İsa (a.s.)'ın Nüzülünü İnkar Eden Kimse Kafir Olur mu?
Hz. Isa aleyhi eden kafir olursselam nuzulunu inkar mı?Hz.İsa'nın kıyamete yakın yeryüzüne ineceğine inanmayan ve inkar eden kimse kafir olur mu?Hz.İsa'nın nüzülünü nas ile sabit olduğundan inkar eden kimse kafir olur.Hz.İsa'nın nüzülünü bir çok hadisle bildirilmiştir.Cabir İbn-i Abdullah'dan (r.a.) rivayet edilen Hadisi Şerifte: “Mehdi'nin çıkışını inkâr eden, muhakkak Muhammed’e (s.a.v.) indirilene küfretmiştir. Meryem oğlu İsa'nın inişini inkâr eden de muhakkak kafir olmuştur. Deccal'in çıkacağını kabul etmeyen de muhakkak kafirdir.” Buyrulmuştur.İslâm âlimleri tarafından kullanılan kuvvetli bir delildir.
Huzeyfetü'l-Gifarî (r.a) anlatıyor:
Biz bir gün kendi aramızda konuşurken, Nebî (s.a.v) yanımıza çıkageldi. Bize,
- "Ne konuşuyorsunuz?" dedi. Biz de,
- "Kıyâmet gününden konuşuyoruz" diye cevap verdik. Rasûlullah (s.a.v),
- "Muhakkak ki on alâmet görülmedikçe kıyamet kopmayacaktır" buyurdu ve
"Deccâl'i, Duhân'ı (duman), Dâbbetü'l-arz'ı, güneşin batıdan doğmasını, İsa’nın (a.s.) yere inmesini, Ye'cûc ve Me'cuc'u, doğuda, batıda ve Arap yarımadasında olmak üzere üç yer çöküntüsünü, son olarak da Yemen'den çıkarak insanları Mahşere sürecek ateşin vuku bulacağını söyledi." [Müslim, Sahih, Fiten, 39; Ayrıca bkz. Rudânî, Büyük Hadis Külliyatı, c. 5, s. 362]
Bunlara toptan inanmamak –Allah korusun– insanı küfre sokar. Bunlardan birkaçını kısaca ele alacak olursak, şunları söylememiz gerekir:
Hz. Mehdî’yi (aleyhirrahmeti verrıdvân) inkâr eden, kıyamete yakın zuhur edeceğini kabul etmeyen dâl (sapıtmış, doğru yoldan ayrılmış, hataya düşmüş, günaha girmiş) olur. Zira bu mesele mütevatır hadislerle sabittir.
Hz. İsa’yı (aleyhisselâm) inkâr eder, yani ahir zamanda yeryüzüne ineceğine inanmayan kâfir olur. Aşağıda açıklamaya çalışacağız ki, bu husus ayetle sabittir.
Deccâl’in çıkacağını inkâr da yine insanı dalâlete sokar; çünkü bu mevzudaki hadisler de tevatür haddine ulaşmıştır.
***
Cenab-ı Mevla-yi zû’l-Celâl şöyle buyuruyor: “Kalblerinin mühürlenmesinin diğer bir sebebi de İsa'yı) inkâr etmeleri ve Meryem'e büyük bir iftirada bulunmalarıdır. Bir de ‘Biz Allah'ın peygamberi Meryem oğlu İsa Mesih'i öldürdük’ demeleridir. Oysa onu ne öldürdüler, ne de astılar. Fakat öldürdükleri kimse, onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, ondan yana tam bir kuşku içindedirler. O hususta bir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesinlikle öldürmediler. Fakat Allah onu kendisine yükseltmiştir. Allah, aziz (daima üstün)dir, hikmet sahibidir.”[Nisa suresi, 156-158]
Bu ayetleri takip eden 159’uncu ayette ise şöyle buyrulrmaktadır:
“Andolsun, Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölmeden önce ona (İsa'ya) iman etmiş olmasın. Kıyamet gününde o, onlara şahitlik edecektir.”[Nisa suresi, 159]
Demek ki; İsa aleyhisselam yeryüzüne indikten sonra, efrâd-ı ümmetten bir ferd olarak İslâm’a hizmet edecek… Ve ölmeden önce ona inanmayan kimse kalmayacak Ehl-i kitaptan... O da onlara ahirette şahitlik edecek.
