Bil'akis Ali radiyallahü anh efendimiz,"ayaklarınızı topuklara kadar yıkayınız" diye emir buyurmuştur.Hz. Ali, bir gün halkın arasında hüküm vermekte iken mübarek çoukları hz. Hasan ile hz. Hüseyin'in abdest ayetinin ayaklarla ilgili cümlesini mecrur olarak "ve ercüliküm" okuduklarını duymuş,halkla ilgili konuşmasını keserek,nasb ibaresiyle "ve ercüleküm" diye okumuş ve şöyle devam etmiş ve "Kelamdan (varid olanın) önü de sonu da budur." demiştir.Ashabın ulemasından bulunan Abdullah İbni Mes'ud ve Abdullah İbni Abbas(r.a.)da "ve ercüleküm" okurlardı.
Nezzal Bin Sebre Hz. Ali (r.a.) den naklederek demiştirki:Hz. Ali öğle namazını kıldırdıktan sonra,Küfe meydanında halkın arasına oturmuştu.İindi vaktine kadar orada kaldı.İkindi vakti olunca bir su küpünün yanına vardı.Bir avuç dolusu su alıp onu yüzüne,ellerine,başına ve iki ayağına sürdü sonra ayağa kalkıp onun artanını ayakta olduğu halde içti sonra,"Halktan bazı kimseler,ayakta su içmeyi kerih görüyorlar.Rasulullah (s.a.v.),benim yaptığımı muhakkak yapmıştır." dedi. ve şöyle devam etti:"Bu abdestini bozmayan kişinin abdesti dir."dedi.
Hz. Aliye nisbet edilen ve ayaklar üzerine mesh etmekle ilgili bunun dışında bir beyan yoktur. Abdesti olanın eline,yüzüne ,başına ve ayaklarına su sürmesi,serinlemek için olmaktadır.Şayet ayaklarda farz olan,mesh yapmak olmuş olsaydı ve ya mesh caiz bulunsaydı,yıkamayı terk etmek üzerine "vaıd" (korkutucu beyan) vakı olmazdı.Zira mesh etmek ayağın her tarafını kaplamakta değildir.Ancak mestin üzerinde olduğu gibi bazı yerlere el temas etmektedir.
Bir de Peygamber efendimiz, Buhari ve Müslimde Abdullah İbni Amir ile Ebu hureyre den riyayet edilen Hadis-i şerifte,"Abdestinizi ikmal ediniz.(kuru kalan) topukların vay ateşten haline." buyurulmaktadır.