Kuran ın tefsirine neden ihtiyaç duyulmuştur
Kuranı kerim tefsirine niye ihtiyaç duyulmuştur?Fert ve toplum açısından insan, yaratılışından Kur’ân- Kerîm’in gelişine kadar, gaye ve hedef itibariyle, birbirine zıd, hidayet veya sapıklık yollarından birini seçe-gelmiştir.
“İnsan, bütün bir ömrünü kapsayan bu yolculuğa niçin çıktı? Nereden geliyor ve nereye gidiyor? Ölümden sonraki hayatın anlamı nedir?” gibi soruları, herhalde akıl ve irade sahibi bir kişinin, kendine sorması gerekir. Büyüklü küçüklü milyonlarca yıldızla donatılmış fezanın akla durgunluk veren yapısı, nizam ve âhengi, bir yaratıcının muhakkak olduğunu göstermektedir.
Şüphesiz bu yaratıcı, yüce Allah’tır. Elbette, her eserin bir var-oluş sebebi, maksadı olduğuna göre, insanın da bir yaratılış gayesi vardır. Bu gaye ona, peygamberler “aleyhimü’s-sselâm” vasıtasıyla gönderilen kitaplarla bildirilmiştir. Son Peygamber Muhammed “aleyhisselâm”a da Kur’ân-ı Kerîm indirilmiştir.
İşte bir müslümanın, bu Kitâb’a ve onu açıklayan kaynaklara göre, inanç ve davranışlarını tespit etmesi gerekmektedir.
Dinî anlamda bu, iman ve amel sorumluluğunu ifade etmektedir. Müslüman, iman ve amelini, yüce Allah’ın tebliğlerine, dolayısıyla rızasına uygun yaparsa, geçerli olmaktadır. Bu tebliğlerin de belirlenmesi, Kur’ân-ı Kerîm’in iyi anlaşılmasına ve doğru tefsir edilmesine bağlıdır.
Bu durumda, Kitâbullah’ın tefsiriyle ilgili çalışmalar yapmak, ilim adamları için bir vecîbe olmuştur. Onun için asırlar boyunca, Ulûmu’l-Kur’ân’ın çeşitli branşlarında çalışan birçok âlimin yetiştiği görülüyor. es-Sıddîk “radiyallahü anh”, “Kur’ân’dan bir âyeti açıklamak, bana bir âyeti ezberlemekten daha sevimli geliyor.” diyor.
Ebû Hüreyre “radiyallahü anh” da “Kur’ân’ı açıklayınız ve (özellikle) “garîb”lerini anlamaya çalışınız.” demekle, tefsir ilminde önemli bir konu olan “garîb kelimeler”e dikkat çekiyor.
Hasan-ı Basrî “rahmetullahi aleyh” ise, “Allah’a yemin ederim ki, Cenab-ı Hakk’ın indirdiği bir âyetin nerede indiğini ve onunla neyin kastedildiğini bilmek, bana en güzel gelen şeydir!” demekte ve “Onları lisan bilmezlik helâk etti; biri âyeti okuyup, ona öyle bir mana verir ki, onunla Allah’a iftira etmiş olur.[4]” ifadeleriyle, Kur’ân-ı Kerîm tefsirinde, lügat ilminin ne kadar önemli bir yeri olduğuna işaret etmektedir.
“İnsan, bütün bir ömrünü kapsayan bu yolculuğa niçin çıktı? Nereden geliyor ve nereye gidiyor? Ölümden sonraki hayatın anlamı nedir?” gibi soruları, herhalde akıl ve irade sahibi bir kişinin, kendine sorması gerekir. Büyüklü küçüklü milyonlarca yıldızla donatılmış fezanın akla durgunluk veren yapısı, nizam ve âhengi, bir yaratıcının muhakkak olduğunu göstermektedir.
Şüphesiz bu yaratıcı, yüce Allah’tır. Elbette, her eserin bir var-oluş sebebi, maksadı olduğuna göre, insanın da bir yaratılış gayesi vardır. Bu gaye ona, peygamberler “aleyhimü’s-sselâm” vasıtasıyla gönderilen kitaplarla bildirilmiştir. Son Peygamber Muhammed “aleyhisselâm”a da Kur’ân-ı Kerîm indirilmiştir.