***
Hz. İsa’nın (a.s.) nüzûlü (inişi) iki türlü olacak:
1) Nüzûl-i suğrâ (küçük iniş): Bu Nasrâniyetin (Hıristiyanlığın) yıkılmasıdır. Hakikatte Nasârâ yıkılmış ve Kilise sultasını/hâkimiyetini yitirmiştir.
2) Nüzûl-i kübrâ: Bu daha çıkmadı. Lakin yakın zamanda zuhûr eder; putları kırar, Deccâl’i yok eder ve cizyeyi kaldırıp, “Ya iman ya ölüm” diyerek bütün küffârı kılıçtan geçirir.
Mehdî âl-i Rasûl, (idaresi) zamanında inşâallah cizyeye (küffârı) bağlayacak. İşte o zaman tam manasıyla ahkâm(-ı ilahi) tatbik edilecek. Ve Mehdî âl-i Rasûl bizim usûlümüz üzere gelecektir. Decâcile Yahûdilerin Mehdîsi’dir. İnşâallah İslâm Mehdîsi de yakında çıkacak, şimdi o devirdeyiz.[Ziya Sunguroğlu, Notlarım, s. 126]
***
İmam Kevserî (rh.) de Hz. İsa’nın (a.s.) inişi ile ilgili görüşlerini şu şekilde bildirmiştir:
“Hz. İsa’nın (a.s.) inişiyle ilgili hadis-i şerfilerdeki tevatür, “tevâtür-i manevîdir.” Sahih ve hasen hadis-i şeriflerin her biri, farklı manalara delalet etmekle birlikte hepsi de Hz. İsa’nın ineceği hususunda söz birliği içindedirler... Bu durum, hadis ilminin kokusunu koklayan bir kimse için inkârı mümkün olmayan bir gerçektir. Mehdî ile Deccal'in çıkacağı ve Hz. İsa'nın ineceği hususundaki hadis-i şeriflerin tevatür derecelerine ulaşmış olmaları, hadis ilmi ehlince asla şüphe edilecek bir husus değildir. İlm-i kelam ehlinden (akaid ilmiyle meşgul olanlardan) bazısının, kıyamet alametleriyle ilgili hadislere inanmanın vacip olduğunu kabul etmeleriyle beraber, bu hadislerden bir kısmının mütevatir olup olmadığı hususundaki şüpheleri ise, hadis ilmiyle ilgili bilgilerinin azlığından kaynaklanmaktadır.” [M. Zâhid el-Kevserî, Nazratü'n-Âbira, s. 44-49]
Müfessir İbn-i Kesîr (rh.) ise, mevzuyla ilgili ayetlerin tefsirini yaptıktan ve ilgili hadisleri açıkladıktan sonra fikrini şöyle ifade etmektedir:
“İşte bunlar Rasûlullah’tan (s.a.v.) mütevatir olarak rivayet edilmiştir ve bu hadis-i şeriflerde, Hz. İsa'nın nasıl ve nereye ineceği hususu açıklanmıştır. Hz. İsa'nın cesed-i şerifiyle dünyaya ineceği hakkında zikredilen sahih ve mütevatir hadis-i şerifler, te’vile (başka şekilde yorumlanmaya) elverişli değildir. Dolayısıyla, zerre kadar imanı ve insafı olan herkesin, Hz. İsa'nın yeryüzüne ineceğine inanması gerekmektedir. Bunu ancak şeriata zıt, Allah'ın Kitabına, Rasûlü'nün sünnetine ve Ehl-i Sünnet’in ittifakına muhalif olan kimseler inkâr edebilir.” [Tefsîru İbni Kesîr, 1, 578-582]
Hasılı, İsa aleyhisselâm hakkındaki hadis-i şerifler tevatür derecesindedir.
