlar da, hassaten muhacirler, kalplerinde aynı arzuyu taşı­yorlardı. Çünkü beş vakit namazlarında Kâbe’ye yönelmek, vatanları Mekke’yi de yâdetmeye bir vesile olacaktı.

Yahudilerin de, “Muhammed ve ashabı, biz gösterinceye kadar kıblelerinin neresi olduğunu bile bilmiyorlardı!” diyerek sinsice de­di­koduda bulunmaları onları rahatsız ettiğinden bu arzuları daha da kuvvetleniyordu. Bu sebeple, Rasûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.), tahvîl-i kıble için vahyin gelmesini bekliyor, Ceb­rail’i (a.s.) gözetliyor ve Kâbe’yi temenni ederek dua ediyordu.

Nitekim bir gün, gelen Hz. Cebrail’e (a.s.) bu arzusunu izhar etti: “Rabbimin, yüzümü Yahudilerin kıblesinden Kâbe’ye çevirmesini arzu ediyorum!”

Cebrail (a.s.), “Ben bir kulum! Sen, Rabbine niyazda bulun. Bunu O’ndan is­te!”[İbn Sa’d, Tabakat, c. 1, s. 241; Taberî, Tarih, c. 2, s. 265] dedi.

Bunun üzerine, Rasûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.) de, Beytü’l-Mak­dis’e mütevecci­hen namaza duracakları zaman başını semâya doğru kaldırmaya başladı.

Nihayet, Medine’ye hicretin 17. ayında, kıblenin Mes­cid-i Haram’a doğru çev­rildiğini bildiren şu ayet-i kerime nâzil oldu:

قَدْ نَرَىٰ تَقَلُّبَ وَجْهِكَ فِي السَّمَاءِ ۖ فَلَنُوَلِّيَنَّكَ قِبْلَةً تَرْضَاهَا ۚ فَوَلِّ وَجْهَكَ شَطْرَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ ۚ وَحَيْثُ مَا كُنْتُمْ فَوَلُّوا وُجُوهَكُمْ شَطْرَهُ ۗ وَإِنَّ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ لَيَعْلَمُونَ أَنَّهُ الْحَقُّ مِنْ رَبِّهِمْ ۗ وَمَا اللَّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا يَعْمَلُونَ

“(Ey Rasûlüm! Vahyin gelmesi için) yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu görüyoruz. Bunun için seni, râzı olacağın bir kıbleye çevireceğiz. Şimdi, yü­zünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Ey mü’­minler! Siz de her nerede olursa­nız, yüzünüzü namazlarda o mescit tarafına çevirin!” [Bakara suresi, 144]

Bu vahiy geldiği sırada Re­sû­lul­lah Efendimiz, Müs­lü­man­lara, daha sonra Mescidü’l-Kıbleteyn adıyla anılacak olan mescidde öğle namazını kıldırıyordu. Na­ma­zın ilk iki rek’atı kılınmış, sıra son iki rek’ata gelmişti. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), ağır-ağır yönünü değiştirdi ve mübarek yü­zünü Kâbe’ye doğru çevirdi. Müslümanlar da Efendi­mizle (s.a.v.) birlikte o tarafa döndüler (Hicret’in 2. senesi / Milâdî 623). [İbn Sa’d, Tabakât, 1, 241-242]