İşte bir müslümanın, bu Kitâb’a ve onu açıklayan kaynaklara göre, inanç ve davranışlarını tespit etmesi gerekmektedir.
Dinî anlamda bu, iman ve amel sorumluluğunu ifade etmektedir. Müslüman, iman ve amelini, yüce Allah’ın tebliğlerine, dolayısıyla rızasına uygun yaparsa, geçerli olmaktadır. Bu tebliğlerin de belirlenmesi, Kur’ân-ı Kerîm’in iyi anlaşılmasına ve doğru tefsir edilmesine bağlıdır.
Bu durumda, Kitâbullah’ın tefsiriyle ilgili çalışmalar yapmak, ilim adamları için bir vecîbe olmuştur. Onun için asırlar boyunca, Ulûmu’l-Kur’ân’ın çeşitli branşlarında çalışan birçok âlimin yetiştiği görülüyor. es-Sıddîk “radiyallahü anh”, “Kur’ân’dan bir âyeti açıklamak, bana bir âyeti ezberlemekten daha sevimli geliyor.” diyor.
Ebû Hüreyre “radiyallahü anh” da “Kur’ân’ı açıklayınız ve (özellikle) “garîb”lerini anlamaya çalışınız.” demekle, tefsir ilminde önemli bir konu olan “garîb kelimeler”e dikkat çekiyor.
Hasan-ı Basrî “rahmetullahi aleyh” ise, “Allah’a yemin ederim ki, Cenab-ı Hakk’ın indirdiği bir âyetin nerede indiğini ve onunla neyin kastedildiğini bilmek, bana en güzel gelen şeydir!” demekte ve “Onları lisan bilmezlik helâk etti; biri âyeti okuyup, ona öyle bir mana verir ki, onunla Allah’a iftira etmiş olur.[4]” ifadeleriyle, Kur’ân-ı Kerîm tefsirinde, lügat ilminin ne kadar önemli bir yeri olduğuna işaret etmektedir.
Konular
- Kıyamet Günü azaptan Kurtaracak Dua
- 2019 Şaban Ayı Ne Zaman Başlıyor?
- Sabun veya Şampuanla Gusül Alınır mı?
- Gusül Abdesti Alırken Konuşmak Guslü Bozar mı?
- Ezan Okunurken Namaza Durulur mu?
- Miraç Kandili Kurandan Hangi Sureler Okunur?
- Livanur İsmini Koymak Sakıncalı mıdır?
- Süt Kardeşliği Nasıl Bozulur
- Efruz İsminin Anlamı Nedir?
- Hz Abdullah ve Hz Amine Nasıl İman Etti?
- Hz Abdullah ve Hz Amine İman Etti mi?
- 2019 İlk Oruç Ne Zaman Tutulacak?
- İlk Sahur Ne Zaman 2019
- 2019 İlk Teravih Namazı Ne Zaman Kılınacak?
- Alperen Ne Demek ?
- Paylaşarak Kur'an Hatmi İndirilir mi?
- Meva İsminin Anlamı Nedir?
- Şifa Kurbanı Bağışlanır mı?
- Oruç Fidyesi Kayınvalideye Geçer mi?
- Suya Dayanıklı Rimel Abdeste Mani midir?
- Kolum Alçıda Gusül Almadan Oruç Tutabilir miyim?
- Yüzmeye Gittiğim İçin Oruç Tutamıyorum Ne Yapmalıyım?
- Burnundan Çekerek Balgam yutmak Orucu Bozar mı?
- Oruç Kaç Yaşında Tutulur?
- Oruçlu İken Alınan Guslü İftardan Sonra Tekrar Etmek Gerekir mi?
- Sahura KaÇta kalkmaliyim
- Sahura Kaçta Kalkmalıyım?
- Ramazan Ayında Düğün Yapılır mı?
- Oruca Her Gün niyet Şart mıdır?
- Dul Baldıza Fitre Geçer mi?