***
İslâm âlimleri Hz. İsa'nın nüzûlini/inişini, akîde (inanç-iman) mevzuu olarak değerlendirmektedirler.
Ehl-i Sünnetin inanç mevzularını açıklayan hemen bütün eserlerde, Hz. İsa’nın kıyametten önce yeryüzüne ineceği, Deccal ile mücadele edip onu öldüreceği, gerçek din ahlakını dünyaya hakim kılacağı yer almaktadır. İslâm âlimleri, Kur'an-ı Kerim'de yer alan delilleri ve hadislerde bildirilen haberleri bir arada değerlendirerek, Hz. İsa’nın dönüşüne inanmayı önemli bir inanç esası olarak kabul etmişlerdir. Ve mevzuyu şu şekilde açıklamaktadırlar:
Nisa suresi'nin 157. ayetinde Allah, “... Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi...” diye bildirmiştir. Bu ayetle birlikte Kur'an'ın diğer pek çok ayetinde Hz. İsa’nın Allah katında diri olduğu bildirilmekte ve yeryüzüne ikinci kez geleceğine işaret edilmektedir. İslâm âlimleri bu mevzuda ittifakla, bunun aksini savunmanın hiçbir şekilde mümkün olmadığını söylemektedirler. Mesela İbn Hazm (rh.) bu ayeti tefsir ederken; “Hz. İsa’nın öldürüldüğünü söyleyen bir kimsenin mürted (İslâm dininden dönmüş) veya kâfir olacağını” vurgulamıştır.[İlmü'l-Kelam, İbn Hazm, s.56-57]
Cabir İbn-i Abdullah'dan (r.a.) rivayet edilen “Mehdi'nin çıkışını inkâr eden, muhakkak Muhammed’e (s.a.v.) indirilene küfretmiştir. Meryem oğlu İsa'nın inişini inkâr eden de muhakkak kafir olmuştur. Deccal'in çıkacağını kabul etmeyen de muhakkak kafirdir.” hadisi de İslâm âlimleri tarafından kullanılan bir diğer delildir.
Bu hadis, Şeyh Hace Muhammed Pârsâ'nın Faslu’l-Hitab, Şeyh Ebu Bekir el Kelabazi'nin Meani’l-Ahbar, İmam Süheyli'nin er-Ravzu’l-Ünüf, İmam Süyûtî'nin el-Arfu’l-Verdi fi Ahbari’l-Mehdi gibi meşhur İslâmi kaynaklarda yer almaktadır. Ayrıca Şeyh Ebu Bekir, bu hadisin senedini de, “Bize Muhammed İbni Hasen, ona Ebu Abdillah el-Huseyn İbni Muhammed, ona İsmail İbni Üveys, ona Malik İbni Ebes, ona Muhammed İbni Münkedir, ona da Cabir İbni Abdillah hazretleri böylece bildirmişlerdir” diyerek açıklamıştır.
Huzeyfetü'l-Gifarî (r.a) anlatıyor:
Biz bir gün kendi aramızda konuşurken, Nebî (s.a.v) yanımıza çıkageldi. Bize,
- "Ne konuşuyorsunuz?" dedi. Biz de,
- "Kıyâmet gününden konuşuyoruz" diye cevap verdik. Rasûlullah (s.a.v),
- "Muhakkak ki on alâmet görülmedikçe kıyamet kopmayacaktır" buyurdu ve
"Deccâl'i, Duhân'ı (duman), Dâbbetü'l-arz'ı, güneşin batıdan doğmasını, İsa’nın (a.s.) yere inmesini, Ye'cûc ve Me'cuc'u, doğuda, batıda ve Arap yarımadasında olmak üzere üç yer çöküntüsünü, son olarak da Yemen'den çıkarak insanları Mahşere sürecek ateşin vuku bulacağını söyledi." [Müslim, Sahih, Fiten, 39; Ayrıca bkz. Rudânî, Büyük Hadis Külliyatı, c. 5, s. 362]
Bunlara toptan inanmamak –Allah korusun– insanı küfre sokar. Bunlardan birkaçını kısaca ele alacak olursak, şunları söylememiz gerekir:
Hz. Mehdî’yi (aleyhirrahmeti verrıdvân) inkâr eden, kıyamete yakın zuhur edeceğini kabul etmeyen dâl (sapıtmış, doğru yoldan ayrılmış, hataya düşmüş, günaha girmiş) olur. Zira bu mesele mütevatır hadislerle sabittir.
Hz. İsa’yı (aleyhisselâm) inkâr eder, yani ahir zamanda yeryüzüne ineceğine inanmayan kâfir olur. Aşağıda açıklamaya çalışacağız ki, bu husus ayetle sabittir.
Deccâl’in çıkacağını inkâr da yine insanı dalâlete sokar; çünkü bu mevzudaki hadisler de tevatür haddine ulaşmıştır.
***
Cenab-ı Mevla-yi zû’l-Celâl şöyle buyuruyor: “Kalblerinin mühürlenmesinin diğer bir sebebi de İsa'yı) inkâr etmeleri ve Meryem'e büyük bir iftirada bulunmalarıdır. Bir de ‘Biz Allah'ın peygamberi Meryem oğlu İsa Mesih'i öldürdük’ demeleridir. Oysa onu ne öldürdüler, ne de astılar. Fakat öldürdükleri kimse, onlara İsa gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, ondan yana tam bir kuşku içindedirler. O hususta bir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesinlikle öldürmediler. Fakat Allah onu kendisine yükseltmiştir. Allah, aziz (daima üstün)dir, hikmet sahibidir.”[Nisa suresi, 156-158]
Bu ayetleri takip eden 159’uncu ayette ise şöyle buyrulrmaktadır:
“Andolsun, Kitap ehlinden hiçbir kimse yoktur ki, ölmeden önce ona (İsa'ya) iman etmiş olmasın. Kıyamet gününde o, onlara şahitlik edecektir.”[Nisa suresi, 159]
Demek ki; İsa aleyhisselam yeryüzüne indikten sonra, efrâd-ı ümmetten bir ferd olarak İslâm’a hizmet edecek… Ve ölmeden önce ona inanmayan kimse kalmayacak Ehl-i kitaptan... O da onlara ahirette şahitlik edecek.
***
Hz. İsa’nın (a.s.) nüzûlü (inişi) iki türlü olacak:
1) Nüzûl-i suğrâ (küçük iniş): Bu Nasrâniyetin (Hıristiyanlığın) yıkılmasıdır. Hakikatte Nasârâ yıkılmış ve Kilise sultasını/hâkimiyetini yitirmiştir.
2) Nüzûl-i kübrâ: Bu daha çıkmadı. Lakin yakın zamanda zuhûr eder; putları kırar, Deccâl’i yok eder ve cizyeyi kaldırıp, “Ya iman ya ölüm” diyerek bütün küffârı kılıçtan geçirir.
Mehdî âl-i Rasûl, (idaresi) zamanında inşâallah cizyeye (küffârı) bağlayacak. İşte o zaman tam manasıyla ahkâm(-ı ilahi) tatbik edilecek. Ve Mehdî âl-i Rasûl bizim usûlümüz üzere gelecektir. Decâcile Yahûdilerin Mehdîsi’dir. İnşâallah İslâm Mehdîsi de yakında çıkacak, şimdi o devirdeyiz.[Ziya Sunguroğlu, Notlarım, s. 126]
***
İmam Kevserî (rh.) de Hz. İsa’nın (a.s.) inişi ile ilgili görüşlerini şu şekilde bildirmiştir:
“Hz. İsa’nın (a.s.) inişiyle ilgili hadis-i şerfilerdeki tevatür, “tevâtür-i manevîdir.” Sahih ve hasen hadis-i şeriflerin her biri, farklı manalara delalet etmekle birlikte hepsi de Hz. İsa’nın ineceği hususunda söz birliği içindedirler... Bu durum, hadis ilminin kokusunu koklayan bir kimse için inkârı mümkün olmayan bir gerçektir. Mehdî ile Deccal'in çıkacağı ve Hz. İsa'nın ineceği hususundaki hadis-i şeriflerin tevatür derecelerine ulaşmış olmaları, hadis ilmi ehlince asla şüphe edilecek bir husus değildir. İlm-i kelam ehlinden (akaid ilmiyle meşgul olanlardan) bazısının, kıyamet alametleriyle ilgili hadislere inanmanın vacip olduğunu kabul etmeleriyle beraber, bu hadislerden bir kısmının mütevatir olup olmadığı hususundaki şüpheleri ise, hadis ilmiyle ilgili bilgilerinin azlığından kaynaklanmaktadır.” [M. Zâhid el-Kevserî, Nazratü'n-Âbira, s. 44-49]
Müfessir İbn-i Kesîr (rh.) ise, mevzuyla ilgili ayetlerin tefsirini yaptıktan ve ilgili hadisleri açıkladıktan sonra fikrini şöyle ifade etmektedir:
“İşte bunlar Rasûlullah’tan (s.a.v.) mütevatir olarak rivayet edilmiştir ve bu hadis-i şeriflerde, Hz. İsa'nın nasıl ve nereye ineceği hususu açıklanmıştır. Hz. İsa'nın cesed-i şerifiyle dünyaya ineceği hakkında zikredilen sahih ve mütevatir hadis-i şerifler, te’vile (başka şekilde yorumlanmaya) elverişli değildir. Dolayısıyla, zerre kadar imanı ve insafı olan herkesin, Hz. İsa'nın yeryüzüne ineceğine inanması gerekmektedir. Bunu ancak şeriata zıt, Allah'ın Kitabına, Rasûlü'nün sünnetine ve Ehl-i Sünnet’in ittifakına muhalif olan kimseler inkâr edebilir.” [Tefsîru İbni Kesîr, 1, 578-582]
Hasılı, İsa aleyhisselâm hakkındaki hadis-i şerifler tevatür derecesindedir.
***
İslâm âlimleri Hz. İsa'nın nüzûlini/inişini, akîde (inanç-iman) mevzuu olarak değerlendirmektedirler.
Ehl-i Sünnetin inanç mevzularını açıklayan hemen bütün eserlerde, Hz. İsa’nın kıyametten önce yeryüzüne ineceği, Deccal ile mücadele edip onu öldüreceği, gerçek din ahlakını dünyaya hakim kılacağı yer almaktadır. İslâm âlimleri, Kur'an-ı Kerim'de yer alan delilleri ve hadislerde bildirilen haberleri bir arada değerlendirerek, Hz. İsa’nın dönüşüne inanmayı önemli bir inanç esası olarak kabul etmişlerdir. Ve mevzuyu şu şekilde açıklamaktadırlar:
Nisa suresi'nin 157. ayetinde Allah, “... Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi...” diye bildirmiştir. Bu ayetle birlikte Kur'an'ın diğer pek çok ayetinde Hz. İsa’nın Allah katında diri olduğu bildirilmekte ve yeryüzüne ikinci kez geleceğine işaret edilmektedir. İslâm âlimleri bu mevzuda ittifakla, bunun aksini savunmanın hiçbir şekilde mümkün olmadığını söylemektedirler. Mesela İbn Hazm (rh.) bu ayeti tefsir ederken; “Hz. İsa’nın öldürüldüğünü söyleyen bir kimsenin mürted (İslâm dininden dönmüş) veya kâfir olacağını” vurgulamıştır.[İlmü'l-Kelam, İbn Hazm, s.56-57]
Cabir İbn-i Abdullah'dan (r.a.) rivayet edilen “Mehdi'nin çıkışını inkâr eden, muhakkak Muhammed’e (s.a.v.) indirilene küfretmiştir. Meryem oğlu İsa'nın inişini inkâr eden de muhakkak kafir olmuştur. Deccal'in çıkacağını kabul etmeyen de muhakkak kafirdir.” hadisi de İslâm âlimleri tarafından kullanılan bir diğer delildir.
Bu hadis, Şeyh Hace Muhammed Pârsâ'nın Faslu’l-Hitab, Şeyh Ebu Bekir el Kelabazi'nin Meani’l-Ahbar, İmam Süheyli'nin er-Ravzu’l-Ünüf, İmam Süyûtî'nin el-Arfu’l-Verdi fi Ahbari’l-Mehdi gibi meşhur İslâmi kaynaklarda yer almaktadır. Ayrıca Şeyh Ebu Bekir, bu hadisin senedini de, “Bize Muhammed İbni Hasen, ona Ebu Abdillah el-Huseyn İbni Muhammed, ona İsmail İbni Üveys, ona Malik İbni Ebes, ona Muhammed İbni Münkedir, ona da Cabir İbni Abdillah hazretleri böylece bildirmişlerdir” diyerek açıklamıştır.
Konular
- Yarışmalarda Kazanılan Para Helal midir?
- Yemin Keffareti 20 Kişiye 1 Öğün Olarak verilir mi?
- Mezi,Kazi Keffaret Orucunu Bozar mı?
- Çocuğun Saçının Gr mı Kadar Altın Tasadduk Etmek ve Akika Kurbanı Kesmek Şart mıdır?
- 2019 Miraç Kandili Ne Zaman?
- 2019 Miraç Kandili Nedir Nasıl Kutlanır?
- İşsizlik Maaşı Olarak Alınan para Helal midir?
- Necaset ,Necasetin Kısımları Ve Hükümleri
- Gıpta ve Hased Arasındaki Fark
- Lohusalığın 47. Günü Gelen Leke Adet midir?
- Namazı Cemaatle Kılmak ve Cemaatte Saf Düzeninin Önemi?
- Kudüs Ve Mescidi Aksa'nın Müslümanlar İçin Önemi
- Mesaide Kaza Namazı Kılmak
- Şeriatte Hırsızlığın Cezası Nedir?
- "Allah İçin Sevmek Allah İçin Buğz Etmek " Ne Demektir?
- Hidayet Nedir?Ne Demektir?
- Evrendeki Düzen ve güzellikle İlgili Ayetler
- Ölümü Hatırlamanın Yolları
- Çok Gülmek Kalbi Karartır mı?
- İkindi Namazı En Son Ne Zamana Kadar Kılınır?
- Süt Kardeş Olmak İçin Sütü Yutmak Gerekir mi?
- İçki İçen Kişi 40 Gun İbadet Yapamaz Denıyor Doğru mu?
- Gayri Müslim ile Alışveriş Yapmak Caiz midir?
- Çok Yemek Kalbi Paslandırır
- Cehalet Nedir? Ne Demektir?
- İlim Ve ilim Ehlinin Fazilet İle İlgili Hadisi Şerifler
- 2017 Miraç Kandili Düğünüme Denk geliyor mu?
- Hz.Salih Peygamberin Hayatı Ve Mucizerleri
- Namazda Kur'anın Dışında Dua Okunur mu?
- Birisinden Kurtulmak İçin Okunacak Dua